30 Haz 2016 08:54
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:21
Can Dündar davasının sanığı Murat Şahin: 'Nişancı biriyim, istesem 200 metreden öldürürdüm'
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a İstanbul Adalet Sarayı önünde silahlı saldırı düzenleyen Murat Şahin’in de aralarında bulunduğu 3 sanık, hakim karşısına çıktı.
Saldırıyı gerçekleştiren Murat Şahin, "Amacım Can Dündar'ı öldürmek
ya da yaralamak değildi, Can Dündar'ın Türkiye'ye zarar verdiğini
unutan insanlara mesaj vermekti." dedi.
İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına Metris Ceza evinden getirilen tutuklu sanık Murat Şahin avukatıyla birlikte katıldı. Davanın tutuksuz sanıkları Habip Ergün Celep ve Sabri Boyacı da avukatları ile birlikte duruşmada hazır bulundu. Müşteki Can Dündar yurt dışında olduğu için duruşmaya katılmazken, saldırıda yaralanan ve davanın diğer müştekisi NTV muhabiri Yağız Şenkal ise duruşmada hazır bulundu. Duruşmada tutuklu sanık Murat Şahin'in iş ortağı ve Can Dündar'ın eski koruması tanık olarak dinlendi.
"AMACIM ÖLDÜRMEK YA DA YARALAMAK DEĞİLDİ"
Duruşmada ilk olarak savunma yapan tutuklu sanık Murat Şahin, basından izlediği kadarıyla Can Dündar'ın ve onun gibi düşünen bazı gazetecilerin Türkiye'ye zarar verdiğini düşündüğünü belirterek, "Amacım Can Dündar'ı öldürmek ya da yaralamak değildi, kitleye mesaj vermekti. Can Dündar'ın Türkiye'ye zarar verdiğini unutan insanlara mesaj vermekti. Can Dündar'ı korkutmak ve kişiselleştirmekten ziyade toplumla bütünselleştirmekti." dedi.
"BEN SİLAH EĞİTİMİ ALMIŞ ÇOK İYİ BİR NİŞANCIYIM"
Murat Şahin, olayda kullanıldığı silahın kendisine ait olduğunu, evinin bodrumunda sakladığını ancak silahı arkadaşı olan sanık Sabri Boyacı'ya emaneten verdiğini söyleyerek, "Silahı kendisi ile aynı düşüncede olduğum ve kendisine değer verdiğim arkadaşım Sabri Boyacı'ya emaneten verdim. Düzgün bir insandır. Emaneten vermiştim silahı. Sonra aldım ondan. Olaydan 10 gün önce falandı. Bu olaydan birkaç gün önce Can Dündar'a saldırı yapmayı düşünmüştüm." dedi. Bunun üzerine hakim, "Korkutmak istiyorsanız havaya ateş etseydiniz" dedi. Şahin de, "Havaya ateş etseydim kime yönelik olduğu belli olmazdı. Biraz da korkutmaktı amacım. Kendisini nişan almadım. Öldürmek isteseydim 200 metre uzaktan ateş eder öldürürdüm. Ben silah eğitimi almış çok iyi bir nişancıyım" dedi.
Müşteki Can Dündar'ın avukatı Bülent Utku'nun, "Can Dündar'ın yazılarından etkilendiğinizi söylüyorsunuz. Bu eylemi yapmak için hangi yazısından etkilendiniz" diye sorması üzerine Şahin, "28 Şubat davası sonrası devletin gizli belgelerini yurt dışında yayınlamak, Türkiye'nin sorunlarını yabancılara anlatması" şeklinde yanıt verdi. Avukat Utku, "Dündar'a bu eylemi yaparken devlet büyüklerinin televizyon kanallarında Dündar hakkındaki casusluk iddiası sizi etkiledi mi" şeklinde bir soru daha sordu. Tutuklu sanık Murat Şahin ise, "Evet, tabi ki" diye yanıtladı.
"KURUSIKI KULLANMAYI SEVMİYORUM"
Soru cevap kısmının devamında Dündar'ın avukatı Utku, korkutmak istediyse neden kuru sıkı silah kullanmadığını sanık Şahin'e sordu. Murat Şahin ise, "Kuru sıkı kullanmayı sevmiyorum." diye cevap verdi. Şahin, hakimin herhangi biri ya da birilerinden maddi destek alıp almadığını sorması üzerine ise, bu işi tek başıma yaptığını, kimseyle konuşup planlamadığını, maddi destek almadığını söyledi.
