13 Nis 2011 14:12
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:14
CAN ATAKLI'DAN ÇOK TARTIŞILACAK BİR YAZI; ''SEN CİPİNE BİN TÜRBANLI KARDEŞİM''
"Kimi tarafsız görünümlü haber kanalları günlerce “türbanlı aday isteriz” yayınları yapmışlardı."
Sen cipine bin hanım kardeşim
Pazartesi günü Okur Sohbeti’nde iktidarın türban konusunda samimi davranmadığını belirterek “AKP büyük ihtimalle türbanlı kadın aday da göstermeyecek” diye yazmıştım.
Tahminim aynen gerçekleşti. AKP listelerinde her ne kadar bir türbanlı aday varsa da bunların seçilebilme şansları hiç yok. Demek ki türbanlı aday da yok.
Oysa listelerin açıklanmasından önce, kimi tarafsız görünümlü haber kanalları günlerce “türbanlı aday isteriz” yayınları yapmışlardı. Türbanlı bazı kadınlar da bir platform oluşturarak “Başörtülü aday yoksa oy da yok” kampanyası bile açmışlardı.
Bu tartışmalar sürerken en dikkatimi çeken konu şuydu; medyanın güya tarafsız görünen kesimi türbanlı aday konusunu ısrarla gündeme getirirken AKP’li ve yandaş medyada en küçük bir tepki yoktu. AKP’nin olduğu bilinen kanallarda bu yönde hiç haber yapılmıyordu. AKP yönetiminden ise bu konuda tek açıklama bile gelmiyordu.
Kulislerden sızan bilgiler bu seçimlerde de “türbanlı aday gösterilmeyeceği” yolundaydı. Konuşabildiğim bazı AKP’liler “bazı hassasiyetlerden” söz ediyordu. Ya da “gerginlik yaratır” savunması yapılıyordu.
Peki neydi acaba AKP’nin elini tutan? Aslında hiçbir şey. Kapatılma tehlikesi tamamen bertaraf edilmiş, askerin bir tepki göstermesi mümkün değil, Türkiye’de darbe olma olasılığı sıfır, bütün bunların üstüne bir de CHP “türbanlı milletvekili gelirse Merve Kavakçı olayındaki gibi davranmayız” mesajı vermişti.
Açıkçası türbanlı aday göstermek için “dikensiz gül bahçesi” oluşmuştu. Ona rğmen AKP buna uzak durdu.
İki ihtimal var:
Birincisi daha zayıf. AKP “darbe paranoyasının” kendisine oy getirdiğine inanıyor. Bu nedenle ne pahasına olursa olsun “asker-darbe” tehdidini diri tutmak ve özellikle cahil halka “aslında neler yapacağız da, siz bilmiyorsunuz, bu Ergenekon ahtapot gibi, içerde olanlara bakmayın, dışarıda çok güçlüler hâlâ” mesajını veriyor.
Ama bana göre asıl güçlü ihtimal, iktidar partisinin ve yandaşlarının kadına bakış açısıdır. Her ne kadar “hanım kardeşlerimiz canımızdır” deseler de, demokratik atılım için kadının toplumda hakkı olan yeri alması gerektiğini savunsalar da, her yerde türban takmayı demokrasi ve özgürlük gereği gibi sunup kadınları, genç kızları pohpohlasalar da, sonuçta bu zihniyetin kadına önem vermediği gerçeği de ortadadır.
Örneğin sormuştum, “televizyonlarda erkeklerle dişe diş mücadele eden türbanlı kadınlar, kendi cemaatleri içinde erkeklerle bir araya gelip siyasi tartışmalar yapabiliyor mu?” diye.
Sorun burada işte. Toplum önüne çıkarılan türbanlı kadınların, kendi çevrelerinde aynı özgürlüğü yaşamaları mümkün değil.
Bunu kendileri de biliyorlar.
Erkek egemen AKP zihniyeti kadınları siyasi amaçla ortaya sürdükten sonra havaya girip “özgür olduklarına, demokratik toplumda yer alacaklarına inanan” kadınlara haddini işte böyle bildiriyor.
Kısacası, çoğunun samimiyetinden şüphe etmediğim türbanlı kadınlara şu söyleniyor: “Kocalarıızı zengin ettik, artık en lüks mağazalardan alışveriş yapıp, en lüks otellere gidiyor, yurt dışında lüks seyahatler yapıp, ciplere, çok lüks otomobillere biniyor, en lüks evlerde jakuzi keyfi yapıyorsunuz. Bununla yetinin işte.”
