Bülent Arınç'tan Hilal Kaplan'a çok sert cevap: Taraf'ın Lawrencesi
Cuma akşamı CNN Türk'te Taha Akyol'un programında yaptığı açıklamalar tartışılan Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Twitter'dan eleştirilere yanıt verdi.
AKP’nin ağır toplarından eski başbakan yardımcısı Bülent Arınç,
kısa süre önce televizyonda ‘içini dökmesi’nin ardından kendisine
yöneltilen eleştirilere toptan yanıt verdi.
Kendisini hedef gösteren hükümete yakın gazetelere, ‘troliçe’ diye
nitelediği Sabah yazarı Hilal Kaplan’a ve AKP’nin Gençlik Kolları
Başkanı Abdurrahim Boynukalın’a üstü kapalı ifadelerle yüklenen
Arınç, “Unutulmamalıdır ki yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde
güneş görmemiş daha birçok hakikat gölgeleniyor” dedi.
Hilal Kaplan’a: ‘Taraf’ın ‘Lawrancesi’
Twitter’daki adresinden yazılı bir açıklama yayınlayan Arınç,
‘troliçe’ sözünü üzerine alarak, “Siyasi cenazeleri dikkate
almıyoruz” diyen Kaplan’a, “Program sırasında troliçe sözüyle kimi
kastettiğimi herkes çok iyi biliyordu. Nitekim yarası olan
gocundu ve daha program bitmeden şahsıma hakaret etti. Bu
kadın yazara birisinin cevabı gibi ‘Taraf’ın ‘Lawrancesi’ demek
istemem. Onu bu hakareti ve yargı süreciyle başbaşa bırakıyorum”
diye yanıt verdi.
Arınç, Kaplan’ı ‘kişilik hakkı, edep, saygı, sorumluluk bilmeyen ve
hoşgörü tanımayan kişi‘ olarak tanımladı.
‘Cümle alem size güler’
Arınç eleştirileri nedeniyle kendisini hedef alan hükümete yakın
medyaya da şöyle sitem etti: “Programdan sonra belki de aldıkları
talimatla eski çınarı yıkmak hevesiyle manşetlerden, tv
programlarından, gazete köşelerinden, sosyal medya ve diğer
mecralardan şahsıma yönelik başlatılan linç kampanyası heves
sahiplerinin kursaklarında kalabilir. Zira tez canlı bazı
arkadaşlarımızın iddialarıyla gerçekler arasında pamuk ipliği kadar
bile bir bağ yokken bu kampanya yine size döner ve cümle alem size
güler.”
‘Abdurrahim Boynukalın’a: Baktıkça cehaletinden
utansın’
İsim vermeden dedesiyle birlikte siyaset yaptığını ve 1987 doğumlu
olduğunu hatırlattığı AKP’li Boynukalın’ın kendisini ‘sahip olduğu
bütün makamları borçlu olduğu yol arkadaşına sırtını dönmek’le
itham ettiğini belirten Arınç, Boynukalın’a özel siyaset hikayesini
de yazdı.
Arınç, ‘cehalet’ içinde olduğunu söylediği Boynukalın’a,
“Müfterinin üzerime sıçratmak istediği cehalet çamurundan bir
hakikat heykeli yapıp yine ona hediye etmektir niyetim. Ta ki her
baktıkça cehaletinden tekrar tekrar utansın” diye yanıt verdi.
Akıl ve izan tavsiyesi
Arınç, daha açıklamadığı çok şey olduğunun sinyalini bir kez daha
vererek, “Unutulmamalıdır ki yıkmaya çalıştığınız çınarın
gölgesinde güneş görmemiş daha birçok hakikat gölgeleniyor.
Yıkmayı, yıkıcı olmayı değil, yapmayı yapıcı olmayı hevesleri değil
akıl ve izanları salık veririm” ifadesini kullandı.
İşte Arınç’ın açıklamasının tam metni:
''Sevgili dostlar;
30.01.2016 Cuma akşamı CNN Türk' te Sayın Taha Akyol ile yaptığımız
program sonrasında pek çok kişiden tebrik, takdir ve teşekkür
mesajları aldım.
