Deniz karakteri bir randevunun sabahında tecavüze uğradığını düşünerek uyanıyor. Çevresini buna inandırmasıysa çok güç oluyor. Karakter seni nasıl etkiledi?
Deniz’in, yaşamış olduğu şeyin gerçekliğinden şüphe duymadığı ama yapılan yanlışı ispatlayamadığı bir felaket geliyor başına. İnsanlara inandırmaya çalışmak, bu savaşın içinde suçlu hissettirilmek korkunç bir çaresizlik. Özellikle ilk bölüm benim için çok zordu.
Nasıl hazırlandın role?
Bir şekilde bu duruma benzer şeyler yaşamış kadınları araştırdım. Kaçının sesi duyulmuş, kaçının davası lehine sonuçlanmış. Oralarda çok üzücü sonuçlar var. O duygunun yükünü almak, o duyguda kalmaktan daha zordu. Öyle gerçek bir kadın ki Deniz. Arazlarıyla, doğallığıyla, samimiyetiyle... Başına geleni düşünmek bile insanın canını çok yakıyor.
Hayatında hiç isteğin dışı bir davranışa maruz kaldın mı?
Deniz’in yaşadığına benzer anlamdaysa ‘hayır’. Ama geçmiş yıllarda daha toy ve bunun bir suç olduğunun farkında değilken setlerde mobbing’e ve sözlü tacize uğramıştım. İnsanlar da sessiz kalmamız yüzünden hadlerini aşıp normalleştirmişlerdi. Artık öyle değil ve olmamalı.
Sen Deniz’in yerinde olsan nasıl bir karar verirdin? Susmayı mı yoksa mücadeleyi mi seçerdin?
Ben hep mücadeleyi seçtim zaten. Biz göz önünde kadınlar olarak susarsak, bizi örnek alıp savaşma gücünü bulabilecek kadınlara kötülük yaparız.