26 Kas 2017 12:37
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:48
Bülent Arınç'tan Fuat Uğur ve Cem Küçük'e çok sert yanıt: “Bak küçük maşa..."
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Twitter hesabından yayınladığı açıklama metninde birçok ismi sert sözlerle eleştirdi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından “Silahlı terör örgütünün Fethullahçı olduğunu o gece öğrendim, bana ahmak diyebilirsiniz” diyen eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Habertürk TV'de katıldığı programdaki sözleri tartışılmaya devam ediliyor.
"Beni yok etmek istediler" diyen Arınç programda "Ben şundan çok eminim, bu 80 milyonluk kitlede belki 80 kişi haricindeki herkes Fethullah Gülen'in belki bir dini lider olarak, belki eğitim hizmetlerinin güzelliği karşısında bir sempati beslemiş olabilir. Ama o 80 kişi hariç, hiç kimse 15 Temmuz gibi bir ihaneti düşünmemiştir" açıklamasını yapmıştı.Arınç’ın bu sözlerine tepkiler çığ gibi geldi.
Bülent Arınç sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada sözlerini hedef alanlara yanıt verdi.Arınç, kendisini eleştiren Ahmet Hakan ve Fatih Portakal'ın haberlerini 'manipülatif' olarak değerlendirirken MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'ı ise isim vermeden "Bahçeli'nin ibrikçi başı" diyerek yanıtladı.
Arınç'ın en sert yanıtı ise em Küçük ve Fuat Uğur'a oldu.
Açıklamasında, TGRT Haber'deki programlarında sözlerini eleştiren Fuat Uğur ve Cem Küçük ikilisine geniş yer veren Arınç, Fuat Uğur için "Eski muhalif, şimdi ne olduğu belli değil" ifadesini kullandı. Cem Küçük hakkında "küçük maşa" diyen Arınç, "Siyasette en büyük güç, gücünü ve bildiklerini gizleyebilmektir" diyerek siyaset dersi verdi.
“YOĞUN TEBRİK MESAJI ALDIM”
İşte Arınç'ın açıklamasının tam metni:
“Habertürk TV'de yaptığım açıklamalardan sonra ülkemizin her bölgesinde ve mensubu olduğum Ak Parti camiasında yoğun tebrik ve teşekkür mesajı aldım.
‘Halkımızın duygularına ve düşüncelerine tercüman oldunuz’ diyerek düşüncelerini ileten kanaat önderlerine ve siyasetçilere ben de buradan şükranlarımı ifade ediyorum.
Yaptığım açıklamalardan sonra, tebrik ve teşekkür mesajlarının yanı sıra, tepkilerini dile getirenler de oldu elbette.
“BAHÇELİ’NİN İBRİKÇİLİĞİNDEN BAŞKA BİR MEZİYETİ OLMAYAN ZAT”
Onlardan birisi de, kendisini Bursa'dan tanıdığım ve siyaset hayatında Sayın Bahçeli'nin ibrikçiliğinden başka bir meziyeti olmayan bir zat!
Kendi ağzının bozukluğuna, kalitesine de çok yakışan; ama tertemiz Anadolu milliyetçiliğine hiç de uymayacak bir üslupla güya bana cevap vermiş.
Fesubhanallah!
Cevabı cevap değil ki karşı cevap vereyim.
Çocuk değil ki seviyesine ineyim.
Bu ibrikçi başının tüm hakaretlerini misliyle kendisine iade edip başka bir hususu izah etmek isterim.
“ANLAMADIKLARI İÇİN…”
‘Kesretten kinaye’iye bir kavramın olduğunu ve hitabette zaman zaman kullanıldığını bilmeyenler olabilir. Normaldir.
Bu vesile ile isteyenler sözlüğe bakıp anlamını görebilirler.
‘15 Temmuz öncesinde Fethullah Gülen Hareketinin eğitim faaliyetlerini desteklemeyen, 80 milyonda 80 kişi vardır’ şeklindeki ifadelerimde, bir hitabet unsuru olan ‘kesretten kinayeyi’ anlamadıkları için abartılı, aksi yönde fikir beyan edenler de olabilir.
Bunu da çok doğal karşılarım. Tepkilerine de saygı duyarım.
Ama!
Yıllarca televizyonlarda program yapan televizyoncuların, gazetecilerin ve kelli felli siyasilerin ‘kesretten kinaye’ kavramını bilmemelerini düşünemem!