Şahin'in ardından savunması alınan tutuksuz sanık Sabri Boyacı'ya, Murat Şahin'in savunmasında silahı kendisine emaneten verdiğini sonradan geri aldığını söylediği belirtildi. Boyacı bu iddialar üzerine, "Murat Şahin silahı benden almadı. Aslında bu olaya nasıl dahil edildiğimi de anlamadım. Şahin'in beraber çalıştığı Ferhat'ta silahı vardı bildiğim kadarıyla. Kendisine kesinlikle silah vermedim. Murat zaten sıkıntılıydı." dedi.
Davanın diğer sanığı Habip Ergün Celep'in koruması ve şoförü olarak çalıştığını ve olayın Celep ile bir ilgisi olmadığını söyleyen Boyacı, "Benim cinayet büro tarafından arandığımı ağabeyim Sedat bana söyledi. Ben de patronum olması nedeniyle Ergün beye gittim, bana 'avukatla görüşelim' dedi. Avukat ile görüştüm, avukat polisleri aradı benim teslim olacağımı söyledi. Daha sonra ben Selçuk'un arabasına bindim, evime gidecektim. Ancak takip edildiğimi anladım ama takip edenlerin polis olduğunu anlamadım. Ben Gazi Mahallesi'nde yanan Türk bayrağını yerden alıp göğsümde söndürdüm. Yere düşen polis memurunu kaldırdım bu arada DHKP-C'liler beni yaralamıştı. Beni takip edenlerin de onlar olduğunu düşündüm. Hatta 'infaz mı yapacaklar' dedim. O gece ara sokaklarda gezdik, ben araçtan inip kayboldum" diye konuştu.
Tutuksuz sanık Habip Ergün Celep ise müştekiler Dündar ve Şenkal'ı tanımadığını belirterek, "Ben bugün buradaysam en az Can Dündar kadar mağdurum" dedi. Celep, tetikçi Murat Şahin'i hiç görmediğini, tanımadığını söyleyerek, "Şoförüm Selçuk hastalanıp işten bir süre ayrılınca damadım Sabri Boyacı'yı yanıma getirdi. Sabri 20 gün kadar çalıştı. Ancak Sabri psikolojik sorunları olan birisiydi. Ben de kendisine birlikte çalışamayacağımızı söyledim. Sonra şoförümü arayarak evine polislerin geldiğini söyleyerek benimle görüşmek istediğini söylemiş. Kendisine bir şey yapamayacağımı, avukatıma yönlendireceğimi söyledim. Daha sonra avukatıma götürdüm. İş adamı kimliğime gölge düşüreceğini düşündüğüm için Sabri'yi şoförüm Selçuk Mutlu'nun evine gönderdim. Maddi manevi olarak böyle bir olaya adım karıştığı için üzgünüm. Maddi manevi zarar gördüm" dedi. Celep savunmasının ardından kendisine soru sormak isteyen Can Dündar'ın avukatı Bülent Utku'nun sorularına yanıt vermeyeceğini söyledi.
Müşteki NTV muhabiri Yağız Şenkal, olay tarihinde Dündar'ın duruşmasını takip etmek için adliyede olduğunu söyledi. Şenkal, yaşanan saldırı olayını, "Saat 17.00 sıralarında adliyenin bulunduğu meydandaki merdivenlerden aşağı indim, o sırada Can Dündar da adliye binasından çıktı. Kendisi ile önceden tanışmıyorum ama yanına gittim dava hakkında bilgi alacaktım. Birlikte yavaş yavaş yürümeye başladık merdivenleri çıkıp meydana doğru giderken yan tarafında eşi ve Muharrem Erkek vardı. Dündar, duruşmaya kısa bir ara verildiğini ve dinlenmek istediğini, basına açıklamayı sonra yapacağını söylerken o sırada silah kurma sesi duydum. Baktım, bakmamla birlikte silah sesini duydum." diye anlattı.
Bu arada vatan hainisin sözünü birkaç defa duyduğunu söyleyen Şenkal, "Ben hemen refleks olarak meydandaki çelik bariyerlere doğru geçtim zaten Dündar benim arkamda kalmıştı. Ben de kendisine 'sen kaç seni vuracaklar hedef sensin' diyerek olay yerinden uzaklaştırmaya çalıştım. O sırada Dilek Dündar ve Muharrem Erkek'in saldırgana müdahale ettiklerini gördüm ve sol diz altımda bir yanma hissettim." dedi. Kurşunun hayati bir organına da gelebileceğini belirterek, sanık Şahin'in en ağır şekilde cezalandırmasını talep eden Şenkal, "O silahla beni öldürebilirdi. O silah ateşlendikten sonra ne olacağını kimse bilemez". dedi.
