29 Tem 2008 07:02
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:10
"BUNLARI YAYINLAMAK NE GAZETECİLİK NE DE TELEVİZYONCULUK!..." BAŞBAKAN'IN ÇAĞRISINA YALÇIN DOĞAN'DAN DESTEK GELDİ!..
Ne yazık ki, medya mücadelede alınan yol kadar, yol almıyor. O kanlı görüntüleri, parçalanmış vücutları göstermenin alemi ne?
Güngören´de medya
MADRİD, Londra ve asıl çok daha büyüğü New York´ta İkiz Kulelere saldırı sonrasında TV´lerde ve gazetelerde bizdeki gibi görüntü ve fotoğraflar yok.
Vahşetin son örneği. İstanbul Güngören´de önceki akşam kurulan tuzak, yine onlarca masum insanın hayatına mal oluyor. Ölümler, yaralanmalar.
İstanbul´da bombalar patlarken, Şemdinli´de karakola ateş açılıyor, bölgenin değişik yerlerinde arka arkaya patlayan mayınlarda asker ve sivil yurttaşlarımız hayatlarını kaybediyor.
Ergenekon ve AKP kapatma davasına kendini vurmuş toplum, terörü sanki geri planda görüyormuş gibi davranıyor.
Güngören vahşeti, terörde yeni durak.
MISIR BİLE
Terör yirmi yıldan bu yana can alıyor. Ama, terörle mücadelede Türkiye daha fazla yol alıyor.
Ne yazık ki, medya mücadelede alınan yol kadar, yol almıyor. O kanlı görüntüleri, parçalanmış vücutları göstermenin alemi ne?
O görüntü ve fotoğraflar terörü daha fazla lanetlemeye katkı yapmıyor. Saldırının kendisi ve can kayıpları terörü anlamaya çoktan yetiyor.
Bırakın Batı ülkelerini, Mısır´daki katliamın bile bu gibi görüntüleri medyaya yansımıyor. Hele de, New York İkiz Kuleler yıkıldığında, dört bin kişi yaşamını yitiriyor, tek bir kanlı görüntü yok.
Güngören gibi, yaşadığımız her büyük acı sonrasında, benzer yazı, çizi ve eleştiriler birbirini izliyor. Ama, sonuç aynı.
Güngören´den yapılan canlı yayınlarda, muhabir arkadaşlarımızın titreyen sesleri, hatta ağlamaları bile, o görüntü ve fotoğrafları bilerek sansür etmeyi çoktan gerektiriyor.
Bunları yayınlamak ne gazetecilik, ne televizyonculuk.
YALÇIN DOĞAN / HÜRRİYET
MADRİD, Londra ve asıl çok daha büyüğü New York´ta İkiz Kulelere saldırı sonrasında TV´lerde ve gazetelerde bizdeki gibi görüntü ve fotoğraflar yok.
Vahşetin son örneği. İstanbul Güngören´de önceki akşam kurulan tuzak, yine onlarca masum insanın hayatına mal oluyor. Ölümler, yaralanmalar.
İstanbul´da bombalar patlarken, Şemdinli´de karakola ateş açılıyor, bölgenin değişik yerlerinde arka arkaya patlayan mayınlarda asker ve sivil yurttaşlarımız hayatlarını kaybediyor.
Ergenekon ve AKP kapatma davasına kendini vurmuş toplum, terörü sanki geri planda görüyormuş gibi davranıyor.
Güngören vahşeti, terörde yeni durak.
MISIR BİLE
Terör yirmi yıldan bu yana can alıyor. Ama, terörle mücadelede Türkiye daha fazla yol alıyor.
Ne yazık ki, medya mücadelede alınan yol kadar, yol almıyor. O kanlı görüntüleri, parçalanmış vücutları göstermenin alemi ne?
O görüntü ve fotoğraflar terörü daha fazla lanetlemeye katkı yapmıyor. Saldırının kendisi ve can kayıpları terörü anlamaya çoktan yetiyor.
Bırakın Batı ülkelerini, Mısır´daki katliamın bile bu gibi görüntüleri medyaya yansımıyor. Hele de, New York İkiz Kuleler yıkıldığında, dört bin kişi yaşamını yitiriyor, tek bir kanlı görüntü yok.
Güngören gibi, yaşadığımız her büyük acı sonrasında, benzer yazı, çizi ve eleştiriler birbirini izliyor. Ama, sonuç aynı.
Güngören´den yapılan canlı yayınlarda, muhabir arkadaşlarımızın titreyen sesleri, hatta ağlamaları bile, o görüntü ve fotoğrafları bilerek sansür etmeyi çoktan gerektiriyor.
Bunları yayınlamak ne gazetecilik, ne televizyonculuk.
YALÇIN DOĞAN / HÜRRİYET