Çalışana kötü patrona iyi haber
Ulusal İstihdam Stratejisi çalışanları üzdü, patronları sevindirdi. Hükümet, işçi sendikalarının şiddetle karşı çıktığı kiralık işçilikten de kıdem tazminatı fonundan da vazgeçmedi.
İşsizliği yüzde 5’e düşürmek için, iş gücü piyasasının esnekleştirilmesi, taşeron uygulamasına çeki düzen verilmesi, bireysel kıdem tazminatı fonu kurulması benimsendi. Stratejide, inşaat, sağlık, turizm, bilişim sektörlerine özel yer ayrılırken, işçi ölümlerinin en fazla olduğu madencilik sektörünün adı bile geçmedi.
Hükümet, 5 yıllık çalışmadan sonra nihayet Ulusal İstihdam Stratejisini kabul etti. 2014-2023 yıllarına kapsayan strateji Yüksek Planlama Kurulu kararıyla bugün yürürlüğe girdi. Yüzde 10’u geçen işsizlik oranını 10 yılda yüzde 5’e indirmeyi hedefleyen hükümet, istihdam oranını da yüzde 55’e çıkarmayı planlıyor.
10 yıllık hedeflere ulaşmak için öncelikli olarak esnek çalışma biçimleri üzerinde duran hükümet, stratejide bunun için atılması gereken adımları da belirledi. Yıllık olarak güncellenecek stratejide, hedeflere ulaşma yolunda esnek çalışma, kıdem tazminatı fonu kurulması gibi adımlar dikkat çekti. Taşeronluk olarak bilinen alt işverenlik sistemine ilişkin sorunların çözülmesi gereği üzerinde duruldu. Bunun için iş kanunu ile kamu ihale mevzuatında değişiklikler yapılacağı, denetimlerin artırılacağı belirtildi.
BÜTÜN YOLLAR ‘ESNEMEYE’ ÇIKIYOR
Patronların ısrarla istediği, işçi sendikalarının ise şiddetle karşı çıktığı işgücü piyasasının ‘esnekleştirilmesi’ stratejinin ana başlıklarından biri oldu. İşletmelerin ekonomide ve üretim döngüsünde meydana gelen değişiklikler ve dalgalanmalara uyum sağlayabilmesi; çalışanların ise değişen yaşam koşullarına paralel olarak iş ve yaşam arasında denge kurabilmeleri açısından esnekleşmenin önemine dikkat çekildi.
Özellikle gençler, kadınlar, engellilerin iş bulabilmeleri, kayıt dışılığın azaltılması açısından esneklik gereği vurgulandı. Yine sürdürülebilir büyüme, rekabet ve verimlilik için esnek çalışma modellerine ihtiyaç olduğu, bunun için mevzuat değişikliği gerektiği belirtildi. Esnekleşme yapılırken, ‘iş güvencesi’ yerine istihdamın korunması ve tek bir işverene bağlı olmadan çalışmanın sürdürülebilmesi açısından ‘istihdam güvencesinin’ önemine dikkat çekildi.
Gelişmiş ülkelerde uygulanan ‘güvenceli esnek çalışma’ biçimleri ise; kısmi süreli çalışma, uzaktan çalışma, çağrı üzerine çalışma, evden çalışma, iş paylaşımı ve esnek zaman modeli ile çalışma olarak sıralandı. Bunların Türkiye'de de uygulanabilmesi için mevzuat değişikliği yapılacağı ifade edildi.
Esnekliğin önemli unsurlarından biri olan taşeronluk bir diğer ifadeyle ‘alt işverenliğin’ Türkiye’de işçi ve işveren açısından olumsuz yanlarının giderileceği de vurgulandı.
Tüm esnek çalışanların 'eşitlik' ilkesine uygun olarak yıllık ücretli izin, hafta tatili, günlük dinlenme süresi, kreş, mesleki eğitim gibi haklardan yararlanmalarının güvence altına alınacağı belirtildi.
KADINLAR VE GENÇLER İÇİN ‘KİRALIK’ İŞÇİLİK
Yine sendikaların büyük tepki gösterdiği ve iki yıl önce Cumhurbaşkanı Gül’ün vetosuyla son anda yürürlüğe giremeyen ‘kiralık işçilik’ stratejinin önemli bir diğer başlığı oldu. İngiltere, Almanya, Fransa gibi gelişmiş ülkelerde bu yöntemle milyonlarca kişinin istihdam edildiği vurgulanarak, özellikle 30 yaşın altında, eğitim düzeyi düşük ve orta gruptaki kişilerin hizmetler sektöründe bu yöntemle iş bulduğuna dikkat çekildi. Türkiye’de de özellikle kadınlar, gençler, engelliler ve uzun süreli işsizlerin iş bulmalarında kolaylık sağlayacağı ileri sürülürken, buna ilişkin de yasal düzenleme yapılacağı belirtildi.
“KIDEM TAZMİNATI ÇOK YÜKSEK,
HERKES ALSIN, DİYE FON KURULACAK”
Stratejide hedeflere ulaşmak için asgari ücret, esnek çalışma biçimleriyle ilgili düzenlemeler ile tüm işçilerin alabilmesi için ‘kıdem tazminatı reformu’ yapılacağı duyuruldu. AB ülkelerinde haftalık ortalama 37.3 saat olan çalışma süresinin Türkiye’de 48.4 saate çıktığı, bu sürenin azaltılacağı ifade edildi.
Türkiye’nin, kıdem tazminatı verilme koşulları itibariyle dünyanın en katı piyasalarından biri ve OECD ülkeleri içinde Portekiz ile birlikte en yüksek düzeyde kıdem tazminatı ödenen ülke olduğu vurgulandı. Kıdem tazminatının işletmeler açısından önemli bir maliyet unsuru olduğu; işletmelerin bundan kurtulmak için ‘kayıt dışı’ çalıştırdığı ya da kanuna karşı ‘hile’ yaptığı belirtildi.
Kıdem tazminatına erişen işçi sayısının az olduğu ileri sürülürken, kıdemin iş yerleri arasında transfer edilememesi nedeniyle iş gücünün yer değiştirmesini sınırladığı kaydedildi.
Tüm bu olumsuzlukların giderilmesi için 'bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı fonu' kurulacağı ilan edilerek, "İstihdam üzerindeki mali yükleri azaltacak, işletmelerdeki finansal öngörülebilirliği artıracak ve işgücü hareketliliğini hızlandıracak bireysel hesaba dayalı bir kıdem tazminatı fonu kurularak, tüm işçilerin erişebileceği, mali açıdan sürdürülebilir bir sistem bütçe kısıtları dikkate alınarak oluşturulacaktır" denildi.
FON ZAMANINA 'MÜZAKERE' İLE KARAR VERİLECEK
Ancak bunun ne zaman yapılacağına ilgili taraflarla yapılacak müzakerelerden sonra karar verileceği ifade edildi.