Dündar'ın avukatı Bülent Utku, suça konu eylemin örgütlü olduğunu, sanık Şahin'in kastının öldürmeye teşebbüs olduğunu, diğer iki sanığın da suça iştirak ettiklerini belirterek dosyanın görevsizlik kararı ile Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini talep etti. Şahin'in avukatı eyleminin siyasi bir nedenle olmadığını, adli bir vaka olduğunu iddia ederek, müvekkilinin tahliyesini istedi.
Tutuksuz sanıklar Habip Ergün Celep ve Sabri Boyacı avukatları müvekkillerine uygulanan adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti.
Tutuklu sanık Murat Şahin'in avukatı ise, müvekkilinin tahliyesini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili hakkında adli kontrol kararı verilmesini talep etti. Mahkeme, tutuklu sanık Murat Şahin'in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sanıklar Ergün Celep ve Sabri Boyacı hakkındaki adli kontrol tedbirini kaldıran mahkeme, önceden bildirilen 10 tanığın gelecek celse dinlenmeleri için zorla getirilmelerine karar vererek duruşmayı 28 Temmuz'a erteledi.
İDDİANAME
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a adliye önünde silahlı saldırıya ilişkin yürütülen soruşturma sonunda, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Abdullah Yurtsever tarafından hazırlanan iddianamede Can Dündar ve televizyon muhabiri Yağız Şenkal 'müşteki' sıfatıyla yer alırken, saldırıyı düzenleyen şüpheli Murat Şahin ile Şahin'i azmettirdiği öne sürülen Sabri B. ve Ergün C. 'şüpheli' olarak yer aldı.
İddianamede saldırıyı düzenleyen tutuklu şüpheli Murat Şahin'in 'Kasten yaralama', 'Silahla tehdit', 'Hakaret', '6136 sayılı Kanuna Muhalefet' suçlarından toplam 4 yıldan 11 yıla kadar hapsi istendi.
Saldırgan Murat Şahin'i azmettirdiği iddia edilen diğer iki şüphelinin de 'Kasten yaralama' ve 'Silahla tehdit' suçlarından 2 yıl 8'er aydan 7'şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.
İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına Metris Ceza evinden getirilen tutuklu sanık Murat Şahin avukatıyla birlikte katıldı. Davanın tutuksuz sanıkları Habip Ergün Celep ve Sabri Boyacı da avukatları ile birlikte duruşmada hazır bulundu. Müşteki Can Dündar yurt dışında olduğu için duruşmaya katılmazken, saldırıda yaralanan ve davanın diğer müştekisi NTV muhabiri Yağız Şenkal ise duruşmada hazır bulundu. Duruşmada tutuklu sanık Murat Şahin'in iş ortağı ve Can Dündar'ın eski koruması tanık olarak dinlendi.
"AMACIM ÖLDÜRMEK YA DA YARALAMAK DEĞİLDİ"
Duruşmada ilk olarak savunma yapan tutuklu sanık Murat Şahin, basından izlediği kadarıyla Can Dündar'ın ve onun gibi düşünen bazı gazetecilerin Türkiye'ye zarar verdiğini düşündüğünü belirterek, "Amacım Can Dündar'ı öldürmek ya da yaralamak değildi, kitleye mesaj vermekti. Can Dündar'ın Türkiye'ye zarar verdiğini unutan insanlara mesaj vermekti. Can Dündar'ı korkutmak ve kişiselleştirmekten ziyade toplumla bütünselleştirmekti." dedi.
