11 Eyl 2006 04:26 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

BURHAN AYERİ'DEN İLGİNÇ TESPİT: TÜRKİYE'DE RADYO VE TELEVİZYON ENFLASYONU VAR!!!...

Yirmi yaşındaki bir mankenin, bir türkücünün, bir magazin salağının televizyonlardan trilyonlar kazandığı bir ortamda, bir gazetecinin de üç kuruşa çalıştırıldığı bir noktada "Kimden ne bekleniyor" sorusunun cevabının verilmesi lazım.

İlginç olan, arayanların çoğu bizim meslek grubundan. Bu konuda tek tek isim saymayacağız. Ancak ilk telefonun bir kıdemliden, Fehim Yener'den geldiğini belirtmeliyiz. Sonrası çorap söküğü.

TGRT ve TGRT Haber'in Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Soysal uzunca bir mail yolladı. Onun serzenişi 'Süleyman Demirel'le ilgili haberi TGRT Haber'de izledik' şeklindeki cümlemizden. Oysa, biz 'Dokuzuncu Cumhurbaşkanımızla dalga geçmeye kalkan bayan muhabirin adını öğrenmeye gerek duymadık' demiştik. Buna rağmen Soysal'ın, içinde hepimize ince göndermeler bulunan mesajını yayınlamak istiyoruz:

'Burhan Bey; bir gazetecinin Sayın Demirel'e bu tarz bir soru sormasını ben de kınıyorum. Lakin yazınızda haberi nerede izlediğinizi -TGRT Haber-diye belirtiyorsunuz ama bayan muhabirin ise hangi kanala mensup olduğunu söylemediğiniz için, okuyucularınız, bayan muhabirin TGRT muhabiri olduğu kanaatine varıyor.

Oysa kongre Antalya'daydı ve biz muhabir göndermediğimiz gibi, İHA'nın geçtiği haberi tüm televizyonlar gibi kullandık. Yani Show Tv ve SKYTÜRK de yayınladı. Muhabirin kanalımız mensubu olmadığını belirtirseniz sevinirim. Bunun dışındaki görüşlerinize aynen katılıyorum. Sevgi ihtiyaridir ama saygı mecburidir anlayışının hakim kılınmadığı müddetçe, her eline kalemi alanın birilerini karalama, birilerine saldırma hakkının olmadığının bilinmesi lazım.

Lakin basının bu terbiyesizliklerini, aynı zamanda 8 yıldan beri Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi olarak önümüze gelen şikayetlerden biliyorum, birilerinin dur demesi lazım. Bu yüzden her hakarete uğrayan hukuk yoluyla hakkını aramalı ve tazminat maddelerini yargı işletmeli. Yoksa taşları bağlayıp köpekleri serbest olan köyün ne düzeni ne huzuru ne de saygı kültürü olur.

Sayın Demirel'in, Abbas Güçlü'nün üniversitelerle ilgili programlarına katılışlarını izledim. Orada ülkenin en saygın kuruluşlarında okuyan gençlerimizin, bir ülkenin kaç defa başbakanlığını, cumhurbaşkanlığını yapan bir lidere saygısızca soru sormalarını da ayıpladım.

Aslında konuşacak ve yazacak çok şey var. Yirmi yaşındaki bir mankenin, bir türkücünün, bir magazin salağının televizyonlardan trilyonlar kazandığı bir ortamda, bir gazetecinin de üç kuruşa çalıştırıldığı bir noktada -Kimden ne bekleniyor- sorusunun cevabının verilmesi lazım. Bakınız her gazetenin sürmanşetinde magazin var. Bir mayolu resim ile sayfalar dolduruluyor. Türkücülere, şarkıcılara, mankenlere sorulan soruların aynıları liderlere bile sorulmaya başlandı. Bakar mısınız, her ilde dört televizyon, beş radyo. Nedir bu? Gözünü sevdiğimin ülkesinde herkes televizyoncu, herkes radyocu. Hangi ülkede bu kadar fazlası var?

Bir süpermarket, bir fabrika açan ardından bir televizyon, bir radyo, bir de kıytırık gazete ve moda haline gelen internet portalı sahibi oluyor. Sonuçta duyarlılığınızı paylaşıyor, saygılarımı sunuyorum'.

Okudunuz ve herhalde altına sizler de imzanızı atarsınız. Tıpkı bizim gibi. Yazan sizin için daha önce 'Dinozor' demiş bile olsa bu objektifliktir. Fikre ve eleştiriye saygı sanırız böyle gösterilir...




http://www.gbradw.com