Yaptığım açıklamalarda başka hiç bir açık bulamayıp, sözlerimin gerçekliğinden "nedense" rahatsız olan bir grubun, "kesretten kinaye" yaptığımı bile bile ve ifadelerimdeki maksadın ne olduğunu anladıkları halde, art niyetli haber yapmalarına ve uzatılan mikrofonlara pervasızca konuşmalarında da ibretle şahit olduk.
AHMET HAKAN VE FATİH PORTAKAL’A TEPKİ
Aynı saat diliminde, aynı günlerde, farklı kanallarda ana haber bültenlerini sunan Ahmet Hakan ve Fatih Portakal, reyting rekabetlerini bir adım daha öteye taşıyıp "kim daha art niyetli ve manipülatif haber yapacak" yarışına da girmişler.
Açıklamalarımın önünü arkasını kesip "kesretten kinaye" yaptığımı bildikleri halde, manipülatif haber yapınca kanallardan ve patronlarından aferin alırlar mı bilmem ama manipüle etmeye çalıştıkları izleyici ve okurlarının zekalarıyla alay etmekten vazgeçseler iyi olur.
Çünkü, 2017 dünyasındayız ve önünü arkasını kesip haber yaptıkları açıklamaların tamamı açık kaynaklarda bulunabiliyor. İzleyiciye ayıp oluyor.
Dünden bugüne yaptığım her açıklama, söylediğim her söz için kendilerinden yorum istenince mikrofon fırsatını kaçırmayan bazı grup başkanvekillerine de bir ricam ve tavsiyem var.
Ahmet Hakan ve Fatih Portakal'ın manipülatif haberlerine meze olmamaya gayret etsinler.
Zira kendilerinden bunu isteyebilecek bir ortak geçmişimiz var.
Ve son olarak;
İsmimin geçtiği her yerde, adımın anıldığı her konuda ipini koparmışçasına saldıran ama bu zamana kadar haklarında konuşmak istemediğim isimlerini anmamaya özen gösterdiğim bir ikili var. Adeta Edi ile Büdü!
Geçmişi ve kökleri temiz ekranlarda, dava çilesi çekmiş ve ahireti göçmüş insanların kemiklerini sızlatırcasına, her sabah, her gün dillerinden zift saçmaya devam ediyorlar.
Sorsan, Ak Parti'nin en önde savunucuları (!)
“MUHALİF ESKİSİ…”
O ikiliden biri basın eskisi. Eski muhalif, şimdi ne olduğu belli değil. Daha bir kaç hafta önce İlhan Kesici'nin yer almadığı bir fotoğrafı, fotoğraftaki şahıs sanki oymuş gibi köşesine taşımış ve ona atfen "İlhan Kesici'nin bu sohbette söylediklerinden aklımda kalan tek şey davudi sesi ile yaptığı eleştiriler ve muğlak ifadelerdi" diyerek fotoğrafın hikayesini anlatmıştı (!) Pardon, uydurmuştu.
Allah'tan iki fotoğrafın gerçek hikayesini bilenler sonradan gerçeği anlatmıştı da, bunun yalanı yatsıyı görmemişti.
Kim bilir daha nice yalanları, daha nice uydurmaları vardır köşesinde. Halen bunun gibilere program yaptıranlara da yazıklar ve uğurlar olsun.
“KÜÇÜK MAŞA…”
Diğer ise öbüründen daha küçük ve daha zeki (!)
En azında göz göre göre, kör gözün parmağına hesabı o kadar açık yalan söylemiyor.
Algı yönetim teknikleri açısından söylenmemesi gerektiğini de biliyor. Aldığı yoğun eğitimler, misyon ve görevinden olsa gerek. Her fırsatta şahsım ve bazı arkadaşlarım için "Parti kursunlar da halktaki karşılıklarını görelim" diyen bu küçük maşa, en son yaptığım açıklamalarımdan sonra, zekasına yakışmayacak bir acemilikle yine racon kesmiş ve beni Manisa'dan aday olmaya davet etmiş.
“ÖĞREN VE SUS ARTIK”
Bak delikanlı!
Biz, partimizi bundan 16 yıl önce, bağımsız olarak kurduk zaten!
Halktaki karşılığımız da, gücümüz de yine o halkın garantisindedir.
Halktaki karşılığımızı ve gücümüzü test etmek senin haddin değil!
İnsanlar senin için de; "Herkesi nasıl bu kadar kolay tehdit edebiliyor? Nasıl bu kadar pervasız olabiliyor? Gücünü nereden alıyor?" diye soruyorlar. Aidiyet ve mensubiyetini bilenler biliyor da; bilmeyenler sormakta haklılar tabi.
