Burası Serengeti değil, İstanbul’un göbeği! Bu insanın hesabını kim verecek?

Medyaradar analisti Atilla Akar İstanbul – Fatih’te bir grup köpeğin saldırısına uğrayıp parçalanan kişi olayına ve bu konuda idari makamların bezdiren tavırsızlığına dikkat çekti…

Efendim; gerçekten anormal bir durumla karşı karşıyayız. Fatih ilçesinde sabaha karşı bir iddiaya göre 9, başka bir iddiaya göre 15 köpek tarafından boş bir arazide saldırıya uğrayan Ayhan Özçelik (40) isimli zihinsel engelli olduğu söylenen şahıs parçalanmak suretiyle öldürülüyor. Her yanı dişlenen, boğazı ve kafası parçalanan, elbisesi lime lime olan bu talihsiz adamcağız dün toprağa verildi. Üstelik aynı köpeklerin daha önce sabah işe giden insanlara, okula giden çocuklara saldırdıkları (Gene söylendiğine göre burası İBB Buz Pisti’ne çok yakınmış. Buraya çocuklarda geliyor) söyleniyor. Arazinin adeta bir “köpek bölgesi” işlevi gördüğü anlatılıyor.

Düşünün dünyanın sayılı büyükşehirlerinden birinde, İstanbul’un göbeği sayılabilecek bir yerde bu olay yaşanabiliyor. Sanırsınız ki belgesellerde izlediğimiz Afrika’nın Serengeti doğal yaşam alanında yaşanıyor bunlar. Aynı şekilde bir savanada yahut içinde türlü yırtıcıların cirit attığı balta girmemiş bir ormanda. Vahşi yaşamın cari olduğu koşullarda yani. Hangi uygar bir ülkede böylesi bir manzara yaşanabilir ki zaten? Yaşanmaz, çünkü daha baştan sorunun bu derece büyümesine izin vermezler. 2024 Türkiye’si için büyük bir utançtır!..

İradesiz Yönetimler Sorunu!..

Türkiye uzun süredir bu sorunu tartışıyor. Hatta birde yasa çıktı. Lakin fiiliyatta halen bir milim ilerleme yok. Bu son olayda onun bir yansıması zaten. Bir tarafta bu konuda ne yapılsa karşı çıkan, sorunu görmezden gelen, her şeyin aynı kalmasını isteyen, mizantrop karakterde (İnsan sevmez), şirretçe bağırıp çağıran bir anlayış. Öte tarafta önlerine çıkan her köpeğin itlaf edilmesini isteyen, “Köpek düşmanı” bir başka zihniyet. Böylesi bir çatışma yaşanıyor. Giderek siyasallaşarak üstelik…

Gerçekte ise –şimdiye kadar olduğu gibi- aynı konuda iradesiz yönetimler, köpekçilerin şerrinden, şirretliğinden korkan, oy kaygısıyla habire bu gibilere yalakalık peşinde koşan siyasetçiler, korkak yöneticiler sorunu var. Sarkaç habire bu iki yönde salınıp duruyor. Çözüm askıda kalıyor. Akıl, mantık iptal. Olan insanlara, çocuklara oluyor. Tabii kimin umurunda?..

Bilhassa yerel yönetimlerin bu konuda şu ana kadar kıllarını kıpırdatmadıkları anlaşılıyor. Zaten düne değin merkezi yönetimde öyle. Sorunun büyümesinin asıl nedeni 5199 sayılı yasanın 1. versiyonunu onlar çıkartmadılar mı? Partisine bakılmaksızın hepsi bu konuda aynı teraneleri sayıklayıp durdular. (Muhalefet ise şimdi bunların peşine takılmış gidiyor!) Şimdi olaylar ayyuka çıkınca ve toplumdan feryatlar yükselince bir şeyler yapacaklar (mış gibi) imajı veriyorlar. Gerçekte ise verilen süre olan 2028’e kadar top çevirip duracaklar. Bunlar niye varlar, ne işe yararlar diye sorgulanmalı artık bence. Hepsi hikâye!..

İş İşten Geçtikten Sonra!..

Nitekim tam “Türk işi” diyebileceğimiz bir anlayış burada da sırıtıyor. (Burada da jetonlar geç düşmüş anlaşılan.) Mesela olayın geçtiği yer olan Fatih Belediyesi’nin ekipleri ancak olay olduktan sonra harekete geçiyor. ( O da 3 tanesini alıyorlar. Diğerleri gezmeye ya da yiyecek aramaya çıktılar herhalde. Bir açık nokta var ki bu hayvanlar giriş çıkış yapabiliyorlar) Neyse, Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan’ın bu konuda medyaya verdiği röportajların videolarını seyrettim ve ayrıca kendi açıklamasını okudum.

Kendisi sürekli söz konusu alanın “Özel mülkiyet” olduğuna vurgu yapıyor. Haklı olabilir. Ancak bu olay olduktan sonra toplayabildiklerine göre öncesinde de toplayabilirler, aynı savcılık iznini alabilirler demektir. (Yanlış düşünüyorsam lütfen düzeltsinler. Bu köşede yer verebilirim) Gene kendisinin beyanına göre barınak kapasitelerinin dolduğu o yüzden toplama yapmadıklarını anlıyorum. Kimse kusura bakmasın ama bu konuda belediyelere güven sıfırlanmış durumda.

Bu Nasıl Beyan?..