Bazı dostlarımız ise söylediklerimin doğru olduğunu, ancak bunun
birileri tarafından suistimal edilerek partimiz aleyhinde
kullanılacağı endişesini taşıdıklarını ifade ettiler.
Samimi tebrik ve eleştirilere candan teşekkür ediyorum.
Program sırasında da ifade ettiğim ve doğrusu da beklediğim üzere
birkaç kişi de çirkin ifadelerle sosyal medyayı kullandılar.
Bunları yapanların amaçlarını, kişiliklerini ve karakterlerini çok
iyi biliyorum. Onlar da kendilerine yakışanı yaptılar.
SÖYLEDİĞİM HER SÖZÜN SONUNA KADAR ARKASINDAYIM
Bu vesileyle bir kaç hususu arz etmek istiyorum;
1. Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, yaklaşık iki saat süren
programda, bildiğim ve bizzat şahit olduğum olayların çok küçük bir
bölümünü, en doğru şekilde anlattım. Türkiye'mizin yaşadığı, ya da
ileride yaşayabileceği sorunların çözümü için faydalı olacağına
inandığım çözüm önerisi ve tekliflerde bulundum.
Söylediğim her sözün sonuna kadar arkasındayım.
2. "Bunları neden şimdi ve neden kamuoyu önünde konuşuyorsunuz?"
diye eleştirenlere sadece bir kaç cümle ile cevap vermek isterim.
Biliniz ki, hiç bir gerçek "Neden şimdi?" sorusunun muhatabı
değildir. Ve biliniz ki, geçmişte de, bulunduğu her makamda,
üstlendiği her görevde hakikati söylemekten asla geri durmamış
birine "Neden şimdi, neden kamuoyu önünde?" diye sormak geçmişten
bihaber olmak demektir.
BU KADIN YAZARA 'TARAF'IN LAWRENCESI' DEMEK
İSTEMEM
3. Program sırasında "troliçe" sözleriyle kimi kastettiğimi herkes
çok iyi biliyordu. Nitekim yarası olan gocundu ve daha program
bitmeden şahsıma hakaret etti. Bu kadın yazara birisinin cevabı
gibi "Taraf'ın Lawrencesi" demek istemem. Onu, bu hakareti ve yargı
süreci ile başbaşa bırakıyorum.
Bazı hanımefendi yazarlar, bu sözlerimle kendilerini kastettiğimi
düşünmüş olabilirler. Kesinlikle kendilerini kastetmedim. Benim
kastım, bu kadın yazar ve onu gibi kişilik hakkı, edep, saygı,
sorumluluk bilmeyen ve hoşgörü tanımayan kişilerdir.
BELKİ DE ALDIKLARI TALİMATLA 'ESKİ ÇINARI YIKMAK'
HEVESİYLE...
4. Programdan sonra, belki de aldıkları talimatla "eski çınarı
yıkmak" hevesiyle manşetlerden, tv programlarından, gazete
köşelerinden, sosyal medya ve diğer mecralardan şahsıma yönelik
başlatılan linç kampanyası, heves sahiplerinin kursaklarında
kalabilir. Zira tez canlı bazı arkadaşlarımızın iddiaları ile
gerçekler arasında pamuk ipliği kadar bile bir bağ yokken bu
kampanya yine size döner ve cümle alem size güler.
YIKMAYA ÇALIŞTIĞINIZ ÇINARIN GÖLGESİNDE GÜNEŞ GÖRMEMİŞ BİR
ÇOK HAKİKAT GÖLGELENİYOR
Unutulmamalıdır ki, yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde, güneş
görmemiş daha bir çok hakikat gölgeleniyor.
Yıkmayı, yıkıcı olmayı değil, yapmayı, yapıcı olmayı, hevesleri
değil, akıl ve iz' anı salık veririm.
VİCDANIM NEYİ EMREDİYORSA O ŞEKİLDE KONUŞURUM
5. Yaptığım açıklamalar neticesinde, aidiyetlerinin sözcüsüymüş
gibi "bizim için bir anlam ifade etmiyor", "tövbe etsin, özür
dilesin", "artık güvenmeyiz" gibi beyanlarda bulunanlara da şunu
söylemek isterim;
Siz, birilerini, "kendilerine kutsiyet atfediliyor" diyerek
eleştirirken, bu yaklaşımlarınızla her biriniz ayrı ayrı kendinizi
kutsuyorsunuz, farkında mısınız? Hiçbir açıklamayı birileri için
anlam ifade etsin diye yapmadım, yapmam. Aklım, vicdanım neyi
emrediyorsa o şekilde konuşurum. Tövbeyi arınma, özür dilemeyi
erdem bilirim ve gerekliliğine inanıyorsam hiç çekinmeden yaparım.
