BÜNYAMİN AYGÜN O FOTOĞRAFIN HİKAYESİNİ ANLATTI! (MEDYARADAR-ÖZEL)
TFMD'nin büyük ödülünü kazanan Bünyamin Aygün ‘yılın fotoğrafı'nı nasıl çektiğini anlatıyor
Babıali’nin gözü kara foto muhabiri Bünyamin Aygün Suriye’de karışıklık yaşanırken bölgeye ilk giren isimdi. Orada çok riskli bir görevi başarıyla tamamladı ve "yılın basın fotoğrafı ödülü"nü aldı.RS FM’de yayınlanan “Atilla Güner’le Akşam Postası” programı canlı yayınına bağlanan Bünyamin Aygün, ödüllü fotoğrafın hikayesini anlattı.
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye'nin basın fotoğrafçılığı dalındaki en prestijli yarışması “Vakıfbank-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları” Antalya’da açıklandı. Milliyet Gazetesi’nden Bünyamin Aygün’ün Halep’de Muhaliflerin Karakol Baskını karesi “Yılın Basın Fotoğrafı” olarak seçildi. Halep'te çekilen fotoğraf, muhalifler tarafından linçten kurtarılıp kurşuna dizilen bir Şebbialı'nın son görüntüsü.
Bünyamin Aygün: Geçen yıl Suriye’de Temmuz’un son günleri Ağustos’un başlarına denk gelen bir zamanda, yazın en sıcak günleriydi bölge de zaten savaştan dolayı baya bir ısınmıştı. Böyle bir günde Kilis’ten mayınlı alandan ilk önce bir köye gittim, orada Özgür Suriye Ordusu’ndan karşıladılar beni. Tabi Türkiye’den bağlantılı gitmiştim, Türkiye’den tanıdık birisiyle. Çünkü herkesi almıyorlar kimlik kontrolü v.s, bir gün beklettiler.O dönemde Halep’in etrafı tamamen Esad rejimine bağlı güçler tarafından kontrol ediliyordu. Halep’in ve içinin 3/1’i muhaliflerin elindeydi. Oraya giren AFP ve Anadolu Ajansı’ndan sonra üçüncü gazetedeydik biz. Sonuçta bu riski gazete olarak aldık sınırı geçtiğimin üçüncü günü Halep’e girdim, beş gün bombalar, füze saldırıları vs. Beşinci gün öyle bir baskının ortasına düştük. Yüzlerce insan bir binanın etrafını sarmış kaleşnikof ve el bombalarıyla saldırıyor. Fakat karşı tarafın topu var, MİG-21’i var havadan sürekli tarayan, kurşunlarla, roketlerle tarayan bir de dışarıdan görmediğimiz obüs dediğimiz uzun menzilli toplarla sürekli top atışıyla korunan. Bunun Şebbiha’nın merkezi yani oradaki bir istihbarat, aslında sivil istihbarat. Esad’a bağlı bir istihbarat merkezi.
Atilla Güner: Orada bir baskın yapıyorlar değil mi? Onları tam çıkarırlarken sen oradasın. Dehşeti kare kare vermiştin.
Bünyamin Aygün: Evet, tam bu baskının başından sonuna kadar ve binayı düşürdüler. Ve Şebbiha’nın Halep’teki en başındaki Zeyno Berri dediğimiz Şebbiha’nın oradaki lideri ile çalışanlarını birer birer aldılar. Halk linç etmek istiyor. Önce Özgür Suriye Ordusu mensupları bunları linçten kurtardı. Ama linçten kurtarırken de tabi dipçik darbeleri, tekmeler, tokatlar havalarda uçuşuyor. O müthiş bir kaostu. Orayı size böyle fotoğraflarla bile belki anlatmak zor. Ben de orada fotoğraf çektim tabi. Gazeteci olarak ne yapacağız? Tabi ki fotoğraf çekeceğiz.
Atilla Güner: Engelleme var mıydı Bünyamin? Tabi hakim olmuşlardı o baskına gelenler dolayısıyla bir karşı ateş olma ihtimali de oluyor her zaman.
Bünyamin Aygün: Tabi ki karşı ateş. Bizim de en çok korktuğumuz orada her iki tarafın yani ben gazeteci olarak orada sniper dediğimiz bu keskin nişancılardan korkuyoruz. Çünkü keskin nişancılar hareket eden her şeyi karşı taraftan vuruyor ve görmüyorsunuz. İşin kötü tarafı bu, hareket ederken dikkat etmek gerekiyordu. Ben girerken de çelik yelek almamışım, miğfer almamıştım. Bilmiyordum tabi ilk gittiğimde. Libya’dan gelen ve Özgür Suriye Ordusu hesabına çalışan askerler vardı muhaliflerin yanında. Onların fotoğrafını çektim onlar çok sinirleniyordu ve kesinlikle silah doğrultuyordu. Onlardan zaten özellikle çekiniyordum, onlardan uzak duruyordum. Ama diğer Suriye’nin yerlisi muhalif olanlar gazeteciyi zarar görmüyordu gazeteci bizim için geldi, sesimizi buradan dünyaya duyuracak diye özellikle bir koruma bile hissettiriyorlardı. Ama daha Arap olan zenciye yakın simaen Libya’dan gelen savaşçılardan uzak durmak gerekiyordu, onlar çok tehlikeliydi.
MEDYARADAR-ÖZEL