Öte yandan dikkatimi çeken bir başka durum ise Fatih Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü bir hanımefendiye ait olduğu söylenen ve sosyal medyada yer alan sözler. Buna göre bu hanımefendi “Benim vicdanım rahat. Hem adamın pantolonu niye yok? Köpeklerin parçaladığını nereden biliyor sunuz?” demiş. Bilemiyorum. Şayet bu iddia doğru ise bu kişi ne kastediyor? “Pantalonu yok” derken cinsel bir imada mı bulunuyor? Kendisine tavsiyem bu konuda bildiği bir şeyler ya da şüphesi varsa derhal ilgili kurumlara iletsin.

Değilse de böylesi “Kafa karıştırıcı” öznel beyanlarda bulunmasın. Bu hanımefendinin köpeklerin insanları paçalarından tutup çektiğini bilmesi lazım. (Üstelik hem günah almaya hem de maktule iftiraya girer. İnsaf!) Gene de bu konu üzerinde en ufak bir şekilde şüpheye mahal bırakmayacak şekilde aydınlatılmalı, kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Gerçi bir tıbbi rapor yayınlandı. Orada durum ayrıntılı anlatılıyor ve açıkça “köpek ısırması sonucu” deniyor. Bence İstanbul Valiliği, Emniyet yahut savcılık bu konuda net bir açıklama yapsa iyi olur. Çarpıtılmaya, psikolojik savaşa çok açık bir nokta çünkü…

Nevşin Mengü’nün İddiaları!..

Bu arada medyadan Nevşin Mengü’de bazı ilginç paylaşımlarda bulunmuş. tugrulguler35 isimli bir hesapta (Nedense ilgili hesaplara ulaşamadım.) geçenlerden hareketle (Bazı ifadelerden anladığım kadarıyla bu kişi bir hayvansever, veterinerde olabilir) geçen iddialara dayanarak bazı yorumlar yapmış. Buna göre “Konunun sokak köpekleriyle ilgisi yok”tu. “Köpekler yaşayan bir insana saldırıp yememiş” ti. Kendisi “kalp krizi geçirerek vefat etmiş” ti. “Düşme sonucu bazı yaralar oluşmuş” ya da olay “bölgedeki madde bağımlılarının saldırısı sonucu” gerçekleşmişti. İyi senaryo doğrusu!..

Bilemiyorum bu ifadelerde de kesinlik yok. Varsayımlar üzerine. Bir hayvan sever lobinin olayı saptıran karşı-iddiaları da olabilir. Gene de her tür iddia dikkate alınmalı elbette. Lakin böyle iddiası, bilgisi veya ispatı olanlar ortaya değil öncelikle resmi makamlara gidip konuşmalılar bence. (Yok eğer olay saptırılıyor, sırf suçu başkalarına atmak için bu iddialar bazı hesaplar tarafından ortaya atılıyorsa da vicdanları kurusun!) Yoksa herkes, her kafasına eseni söyleyebilir elbette!..

Öte yandan o gece olayı gören ve karakola ifadeye giden bir gencin videosu ortaya çıktı. Bu genç 3 arkadaşıyla 10 kadar köpeğin adama saldırdıklarını, adamın imdat istediğini, çığlıklar attığını, köpeklere taş attıklarını, olaydan çok etkilendiğini ve o esnada dilinin tutulduğunu ama fazla bir şey yapamadıklarını, müdahale olduğunda ise artık çok geç kalındığını belirtiyordu.

Bu Gibi Olaylar Defalarca Tekrarlanmadı mı?..

Sonuçta öyle veya böyle, bu olayın gerçekleşmemesi için fazla neden yok. Tabii bunu kabul etmek istemeyenler çıkabilir. O onların sorunu. Ancak bu ülkede geçtiğimiz zamanlarda yüzlerce köpek saldırısı yaşandı. Bazılarında insanlar, çocuklar parçalandı. Ölenler, yaralananlar oldu. Çeteleşmiş köpek sürüleri ise ayrı bir gerçek. Sırf birileri görmek, inanmak istemiyor diye yok sayılamaz. Maalesef böyle bir gerçek var…

Ben bu saldırının – aksine somut bilgi ve bulgu ortaya çıkmadığı sürece- iddia edildiği gibi gerçekleştiğini düşünenlerdenim. İlaveten “Başıboş köpek sorunu” sürdüğü sürece bu tarz olaylara daha çok şahit olacağız demektir. Olayın üzerinde spekülatif iddialar veya trol yaklaşımlar şüphesi olsa bile bu durum böylesi bir sorunumuz olduğu gerçeğini değiştirmez. Nereden baksan trajik!..

Ne diyeyim Kadıköy-Bağdat Caddesi’nin, Moda’nın, Etiler’in, Şişli’nin, Nişantaşı’nın, Cihangir’in minik marka köpekleriyle dolaşıp hava atan ve botokslu dudaklarıyla car car konuşan, anlayışsız tuzu kuru hatunlarına sözü geçen saatlerde İstanbul’un bu gibi bölgelere yalnız başlarına gitmelerini tavsiye ederim. Onlar için çok ilginç bir “deneyim” olacağına eminim!..

Ne diyeyim: İstanbul cangılına hoş geldiniz!..

NOT: Bence bu durumlar her köpeğin toplanması anlamına gelmemeli. Tipik bir “Kedici” olmama rağmen örneğin şu an bulunduğum yerde bastıbacak mahallenin sembolü bir ufaklık, tontik köpek var. Çok şirin ve bayılıyorum ona. Elimden geldiğince beslemeye çalışıyorum. Onu birileri almaya kalksa muhtemel direnir, hatta kavga bile edebilirim. Kimseye bir zararı yok çünkü. Ama saldırgan ve sürü tavrı içindeki köpekler muhakkak öncelikle toplanmalı.