Allah' a inanan insanların, kendilerini tövbe ve af makamında
görmelerini ise hayretle karşılarım.
ZULME GEREKÇELER BULMAYA ÇALIŞMAK, O ZULME ORTAK
OLMAKTIR
6. Mesleki ve siyasi hayatım boyunca her zaman haktan yana oldum,
haksızlık ve adaletsizlikle mücadele ettim. Birileriyle mücadele
edebilirsiniz, birilerini sevmeyebilirsiniz ve kaldı ki onların
yanlışları da olabilir. Öyle olsa dahi, ilahi emir odur ki
"adaletten ve hukuktan ayrılmamak gerekir."
Hangi sebeple, hangi uğurda ve hangi motivasyonla olursa olsun,
insanların kişilik haklarına kasten, bilerek saldırılıyorsa,
delilsiz ve ispatsız cezaevlerine konuluyorlarsa benim yapacağım
tek şey, tüm hayatım boyunca yaptığım gibi mazlumun yanında yer
almaktır. Mazlumun aidiyetine ve zulmün menşeine bakarak zulme
gerekçeler bulmaya çalışmak, o zulme ortak olmaktır.
1987 DOĞUMLU GENÇ ARKADAŞIMIZ BENİ İTHAM ETMİŞ
7. Şu an önemli bir göreve getirilmiş olan ve dedesi ile birlikte
siyaset yaptığım için bana da özel sevgisi ve saygısı olduğunu her
fırsatta söyleyen, 1987 doğumlu genç bir arkadaşımız beni "sahip
olduğu bütün makamları borçlu olduğu yol arkadaşına sırtını
dönmekle" itham etmiş.
CEHALET ÇAMURUNDAN BİR HAKİKAT HEYKELİ YAPIP, ONA HEDİYE
ETMEKTİR NİYETİM
Bu iftiralara ve cehalete mecburen cevap veriyorum. Amacım elbette
müfterileri muhatap almak değil. Müfterinin, üzerime sıçratmak
istediği cehalet çamurundan bir hakikat heykeli yapıp, yine ona
hediye etmektir niyetim. Ta ki her baktıkça cehaletinden tekrar
tekrar utansın.
GENÇ ARKADAŞIM; GELDİĞİM TÜM SİYASİ MAKAMLARA ÇALIŞA ÇALIŞA
GELDİM
Genç arkadaşım;
Senin doğumundan 20 yıl önce, Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi'nde öğrenci iken, merhum Erbakan Hocam ile birlikte
bundan 45 yıl kadar evvelinde siyasete başladım. 20 yıl
parlamentoda milletvekilliği yaptım.
Geldiğim tüm siyasi makamlara, şüphesiz yüce Allah'ın takdiri,
halkımızın desteği ve gece gündüz demeden, soğuk sıcak demeden
çalışa çalışa, çile çekip bedel ödeye ödeye geldim.
HİÇBİR KİŞİYE DİYET BORCUM YOKTUR
Bu anlamda, kastettiğiniz şekilde, hiçbir kişiye hiçbir diyet
borcum yoktur. Ben siyaseten varlığımı, kimsenin yokluğuna ya da
birilerinin var ol demesine borçlu değilim.
EMSALLERİ, ÇEVRENİZDE GİDEREK ÇOĞALDIĞI İÇİN BENİ DE ÖYLE
ZANNETTİNİZ
Beni başka birileri ile karıştırıyorsunuz. Emsalleri, çevrenizde
giderek çoğaldığı için beni de öyle zannettiniz. Çok
yanılıyorsunuz.
