29 Ağu 2009 15:09 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:50

"ÇALIK GRUBU,SEVİLAY YÜKSELİR'İ ALMADAN ÖNCE GEÇMİŞİNE BAKTI MI?.." HANGİ YAZAR SEVİLAY YÜKSELİR'İN 'ESKİ DEFTERLERİ'Nİ AÇTI?

Eğer Çalık, işe almadan önce Sevilay Yükselir'i araştırsaydı, Yükselir şu anda Sabah gazetesinin sütunlarını değil bulmacasını dolduruyor olurdu.



Kendi 'açıklarından' bahset Sevilay

Elbette bazılarınız onun varlığından haberdarsınız. Sabah'ta yazmaya başladığı günden beri saldırmadığı kimse kalmadı. En sükseli hamlesi ise Çalık Grubu'na geçer geçmez eski patronu Fatih Altaylı'yı satması oldu.
'Saldırgan gazeteci' kabulümdür. Ancak Sevilay Yükselir'in saldırganlığının sadece şöhret amaçlı olabileceğine inanıyorum. Gazeteci geçmişinin lekesiz olması gerektiğini bilir. Leken varsa yokmuş gibi davranamazsın. Çünkü birilerine saldırırken senin de geçmişinin araştırılacağını bilirsin...


Hemen geçelim konuya: Sevilay Yükselir kendisine verilen köşede sık sık gazetecilik ahlakı ve etiği üzerine ahkam kesiyor. Mesela diyor ki, 'Bir gazeteci ancak işsizse ticaret yapabilir. Ama işsiz değilse hesabını sormak lazım'.


Oysa bundan sadece birkaç yıl önce Ufuk Güldemir 'Gazetecilikle şahsi kazançları birbirinden ayıramadığı, konumunu kocasının işleri için kullandığını' tespit edip kendisine kapıyı göstermişti.


Habertürk'te yaptığı işe de kısaca bakalım: Haftada bir gün yarım saat belediye başkanlarını konuk ettiği bir program hazırlıyordu. Programına bulduğu sponsoru, daha sonraları yönetime 'sponsor şantajı' yapmak için kullanacaktı. Hazırladığı programların en dikkat çekenleri canlı yayında çözmeye çalıştığı belli bir konuydu. Avcılar'da bir mahallede toprak kayması yaşanıyordu ve Sevilay Yükselir, KadirTopbaş'la kıran kırana bir 'mahalle' kavgası içindeydi, canlı yayında. Sonra anlaşıldı ki Yükselir o mahallede oturuyor. Derdi de basın gücüyle 'Bizim mahalleyi afet bölgesi ilan et, bize para öde'ydi...


Bilmem dikkatinizi çekti mi, Yükselir rüştünü ispat etme çabasını, 'Ben ustalar tarafından yetiştirildim' mesajı ile Ufuk Güldemir'in adı üzerinden yapıyor. 'Büyük usta Ufuk Güldemir'le geçen o muhteşem 4 buçuk yıl' tarzında cümleler kuruyor. Oysa ben biliyorum ki Güldemir kendisini gazeteci olarak kabul etmediği gibi yaka paça işten attı. Neyse... Gelelim medyadaki konumuyla kocasının ilişkilerine... Mustafa Yükselir kömür alır ve kömür satar. İşi budur. Çoğunlukla belediyelerdir kömür sattıkları. Mustafa Bey kömürcülükten hemen sonra Cem TV'nin Genel Koordinatörü oldu.


Her zaman 'Abi ya! Yap bize bir kıyak' şeklindeki konuşmasıyla tanınan Yükselir, 'Abi kocam burada dursun, ben sizi destekleyeyim' tarzı bir anlaşmayla bunu sağlamıştır. Ancak Cem TV karı-koca Yükselir'leri tatmin etmemiş olsa gerek ki, Yükselir'in son günlerde kocasını TRT'ye transfer etmek için tam güç kulis çevirdiği konuşuluyor. Tabii AKP'ye yakınlık mesajlarının verilmesi ihmal edilmeden...


Kendisine 'köşe yazarı' sıfatı verilen Sevilay Yükselir'in, Ciner Grubu'nda çalışırken de 'TMSF'yle bütün işleri ben hallediyorum' duruşunda olduğu, bir süre sonra bu duruşun yönetimin kulağına gittiği ve rahatsızlık yarattığı biliniyor. Bir de kendi hakkında 'AKP hangi gazeteciye Çankaya Belediye başkanlığı adaylığı teklif etti?' başlıklı yalan haber yaptırdığı ortaya çıkınca, Ciner Grubu tarafından sınırların zorlandığına karar verildiği biliniyor.


Yani işin özeti: Sevilay Yükselir 'Benim gibi iyi bir gazeteciyle kim çalışmak istemez ki' diyor ama çalıştığı kurumlar arkasından yaka silkiyor, 'esnaf' benzetmesi yapıyor. Benim tek anlamadığım şey ise şu: Çalık Grubu, Sevilay Yükselir'i işe almadan önce geçmişine baktı mı? Eskiden çalıştığı medya kuruluşlarına sordu mu? Şimdi Sevilay Yükselir'in defteri açıldı, ama henüz sayfaları karıştırmaya başlamadık... Bunlar sadece birinci sayfada yazılanlar...Ve işin bu safhasında şunu söyleyebiliriz: Eğer Çalık, işe almadan önce Sevilay Yükselir'i araştırsaydı, Yükselir şu anda Sabah gazetesinin sütunlarını değil bulmacasını dolduruyor olurdu.

Tuğçe Tatari/Akşam