20 Kas 2012 23:26
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:24
CAN DÜNDAR: İFADENİN KAPILARI BARİKATLA KAPANDI YÖNÜ İKTİDARIN KAPISINA VERİLDİ!
CNN Türk'te Enver Aysever'in sunumuyla yayınlanan Aykırı Sorular programının konuğu Can Dündar oldu.
Dündar, Mehmet Ali Birand’ın hayatını anlattığı kitabı "Birand /
Bir Ömür, Ardına Bakmadan" kitabıyla ilgili Aysever’in sorularını
cevapladı.
Meslekteki zorlukları dile getiren Can Dündar 12 Eylül’de de yasakların olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Panoda yasaklar yan yana iliştirilirdi. Bugün bu haberler yasak işkence görülmeyecek, devlet büyüklerine laf edilmeyecek, dış temaslar hakkında dikkat edilecek yani bunlar yazılıydı."
BİR NOKTADAN SONRA ARTIK TEK BAŞINA DEĞİLSİN
Bir noktadan sonra artık sen tek başına olmuyorsun. Sen yaptığın program içinde yer aldığın müessese, genel medya düzeni hepsi bir noktadan sonra yani tek başıma bir kitap yazmamdan farklı bir şey bu . Bütün bunlar senin üzerinde bir ağırlık. Senin üzerinde bir kanal var kanalı sorumluluğu var. Kanalın bir takım ilkeleri var. Kanalın yaklaşımları var kanalın sahibinin hükümetle bir takım ilişkileri var. Ama bütün bunlar senin üzerinde bir yük oluşturuyor.
YASAKLAR 12 EYLÜL’DE YAZILIYDI
12 Eylül’de gazeteciydim ve 12 Eylül’de boğulmuş durumdaydık. Panoda yasaklar yan yana iliştirilirdi. Bugün bu haberler yasak işkence görülmeyecek, devlet büyüklerine laf edilmeyecek, dış temaslar hakkında dikkat edilecek yani bunlar yazılıydı. Şimdi pano var yazı yok onları kendin bulman gerekiyor. Bu daha ağır bir durum yazılı gönderirse daha iyi olur. Kitabı yazarken o gün yaptıklarımızı bugün yapamayacağımızı görüyorum. Mesela kontrgerilla dosyası yapmışım ben Türkiye’de kontrgerillayı deşifre eden bir yayıncılık yapmışım ne bileyim Genelkurmay, Kuzey Irak nasıl bir hata yaptı üzerine bir şey yapmışız. Mithat, Osman Öcalan’la röportaj yapmış. Birand, Abdullah Öcalan’la röportaj yapmış. Bunlar cesur çıkışlar. Bugün bunları yapmaya cesaretimiz yok. Giderek orada büyük bir gerileme olduğunu hissediyorum.
GAZETECİLİĞE YENİ BAŞLAYANLARA ’CESARETLİ MİSİN?’ DİYE SORUYORUM
Ben eskiden yeni gazeteciliğe başlayacaklara yetenekli misin diye sorardım artık cesaretli misin diye sorarım. Bir yerde artık cesaret gerektiren bir işe dönüştü artık. Çünkü bunun bedelleri ağır olmaya başladı. Vurulanlar işsiz kalanlar aç kalanlar yani bütün bunları göze alacak bir mesleğe dönüştü.
GRUPLAR BÜYÜDÜKÇE ÇIKARLAR DA BÜYÜDÜ
Büyük binalara taşındıkça küçük ideallere yaklaşmaya başladık. İktidara yaklaştıkça ideallerimizden uzaklaştık gibi hissediyorum. Eski toplumsal duyarlılıkları kaybettik. Biraz daha gruplar büyüdükçe çıkarlar büyüdü. Biz o çıkarlarda çok zorlanma başladık.
CÜZDANLAR ŞİŞTİKÇE VİCDANLAR SÖNMEYE BAŞLADI
Başbakan biz tasmalarını aldık çıkardık derken çok büyük bir hakarette bulunuyor. Burada artık iktidara yakını karşıtı yok. Mesleğimize yapılmış bir hakaret var. Burada bir araya gelemiyoruz. Çünkü herkesin farklı çıkarları var. En azında bir meslek ilkesi olarak ya kişisel olarak bir dakika biz bu hakareti hakketmiyoruz Sayın Başbakan sizi de düzgün konuşmaya davet ediyorum. Cüzdanlar şiştikçe vicdanlar sönmeye başladı.
BU DÖNEMDE İFADENİN KAPILARI TIKANDI
12 Eylül’den beri hiç böyle bir iktidar görmedik. Biz her dönem kalemimizle mücadele vermeyi televizyondan ses vermeyi bir şekilde becerdik. Bu dönem ifadenin kapıları tıkandı. İfadenin kapıları barikatla kapandı yönü iktidarın kapısına verildi. Böyle bir ortamda hepimizin gür ses vermeye ihtiyacı var.
SATMAKTANSA KIRMAYI TERCİH EDERİM
Ben hiçbir zaman kalemimi kırmam bir kapı kapanırsa ben diğer kapıdan ses vermeye çalışırım. Televizyon kapandıysa kitaptan, gazeteden, sinemadan yani bir yerden sesimi vermeye gayret ederim. Bu kalemin bana verilmiş bir emanet olduğunu düşünüyorum. Satmaktansa kırmayı tercih ederim.
BİRAND, TRT’Yİ DOLANDIRDI MI?