Yaşınız yetmeyebilir, ya da fırsat bulup okuyamamış, araştıramamış
olabilirsiniz, dedenizi de hayırla yad ile, onun hatırına küçük bir
hatırlatmada bulunayım;
1980 sonrası siyasi yasağım bitince merhum hocamızın talimatı ile
1986-87-91-94(mahalli) seçimlerinde Manisa' dan aday oldum. Manisa'
da oy oranımız çok düşüktü. Ve kazanma ihtimalimiz de yoktu. Attı
tek bir gayemiz vardı, inandığımız dava uğruna, halkımıza iyi
olanı, güzel olanı ve doğruları anlatmak ve bir gün mutlaka bu
fikirlerimizi iktidar yapmaktı. 1995 ve 1999' da milletvekili
olduğunda genel başkanımız merhum Erbakan' dı. Bugüne kadar ona
saygıda hiç kusur etmedim, o da beni her zaman ve son nefesine
kadar hayırlı yad etti ve takdir etti. Allah ondan razı olsun.
Kabri nur, mekanı cennet olsun.
ALNIM AÇIK, BAŞIM DİK VE ŞEREFLE YAŞADIM
2001 Ağustos'unda AK Parti' yi kurduk.
Sayın Erdoğan milletvekili olmadığı için T.B.M.M.'de arkadaşlarım
beni oy birliği ile grup başkanı yaptı.
Seçime çok yaklaştığımız bir zamanda, bir hukuk komplosu ile sayın
Erdoğan' in genel başkanlığı ve milletvekili adaylığı iptal
edilmişti. Bu haksızlığa karşı daha çok çalıştık ve tek başımıza
iktidar olduk.
Ben AK Parti' nin ilk Meclis Başkanı'yım. Sayın Erdoğan
parlamentoda değildi. 5 yıl Meclis Başkanlığı yaptım. AK Parti
milletvekilleri dışında diğer partilerden ve bağımsızlardan da oy
aldım.
2007 seçimlerinde Meclis Başkanı iken tekrar aday oldum, seçim
mitinglerine katıldım. 2011' de de, o zamanki genel başkanımız
Sayın Erdoğan'ın istek ve talimatı ile Bursa'dan aday
gösterildim.
2009 ile 2015 yılları arasında 6 buçuk yıl Başbakan Yardımcılığı
yaptım. Başbakan oldukları sürede Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu
ile birlikte çalıştım. Onların bana duyduğu güven ve itimada da her
zaman için teşekkür ediyor, bu hususta şükranlarımı arz
ediyorum.
20 yılı aşan milletvekilliği hayatımın her gününü alnım açık, başım
dik ve şerefle yaşadım. 2001' den bu yana, siyasi ahlakım gereği
sayın Erdoğan' a genel başkanımız ve liderimiz olarak bağlı kaldım.
AK Parti M.K.Y.K.'sinde de birlikte çalıştım.
KENDİ İSTEĞİMLE SİYASETE ARA VERDİM
Şu an ise, parti tüzüğünde hiçbir engel olmamasına rağmen, Sayın
Başbakan'ımızın ısrarlı, nazik davet ve tekliflerine özürlerimi ve
gerekçelerimi bildirip müsaade isteyerek, tamamen kendi isteğimle
aktif, parlamanter siyasete ara vermiş bir siyasetçiyim.
Bu kısa özetten sonra bilmenizi isterim :
40 yılı aşan siyaset hayatınızda hiçbir şaibeyle anılmamış, akçeli,
ökçeli işlerde de adınız hiç geçmemiş, oturduğunuz makamları amaç
değil, davanız için araç olarak görmüşseniz ve sizi seven, size
inanan insanlar, konu siz olunca başlarını önlerine hiç ama hiç
eğmemişse rahat konuşursunuz.
Aksi halde;
Ya altınızdaki koltuğu verenin koltuk değneği olur, ya da köşe
verenin koçbaşı olursunuz.
Milli Görüş'ten bugüne bizim siyasetimizde dava olarak isimler
değil, ilkeler ve değerler vardır. Yüzünüzü isimlere çevirir ve
isimleri dava edinirseniz, biliniz ki isimler fanidir ve insanlar
hatadan hali değildir.
Dava olarak ilke ve değerleri edinirseniz de biliniz ki, 14 asır
sonra bile dipdiri, capcanlı bir davanız olur.
Değerli dostlar, hepinize selam ve sevgiler.
Sağlıcakla kalın...
Bülent ARINÇ
22.Dönem TBMM Başkanı''