"BEN SİLAH EĞİTİMİ ALMIŞ ÇOK İYİ BİR NİŞANCIYIM"
Murat Şahin, olayda kullanıldığı silahın kendisine ait olduğunu, evinin bodrumunda sakladığını ancak silahı arkadaşı olan sanık Sabri Boyacı'ya emaneten verdiğini söyleyerek, "Silahı kendisi ile aynı düşüncede olduğum ve kendisine değer verdiğim arkadaşım Sabri Boyacı'ya emaneten verdim. Düzgün bir insandır. Emaneten vermiştim silahı. Sonra aldım ondan. Olaydan 10 gün önce falandı. Bu olaydan birkaç gün önce Can Dündar'a saldırı yapmayı düşünmüştüm." dedi. Bunun üzerine hakim, "Korkutmak istiyorsanız havaya ateş etseydiniz" dedi. Şahin de, "Havaya ateş etseydim kime yönelik olduğu belli olmazdı. Biraz da korkutmaktı amacım. Kendisini nişan almadım. Öldürmek isteseydim 200 metre uzaktan ateş eder öldürürdüm. Ben silah eğitimi almış çok iyi bir nişancıyım" dedi.
Müşteki Can Dündar'ın avukatı Bülent Utku'nun, "Can Dündar'ın yazılarından etkilendiğinizi söylüyorsunuz. Bu eylemi yapmak için hangi yazısından etkilendiniz" diye sorması üzerine Şahin, "28 Şubat davası sonrası devletin gizli belgelerini yurt dışında yayınlamak, Türkiye'nin sorunlarını yabancılara anlatması" şeklinde yanıt verdi. Avukat Utku, "Dündar'a bu eylemi yaparken devlet büyüklerinin televizyon kanallarında Dündar hakkındaki casusluk iddiası sizi etkiledi mi" şeklinde bir soru daha sordu. Tutuklu sanık Murat Şahin ise, "Evet, tabi ki" diye yanıtladı.
"KURUSIKI KULLANMAYI SEVMİYORUM"
Soru cevap kısmının devamında Dündar'ın avukatı Utku, korkutmak istediyse neden kuru sıkı silah kullanmadığını sanık Şahin'e sordu. Murat Şahin ise, "Kuru sıkı kullanmayı sevmiyorum." diye cevap verdi. Şahin, hakimin herhangi biri ya da birilerinden maddi destek alıp almadığını sorması üzerine ise, bu işi tek başıma yaptığını, kimseyle konuşup planlamadığını, maddi destek almadığını söyledi.
Şahin'in ardından savunması alınan tutuksuz sanık Sabri Boyacı'ya, Murat Şahin'in savunmasında silahı kendisine emaneten verdiğini sonradan geri aldığını söylediği belirtildi. Boyacı bu iddialar üzerine, "Murat Şahin silahı benden almadı. Aslında bu olaya nasıl dahil edildiğimi de anlamadım. Şahin'in beraber çalıştığı Ferhat'ta silahı vardı bildiğim kadarıyla. Kendisine kesinlikle silah vermedim. Murat zaten sıkıntılıydı." dedi.
Davanın diğer sanığı Habip Ergün Celep'in koruması ve şoförü olarak çalıştığını ve olayın Celep ile bir ilgisi olmadığını söyleyen Boyacı, "Benim cinayet büro tarafından arandığımı ağabeyim Sedat bana söyledi. Ben de patronum olması nedeniyle Ergün beye gittim, bana 'avukatla görüşelim' dedi. Avukat ile görüştüm, avukat polisleri aradı benim teslim olacağımı söyledi. Daha sonra ben Selçuk'un arabasına bindim, evime gidecektim. Ancak takip edildiğimi anladım ama takip edenlerin polis olduğunu anlamadım. Ben Gazi Mahallesi'nde yanan Türk bayrağını yerden alıp göğsümde söndürdüm. Yere düşen polis memurunu kaldırdım bu arada DHKP-C'liler beni yaralamıştı. Beni takip edenlerin de onlar olduğunu düşündüm. Hatta 'infaz mı yapacaklar' dedim. O gece ara sokaklarda gezdik, ben araçtan inip kayboldum" diye konuştu.
Tutuksuz sanık Habip Ergün Celep ise müştekiler Dündar ve Şenkal'ı tanımadığını belirterek, "Ben bugün buradaysam en az Can Dündar kadar mağdurum" dedi. Celep, tetikçi Murat Şahin'i hiç görmediğini, tanımadığını söyleyerek, "Şoförüm Selçuk hastalanıp işten bir süre ayrılınca damadım Sabri Boyacı'yı yanıma getirdi. Sabri 20 gün kadar çalıştı. Ancak Sabri psikolojik sorunları olan birisiydi. Ben de kendisine birlikte çalışamayacağımızı söyledim. Sonra şoförümü arayarak evine polislerin geldiğini söyleyerek benimle görüşmek istediğini söylemiş. Kendisine bir şey yapamayacağımı, avukatıma yönlendireceğimi söyledim. Daha sonra avukatıma götürdüm. İş adamı kimliğime gölge düşüreceğini düşündüğüm için Sabri'yi şoförüm Selçuk Mutlu'nun evine gönderdim. Maddi manevi olarak böyle bir olaya adım karıştığı için üzgünüm. Maddi manevi zarar gördüm" dedi. Celep savunmasının ardından kendisine soru sormak isteyen Can Dündar'ın avukatı Bülent Utku'nun sorularına yanıt vermeyeceğini söyledi.