Birand, hatasını kabul ediyor yani TRT’yi dolandırmadığını ama büyük ihmallerinin olduğunu kabul ediyor. Evraklar ortada. Uğur Mumcu’nun iddiaları Emin Çölaşan’ın iddialarını onun cevaplarını da vermeye çalıştım. Ben şahsen Birand’ın cebine para girsin diye böyle bir şeye giriştiğini düşünmüyorum. Ama çok ciddi bir ihmalinin olduğunu düşünüyorum. Biraz da yapılan yayınların bedelinin böyle ödetildiğini düşünüyorum
Meslekteki zorlukları dile getiren Can Dündar 12 Eylül’de de yasakların olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Panoda yasaklar yan yana iliştirilirdi. Bugün bu haberler yasak işkence görülmeyecek, devlet büyüklerine laf edilmeyecek, dış temaslar hakkında dikkat edilecek yani bunlar yazılıydı."
BİR NOKTADAN SONRA ARTIK TEK BAŞINA DEĞİLSİN
Bir noktadan sonra artık sen tek başına olmuyorsun. Sen yaptığın program içinde yer aldığın müessese, genel medya düzeni hepsi bir noktadan sonra yani tek başıma bir kitap yazmamdan farklı bir şey bu . Bütün bunlar senin üzerinde bir ağırlık. Senin üzerinde bir kanal var kanalı sorumluluğu var. Kanalın bir takım ilkeleri var. Kanalın yaklaşımları var kanalın sahibinin hükümetle bir takım ilişkileri var. Ama bütün bunlar senin üzerinde bir yük oluşturuyor.
YASAKLAR 12 EYLÜL’DE YAZILIYDI
12 Eylül’de gazeteciydim ve 12 Eylül’de boğulmuş durumdaydık. Panoda yasaklar yan yana iliştirilirdi. Bugün bu haberler yasak işkence görülmeyecek, devlet büyüklerine laf edilmeyecek, dış temaslar hakkında dikkat edilecek yani bunlar yazılıydı. Şimdi pano var yazı yok onları kendin bulman gerekiyor. Bu daha ağır bir durum yazılı gönderirse daha iyi olur. Kitabı yazarken o gün yaptıklarımızı bugün yapamayacağımızı görüyorum. Mesela kontrgerilla dosyası yapmışım ben Türkiye’de kontrgerillayı deşifre eden bir yayıncılık yapmışım ne bileyim Genelkurmay, Kuzey Irak nasıl bir hata yaptı üzerine bir şey yapmışız. Mithat, Osman Öcalan’la röportaj yapmış. Birand, Abdullah Öcalan’la röportaj yapmış. Bunlar cesur çıkışlar. Bugün bunları yapmaya cesaretimiz yok. Giderek orada büyük bir gerileme olduğunu hissediyorum.
GAZETECİLİĞE YENİ BAŞLAYANLARA ’CESARETLİ MİSİN?’ DİYE SORUYORUM
Ben eskiden yeni gazeteciliğe başlayacaklara yetenekli misin diye sorardım artık cesaretli misin diye sorarım. Bir yerde artık cesaret gerektiren bir işe dönüştü artık. Çünkü bunun bedelleri ağır olmaya başladı. Vurulanlar işsiz kalanlar aç kalanlar yani bütün bunları göze alacak bir mesleğe dönüştü.
GRUPLAR BÜYÜDÜKÇE ÇIKARLAR DA BÜYÜDÜ
Büyük binalara taşındıkça küçük ideallere yaklaşmaya başladık. İktidara yaklaştıkça ideallerimizden uzaklaştık gibi hissediyorum. Eski toplumsal duyarlılıkları kaybettik. Biraz daha gruplar büyüdükçe çıkarlar büyüdü. Biz o çıkarlarda çok zorlanma başladık.
CÜZDANLAR ŞİŞTİKÇE VİCDANLAR SÖNMEYE BAŞLADI
Başbakan biz tasmalarını aldık çıkardık derken çok büyük bir hakarette bulunuyor. Burada artık iktidara yakını karşıtı yok. Mesleğimize yapılmış bir hakaret var. Burada bir araya gelemiyoruz. Çünkü herkesin farklı çıkarları var. En azında bir meslek ilkesi olarak ya kişisel olarak bir dakika biz bu hakareti hakketmiyoruz Sayın Başbakan sizi de düzgün konuşmaya davet ediyorum. Cüzdanlar şiştikçe vicdanlar sönmeye başladı.
BU DÖNEMDE İFADENİN KAPILARI TIKANDI
12 Eylül’den beri hiç böyle bir iktidar görmedik. Biz her dönem kalemimizle mücadele vermeyi televizyondan ses vermeyi bir şekilde becerdik. Bu dönem ifadenin kapıları tıkandı. İfadenin kapıları barikatla kapandı yönü iktidarın kapısına verildi. Böyle bir ortamda hepimizin gür ses vermeye ihtiyacı var.
SATMAKTANSA KIRMAYI TERCİH EDERİM
Ben hiçbir zaman kalemimi kırmam bir kapı kapanırsa ben diğer kapıdan ses vermeye çalışırım. Televizyon kapandıysa kitaptan, gazeteden, sinemadan yani bir yerden sesimi vermeye gayret ederim. Bu kalemin bana verilmiş bir emanet olduğunu düşünüyorum. Satmaktansa kırmayı tercih ederim.
BİRAND, TRT’Yİ DOLANDIRDI MI?
Birand, hatasını kabul ediyor yani TRT’yi dolandırmadığını ama büyük ihmallerinin olduğunu kabul ediyor. Evraklar ortada. Uğur Mumcu’nun iddiaları Emin Çölaşan’ın iddialarını onun cevaplarını da vermeye çalıştım. Ben şahsen Birand’ın cebine para girsin diye böyle bir şeye giriştiğini düşünmüyorum. Ama çok ciddi bir ihmalinin olduğunu düşünüyorum. Biraz da yapılan yayınların bedelinin böyle ödetildiğini düşünüyorum