BUNU BİR ZAMAN YAZARI SÖYLÜYOR; ERDOĞAN EN BÜYÜK MEDYA PATRONU, TRT HÜKÜMETİN BORAZANI!
Zaman yazarı Şahin Alpay bugünkü yazısında 'olumsuz gidişata' dikkat çekip hükümeti sert şekilde eleştirdi.
Zaman yazarı Şahin Alpay, ’Başbakan ’en büyük medya patronu’ oldu.
Zira büyük medya patronlarına ne yazılıp yazılmayacağını o söyler
hale geldi. TRT zaten hükümetin borazanı’dedi.
İşte o yazı:
Erdoğan ile Gül gecikmeden yer değişmeli
Başında Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu AKP hükümetleri Türkiye’ye her
alanda büyük hizmetler yaptı.
Kişi başına düşen gelir en az iki katına çıktı. Demokratikleşme ve
sivilleşme yönünde azımsanmayacak reformlar, AB ile katılım
müzakerelerinin yolunu açtı. Kürt kimliğinin inkarı son bulduğu
gibi, resmen tanınması yolunda bazı adımlar atıldı. Silahlı isyanın
son bulması için PKK ile, ne yazık ki sonuca ulaşmayan,
müzakerelere girişildi. Komşularla ilişkiler daha önce hiç
görülmediği ölçüde düzeldi; dış politikasıyla Ankara dünyada saygın
bir konuma ulaştı. Bunlar için Türkiye Erdoğan’a teşekkür
borçludur.
Ne var ki, olumlu gidiş, en azından son bir yıldır tersine dönme
sinyalleri veriyor. Ekonomide büyüme yavaşladı, gerekli yapısal
reformlar yapılmıyor. Demokratikleşme ve sivilleşme yönündeki
reformlar durdu. AB ile katılım müzakereleri askıda. Kürt kimliğini
tanıma yönündeki reformlar tıkandı, kaldı; PKK ile görüşmeler de
öyle. PKK ile mücadele 1990’ları andırır oldu. Ayrılıkçılık
palazlanıyor. Osman Baydemir gibi en sorumlu Kürt siyasiler bile
"özgür Kürdistan"dan söz eder hale geldi. Yeni anayasa çalışmaları
umut vermiyor. Dış politikada, güney komşular ile ciddi sıkıntılar
yaşıyoruz. Ankara, bölgede oynamak istediği barış ve istikrar
sağlayıcı rolden giderek uzaklaşıyor.
Olumsuza dönen gidişatta, kuşku yok ki dış etkenlerin, bir yanda
karşılıklı bağımlılık içinde olduğumuz Batı ekonomilerindeki
krizin, öte yanda başta Arap Uyanışı olmak üzere bölgemizde yaşanan
ciddi istikrarsızlıkların önemli rolü var. Ancak AKP hükümetinin
ülkeyi dirayetle yönetip yönetemediği konusundaki sorular da
çoğalıyor. Her konuda kararların tek bir kişi, Başbakan tarafından
alındığı anlaşılıyor. Başbakan sadece hakaretlere tepki gösteririm
diyor, ama eleştirenleri "hain, alçak, terbiyesiz" ilan ediyor.
Evet, aynen Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, Başbakan "en büyük medya
patronu" oldu. Zira büyük medya patronlarına ne yazılıp
yazılmayacağını o söyler hale geldi. TRT zaten hükümetin
borazanı.
Başbakan bir yandan on yıldır taşıdığı büyük sorumluluklar
nedeniyle yorulma, öte yandan (belki yakın çevresinden aşılanan)
ölçüsü kaçmış özgüven sinyalleri veriyor. Hükümet üyelerinin bir
kısmının Başbakan’ın yakını olma dışında bir erdemleri,
koltuklarını dolduracak ehliyetleri olup olmadığı sorgulanıyor.
Ankara, bundan iki yıl sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine
odaklanmış görünüyor. Ankaralı dostlarımdan dinlediğime göre,
AKP’de Başbakan’ın iki yıl sonra cumhurbaşkanı seçileceğine kesin
gözüyle bakılıyor. O Çankaya’ya çıkınca kimin AKP’nin başına
geçeceği, kimin başbakan olacağı, yeni yönetimde kimin nereye
geleceği sorusu Türkiye’nin bütün öteki sorunlarından daha önemli
konular haline gelmiş bulunuyor. Ve her alanda acil reformlara
ihtiyaç duyulurken, Türkiye kıymetli vakti harcıyor.
Başbakan statükoyu olduğu gibi koruyarak Çankaya’ya çıkmasını güven
altına alacağını düşünüyor olabilir. Oysa Kürtler dahil halkın
yarısının oylarını almasını statükoyu değiştiren, yenilenmeye
öncülük eden lider olması sağlamadı mı? Bu kimliğini yitirir ve
reformlardan geri duracak olursa, daha önce de yazdığım gibi, iki
sene sonra Cumhurbaşkanı seçilemeyebilir. Anketlere güvenmeyin. Bu
halk tercihini hızla değiştirebilir.
Düşünüyorum da, Anayasa Mahkemesi Abdullah Gül’ün görev süresini
7 yıl olarak yorumlayarak hukuki bakımdan yanlış olduğu gibi,
siyasi bakımdan da olumsuz bir karar verdi. Doğru yorumu yapmış
olsaydı, bu yaz yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmiş olacaktık. Erdoğan ile
Gül aralarında anlaşabilirler, Erdoğan Çankaya’ya çıkabilir, Gül
bir ara seçimle milletvekili seçilip başbakan olabilirdi. Bu fırsat
kaçtı. Yazık oldu. Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi, bir bakıma
yetenek israfı oldu; hükümet zayıfladı. Ama Gül Çankaya’da her
kesimden halkın güvenini kazandı. Bir yolu bulunup Erdoğan ile
Gül’ün, hem de gecikmeden, yer değiştirmesi çok hayırlı olurdu.