Fakat senin de bilmediğin bir şey var. Öğreteyim, öğren ve artık sus!
Siyasette en büyük güç, gücünü ve bildiklerini gizleyebilmektir.”
"Beni yok etmek istediler" diyen Arınç programda "Ben şundan çok eminim, bu 80 milyonluk kitlede belki 80 kişi haricindeki herkes Fethullah Gülen'in belki bir dini lider olarak, belki eğitim hizmetlerinin güzelliği karşısında bir sempati beslemiş olabilir. Ama o 80 kişi hariç, hiç kimse 15 Temmuz gibi bir ihaneti düşünmemiştir" açıklamasını yapmıştı.Arınç’ın bu sözlerine tepkiler çığ gibi geldi.
Bülent Arınç sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada sözlerini hedef alanlara yanıt verdi.Arınç, kendisini eleştiren Ahmet Hakan ve Fatih Portakal'ın haberlerini 'manipülatif' olarak değerlendirirken MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'ı ise isim vermeden "Bahçeli'nin ibrikçi başı" diyerek yanıtladı.
Arınç'ın en sert yanıtı ise em Küçük ve Fuat Uğur'a oldu.
Açıklamasında, TGRT Haber'deki programlarında sözlerini eleştiren Fuat Uğur ve Cem Küçük ikilisine geniş yer veren Arınç, Fuat Uğur için "Eski muhalif, şimdi ne olduğu belli değil" ifadesini kullandı. Cem Küçük hakkında "küçük maşa" diyen Arınç, "Siyasette en büyük güç, gücünü ve bildiklerini gizleyebilmektir" diyerek siyaset dersi verdi.
“YOĞUN TEBRİK MESAJI ALDIM”
İşte Arınç'ın açıklamasının tam metni:
“Habertürk TV'de yaptığım açıklamalardan sonra ülkemizin her bölgesinde ve mensubu olduğum Ak Parti camiasında yoğun tebrik ve teşekkür mesajı aldım.
‘Halkımızın duygularına ve düşüncelerine tercüman oldunuz’ diyerek düşüncelerini ileten kanaat önderlerine ve siyasetçilere ben de buradan şükranlarımı ifade ediyorum.
Yaptığım açıklamalardan sonra, tebrik ve teşekkür mesajlarının yanı sıra, tepkilerini dile getirenler de oldu elbette.
“BAHÇELİ’NİN İBRİKÇİLİĞİNDEN BAŞKA BİR MEZİYETİ OLMAYAN ZAT”
Onlardan birisi de, kendisini Bursa'dan tanıdığım ve siyaset hayatında Sayın Bahçeli'nin ibrikçiliğinden başka bir meziyeti olmayan bir zat!
Kendi ağzının bozukluğuna, kalitesine de çok yakışan; ama tertemiz Anadolu milliyetçiliğine hiç de uymayacak bir üslupla güya bana cevap vermiş.
Fesubhanallah!
Cevabı cevap değil ki karşı cevap vereyim.
Çocuk değil ki seviyesine ineyim.
Bu ibrikçi başının tüm hakaretlerini misliyle kendisine iade edip başka bir hususu izah etmek isterim.
“ANLAMADIKLARI İÇİN…”
‘Kesretten kinaye’iye bir kavramın olduğunu ve hitabette zaman zaman kullanıldığını bilmeyenler olabilir. Normaldir.
Bu vesile ile isteyenler sözlüğe bakıp anlamını görebilirler.
‘15 Temmuz öncesinde Fethullah Gülen Hareketinin eğitim faaliyetlerini desteklemeyen, 80 milyonda 80 kişi vardır’ şeklindeki ifadelerimde, bir hitabet unsuru olan ‘kesretten kinayeyi’ anlamadıkları için abartılı, aksi yönde fikir beyan edenler de olabilir.
Bunu da çok doğal karşılarım. Tepkilerine de saygı duyarım.
Ama!
Yıllarca televizyonlarda program yapan televizyoncuların, gazetecilerin ve kelli felli siyasilerin ‘kesretten kinaye’ kavramını bilmemelerini düşünemem!
Yaptığım açıklamalarda başka hiç bir açık bulamayıp, sözlerimin gerçekliğinden "nedense" rahatsız olan bir grubun, "kesretten kinaye" yaptığımı bile bile ve ifadelerimdeki maksadın ne olduğunu anladıkları halde, art niyetli haber yapmalarına ve uzatılan mikrofonlara pervasızca konuşmalarında da ibretle şahit olduk.