Müşteki NTV muhabiri Yağız Şenkal, olay tarihinde Dündar'ın duruşmasını takip etmek için adliyede olduğunu söyledi. Şenkal, yaşanan saldırı olayını, "Saat 17.00 sıralarında adliyenin bulunduğu meydandaki merdivenlerden aşağı indim, o sırada Can Dündar da adliye binasından çıktı. Kendisi ile önceden tanışmıyorum ama yanına gittim dava hakkında bilgi alacaktım. Birlikte yavaş yavaş yürümeye başladık merdivenleri çıkıp meydana doğru giderken yan tarafında eşi ve Muharrem Erkek vardı. Dündar, duruşmaya kısa bir ara verildiğini ve dinlenmek istediğini, basına açıklamayı sonra yapacağını söylerken o sırada silah kurma sesi duydum. Baktım, bakmamla birlikte silah sesini duydum." diye anlattı.
Bu arada vatan hainisin sözünü birkaç defa duyduğunu söyleyen Şenkal, "Ben hemen refleks olarak meydandaki çelik bariyerlere doğru geçtim zaten Dündar benim arkamda kalmıştı. Ben de kendisine 'sen kaç seni vuracaklar hedef sensin' diyerek olay yerinden uzaklaştırmaya çalıştım. O sırada Dilek Dündar ve Muharrem Erkek'in saldırgana müdahale ettiklerini gördüm ve sol diz altımda bir yanma hissettim." dedi. Kurşunun hayati bir organına da gelebileceğini belirterek, sanık Şahin'in en ağır şekilde cezalandırmasını talep eden Şenkal, "O silahla beni öldürebilirdi. O silah ateşlendikten sonra ne olacağını kimse bilemez". dedi.
Dündar'ın avukatı Bülent Utku, suça konu eylemin örgütlü olduğunu, sanık Şahin'in kastının öldürmeye teşebbüs olduğunu, diğer iki sanığın da suça iştirak ettiklerini belirterek dosyanın görevsizlik kararı ile Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini talep etti. Şahin'in avukatı eyleminin siyasi bir nedenle olmadığını, adli bir vaka olduğunu iddia ederek, müvekkilinin tahliyesini istedi.
Tutuksuz sanıklar Habip Ergün Celep ve Sabri Boyacı avukatları müvekkillerine uygulanan adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti.
Tutuklu sanık Murat Şahin'in avukatı ise, müvekkilinin tahliyesini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili hakkında adli kontrol kararı verilmesini talep etti. Mahkeme, tutuklu sanık Murat Şahin'in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sanıklar Ergün Celep ve Sabri Boyacı hakkındaki adli kontrol tedbirini kaldıran mahkeme, önceden bildirilen 10 tanığın gelecek celse dinlenmeleri için zorla getirilmelerine karar vererek duruşmayı 28 Temmuz'a erteledi.
İDDİANAME
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a adliye önünde silahlı saldırıya ilişkin yürütülen soruşturma sonunda, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Abdullah Yurtsever tarafından hazırlanan iddianamede Can Dündar ve televizyon muhabiri Yağız Şenkal 'müşteki' sıfatıyla yer alırken, saldırıyı düzenleyen şüpheli Murat Şahin ile Şahin'i azmettirdiği öne sürülen Sabri B. ve Ergün C. 'şüpheli' olarak yer aldı.
İddianamede saldırıyı düzenleyen tutuklu şüpheli Murat Şahin'in 'Kasten yaralama', 'Silahla tehdit', 'Hakaret', '6136 sayılı Kanuna Muhalefet' suçlarından toplam 4 yıldan 11 yıla kadar hapsi istendi.
Saldırgan Murat Şahin'i azmettirdiği iddia edilen diğer iki şüphelinin de 'Kasten yaralama' ve 'Silahla tehdit' suçlarından 2 yıl 8'er aydan 7'şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.