19 Ara 2014 13:23
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:00
Bülent Arınç'tan "tutuksuz yargılama" mesajı!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 14 Aralık operasyonuyla ilgili,'Tutuklama istisnadır. Tutuksuz yargılanmak asıldır'dedi.
Başbakan Yardımcı Bülent Arınç, 14 Aralık operasyonuna ilişkin
olarak, "Bu davada delilleri bilmiyorum, mahkemenin kararını
etkilemek istemiyorum, ama Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca'nın
tutuksuz yargılanmaları gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Arınç, Hüda-Par ziyaretinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Arınç'ın konuşmasından satır başları şöyle:
HDP, DBP Kürt kardeşlerimizin tek tercihleri değildir. Bunların dışında Hür Dava Partisi ve HAK- PAR var. Bu partiler insani dili kullanıyor, ancak HDP silah ve şiddetle arasına mesafe koyamadı. Hüda-Par hiç bir zaman silaha başvurmadı.
Sözü olan fikri olan açıklamak isteyen herkesle konuşmak zorundayız. Bu sayı meselesi değildir nitelik meselesidir. Onlara düşen görev sadece İmralı'nın kuryeliğini yapmak olmamalı. Herkes işini iyi yapacak siyaset dili ile bu sorun çözülecek. Silahlar tamamen susmadıkça çözüm sürecinden olumlu sonuç olmak mümükün olmayacaktır.
14 Aralık operasyonu
Suç delillerini görmedim. Avukatların açıklaması yanlı olabilir. Benim önüme bu kişiler hakkındaki suç delilleri şunlardır diye kimse bir şey getirmedi. Bizler ilkeli siyaset yapmayı edinmiş kişileriz. Bu kişilerin neyle suçlandıkları konusunda kısmen bilgilerimiz var.
Tahşiyeciler diye bir grup çıkmış. Gülen ve çevresindekilerle ihtilafları olmuş. Hedef gösterilmişler. Aramada silah vs. tespit edilmiş. El bombaları üzerindeki parmak izlerinin emniyete ait olduğu iddiası var. Zaman ve STV’de kendilerinin hedef gösterildiği iddiası var. Bunun dışında kim ne yapmış bilmiyorum. Bilmeme de gerek yok. Bu olayların benzerleri 6-7 senedir Türkiye’de dava konusu oldu. Ergenekon, Balyoz.
Tutuksuz yargılanmalarının doğru olduğunu düşünüyorum
O davalar sırasında hep dedim ki: Tutuklama istisnaidir, tutuksuz yargılanma asildir. Ağır bir suçun işlenmesi halinde mesela Yasin Börü olayında kamera görüntüsü var, çok acı bir olay. Burada tutuklamazsanız insanlığa, adalete karşı suç işlemiş olursunuz.
Bunun dışındaki suçlarda kitap yazmak, TV dizisi yapmak gibi olaylarda, delilleri yok etme endişesi yoksa tutuksuz yargılanma asıl olmalıdır. Bir insanı bir gün bile şahsi hürriyetinden uzak tutmak doğru değildir. Konuşulanlara bakılırsa tutuklamanın istisnai olması lazım. Tutuksuz yargılanmalarının daha doğru olduğunu düşünüyorum. İddianame yazılmadığı sürece delillerin en kadar ciddi olduğunu bilemeyiz. Tutuksuz yargılanmanın Türkiye’nin adaleti ve halkın vicdanını tatmin etmek açısından daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Beklediğimiz tepkiler geldi...
Türkiye’deki olaylara dünya, AB, bazı kurum ve kuruluşlar elbette hassasiyet gösterir. Bu tür devlet ve birlikler Türkiye’de ne olup bittiğini anlamadan basma kalıp bir takım şikayetlerde bulunabilir. Bazı gazetelerde birileri yazı yazmış olabilir. Bir kısmı yazılan değil yazdırılan yazılardır. AB’de ciddi lobi faaliyetleri yürütürseniz bilmeden, daha sonra mahçup olacak şekilde bu olaylara karşı tepki koyabilirsiniz.