Can ATAKLI / VATAN
Pazartesi günü Okur Sohbeti’nde iktidarın türban konusunda samimi davranmadığını belirterek “AKP büyük ihtimalle türbanlı kadın aday da göstermeyecek” diye yazmıştım.
Tahminim aynen gerçekleşti. AKP listelerinde her ne kadar bir türbanlı aday varsa da bunların seçilebilme şansları hiç yok. Demek ki türbanlı aday da yok.
Oysa listelerin açıklanmasından önce, kimi tarafsız görünümlü haber kanalları günlerce “türbanlı aday isteriz” yayınları yapmışlardı. Türbanlı bazı kadınlar da bir platform oluşturarak “Başörtülü aday yoksa oy da yok” kampanyası bile açmışlardı.
Bu tartışmalar sürerken en dikkatimi çeken konu şuydu; medyanın güya tarafsız görünen kesimi türbanlı aday konusunu ısrarla gündeme getirirken AKP’li ve yandaş medyada en küçük bir tepki yoktu. AKP’nin olduğu bilinen kanallarda bu yönde hiç haber yapılmıyordu. AKP yönetiminden ise bu konuda tek açıklama bile gelmiyordu.
Kulislerden sızan bilgiler bu seçimlerde de “türbanlı aday gösterilmeyeceği” yolundaydı. Konuşabildiğim bazı AKP’liler “bazı hassasiyetlerden” söz ediyordu. Ya da “gerginlik yaratır” savunması yapılıyordu.
Peki neydi acaba AKP’nin elini tutan? Aslında hiçbir şey. Kapatılma tehlikesi tamamen bertaraf edilmiş, askerin bir tepki göstermesi mümkün değil, Türkiye’de darbe olma olasılığı sıfır, bütün bunların üstüne bir de CHP “türbanlı milletvekili gelirse Merve Kavakçı olayındaki gibi davranmayız” mesajı vermişti.
Açıkçası türbanlı aday göstermek için “dikensiz gül bahçesi” oluşmuştu. Ona rğmen AKP buna uzak durdu.
İki ihtimal var:
Birincisi daha zayıf. AKP “darbe paranoyasının” kendisine oy getirdiğine inanıyor. Bu nedenle ne pahasına olursa olsun “asker-darbe” tehdidini diri tutmak ve özellikle cahil halka “aslında neler yapacağız da, siz bilmiyorsunuz, bu Ergenekon ahtapot gibi, içerde olanlara bakmayın, dışarıda çok güçlüler hâlâ” mesajını veriyor.
Ama bana göre asıl güçlü ihtimal, iktidar partisinin ve yandaşlarının kadına bakış açısıdır. Her ne kadar “hanım kardeşlerimiz canımızdır” deseler de, demokratik atılım için kadının toplumda hakkı olan yeri alması gerektiğini savunsalar da, her yerde türban takmayı demokrasi ve özgürlük gereği gibi sunup kadınları, genç kızları pohpohlasalar da, sonuçta bu zihniyetin kadına önem vermediği gerçeği de ortadadır.
Örneğin sormuştum, “televizyonlarda erkeklerle dişe diş mücadele eden türbanlı kadınlar, kendi cemaatleri içinde erkeklerle bir araya gelip siyasi tartışmalar yapabiliyor mu?” diye.
Sorun burada işte. Toplum önüne çıkarılan türbanlı kadınların, kendi çevrelerinde aynı özgürlüğü yaşamaları mümkün değil.
Bunu kendileri de biliyorlar.
Erkek egemen AKP zihniyeti kadınları siyasi amaçla ortaya sürdükten sonra havaya girip “özgür olduklarına, demokratik toplumda yer alacaklarına inanan” kadınlara haddini işte böyle bildiriyor.
Kısacası, çoğunun samimiyetinden şüphe etmediğim türbanlı kadınlara şu söyleniyor: “Kocalarıızı zengin ettik, artık en lüks mağazalardan alışveriş yapıp, en lüks otellere gidiyor, yurt dışında lüks seyahatler yapıp, ciplere, çok lüks otomobillere biniyor, en lüks evlerde jakuzi keyfi yapıyorsunuz. Bununla yetinin işte.”
Can ATAKLI / VATAN