Olayın sıcaklığı üzerindeyken beklediğimiz tepkiler geldi. Ben bunları önyargılı düşünüyorum. Hiçbir AB ülkesinde yargıya hükümetlerin müdahale ettiği görülmemiştir. Yargı sürecinin sonunu bekleyelim, basın özgürlüğü zarar görmesin bu konularda daha dikkatli olalım diyebilirler. Onların açıklamalarına karşı hükümetimiz de biraz daha fazlasını söylemek zorunda kalabiliyor.
Arınç, Hüda-Par ziyaretinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Arınç'ın konuşmasından satır başları şöyle:
HDP, DBP Kürt kardeşlerimizin tek tercihleri değildir. Bunların dışında Hür Dava Partisi ve HAK- PAR var. Bu partiler insani dili kullanıyor, ancak HDP silah ve şiddetle arasına mesafe koyamadı. Hüda-Par hiç bir zaman silaha başvurmadı.
Sözü olan fikri olan açıklamak isteyen herkesle konuşmak zorundayız. Bu sayı meselesi değildir nitelik meselesidir. Onlara düşen görev sadece İmralı'nın kuryeliğini yapmak olmamalı. Herkes işini iyi yapacak siyaset dili ile bu sorun çözülecek. Silahlar tamamen susmadıkça çözüm sürecinden olumlu sonuç olmak mümükün olmayacaktır.
14 Aralık operasyonu
Suç delillerini görmedim. Avukatların açıklaması yanlı olabilir. Benim önüme bu kişiler hakkındaki suç delilleri şunlardır diye kimse bir şey getirmedi. Bizler ilkeli siyaset yapmayı edinmiş kişileriz. Bu kişilerin neyle suçlandıkları konusunda kısmen bilgilerimiz var.
Tahşiyeciler diye bir grup çıkmış. Gülen ve çevresindekilerle ihtilafları olmuş. Hedef gösterilmişler. Aramada silah vs. tespit edilmiş. El bombaları üzerindeki parmak izlerinin emniyete ait olduğu iddiası var. Zaman ve STV’de kendilerinin hedef gösterildiği iddiası var. Bunun dışında kim ne yapmış bilmiyorum. Bilmeme de gerek yok. Bu olayların benzerleri 6-7 senedir Türkiye’de dava konusu oldu. Ergenekon, Balyoz.
Tutuksuz yargılanmalarının doğru olduğunu düşünüyorum
O davalar sırasında hep dedim ki: Tutuklama istisnaidir, tutuksuz yargılanma asildir. Ağır bir suçun işlenmesi halinde mesela Yasin Börü olayında kamera görüntüsü var, çok acı bir olay. Burada tutuklamazsanız insanlığa, adalete karşı suç işlemiş olursunuz.
Bunun dışındaki suçlarda kitap yazmak, TV dizisi yapmak gibi olaylarda, delilleri yok etme endişesi yoksa tutuksuz yargılanma asıl olmalıdır. Bir insanı bir gün bile şahsi hürriyetinden uzak tutmak doğru değildir. Konuşulanlara bakılırsa tutuklamanın istisnai olması lazım. Tutuksuz yargılanmalarının daha doğru olduğunu düşünüyorum. İddianame yazılmadığı sürece delillerin en kadar ciddi olduğunu bilemeyiz. Tutuksuz yargılanmanın Türkiye’nin adaleti ve halkın vicdanını tatmin etmek açısından daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Beklediğimiz tepkiler geldi...
Türkiye’deki olaylara dünya, AB, bazı kurum ve kuruluşlar elbette hassasiyet gösterir. Bu tür devlet ve birlikler Türkiye’de ne olup bittiğini anlamadan basma kalıp bir takım şikayetlerde bulunabilir. Bazı gazetelerde birileri yazı yazmış olabilir. Bir kısmı yazılan değil yazdırılan yazılardır. AB’de ciddi lobi faaliyetleri yürütürseniz bilmeden, daha sonra mahçup olacak şekilde bu olaylara karşı tepki koyabilirsiniz.
Olayın sıcaklığı üzerindeyken beklediğimiz tepkiler geldi. Ben bunları önyargılı düşünüyorum. Hiçbir AB ülkesinde yargıya hükümetlerin müdahale ettiği görülmemiştir. Yargı sürecinin sonunu bekleyelim, basın özgürlüğü zarar görmesin bu konularda daha dikkatli olalım diyebilirler. Onların açıklamalarına karşı hükümetimiz de biraz daha fazlasını söylemek zorunda kalabiliyor.