AHMET HAKAN VE FATİH PORTAKAL’A TEPKİ
Aynı saat diliminde, aynı günlerde, farklı kanallarda ana haber bültenlerini sunan Ahmet Hakan ve Fatih Portakal, reyting rekabetlerini bir adım daha öteye taşıyıp "kim daha art niyetli ve manipülatif haber yapacak" yarışına da girmişler.
Açıklamalarımın önünü arkasını kesip "kesretten kinaye" yaptığımı bildikleri halde, manipülatif haber yapınca kanallardan ve patronlarından aferin alırlar mı bilmem ama manipüle etmeye çalıştıkları izleyici ve okurlarının zekalarıyla alay etmekten vazgeçseler iyi olur.
Çünkü, 2017 dünyasındayız ve önünü arkasını kesip haber yaptıkları açıklamaların tamamı açık kaynaklarda bulunabiliyor. İzleyiciye ayıp oluyor.
Dünden bugüne yaptığım her açıklama, söylediğim her söz için kendilerinden yorum istenince mikrofon fırsatını kaçırmayan bazı grup başkanvekillerine de bir ricam ve tavsiyem var.
Ahmet Hakan ve Fatih Portakal'ın manipülatif haberlerine meze olmamaya gayret etsinler.
Zira kendilerinden bunu isteyebilecek bir ortak geçmişimiz var.
Ve son olarak;
İsmimin geçtiği her yerde, adımın anıldığı her konuda ipini koparmışçasına saldıran ama bu zamana kadar haklarında konuşmak istemediğim isimlerini anmamaya özen gösterdiğim bir ikili var. Adeta Edi ile Büdü!
Geçmişi ve kökleri temiz ekranlarda, dava çilesi çekmiş ve ahireti göçmüş insanların kemiklerini sızlatırcasına, her sabah, her gün dillerinden zift saçmaya devam ediyorlar.
Sorsan, Ak Parti'nin en önde savunucuları (!)
“MUHALİF ESKİSİ…”
O ikiliden biri basın eskisi. Eski muhalif, şimdi ne olduğu belli değil. Daha bir kaç hafta önce İlhan Kesici'nin yer almadığı bir fotoğrafı, fotoğraftaki şahıs sanki oymuş gibi köşesine taşımış ve ona atfen "İlhan Kesici'nin bu sohbette söylediklerinden aklımda kalan tek şey davudi sesi ile yaptığı eleştiriler ve muğlak ifadelerdi" diyerek fotoğrafın hikayesini anlatmıştı (!) Pardon, uydurmuştu.
Allah'tan iki fotoğrafın gerçek hikayesini bilenler sonradan gerçeği anlatmıştı da, bunun yalanı yatsıyı görmemişti.
Kim bilir daha nice yalanları, daha nice uydurmaları vardır köşesinde. Halen bunun gibilere program yaptıranlara da yazıklar ve uğurlar olsun.
“KÜÇÜK MAŞA…”
Diğer ise öbüründen daha küçük ve daha zeki (!)
En azında göz göre göre, kör gözün parmağına hesabı o kadar açık yalan söylemiyor.
Algı yönetim teknikleri açısından söylenmemesi gerektiğini de biliyor. Aldığı yoğun eğitimler, misyon ve görevinden olsa gerek. Her fırsatta şahsım ve bazı arkadaşlarım için "Parti kursunlar da halktaki karşılıklarını görelim" diyen bu küçük maşa, en son yaptığım açıklamalarımdan sonra, zekasına yakışmayacak bir acemilikle yine racon kesmiş ve beni Manisa'dan aday olmaya davet etmiş.
“ÖĞREN VE SUS ARTIK”
Bak delikanlı!
Biz, partimizi bundan 16 yıl önce, bağımsız olarak kurduk zaten!
Halktaki karşılığımız da, gücümüz de yine o halkın garantisindedir.
Halktaki karşılığımızı ve gücümüzü test etmek senin haddin değil!
İnsanlar senin için de; "Herkesi nasıl bu kadar kolay tehdit edebiliyor? Nasıl bu kadar pervasız olabiliyor? Gücünü nereden alıyor?" diye soruyorlar. Aidiyet ve mensubiyetini bilenler biliyor da; bilmeyenler sormakta haklılar tabi.
Fakat senin de bilmediğin bir şey var. Öğreteyim, öğren ve artık sus!
Siyasette en büyük güç, gücünü ve bildiklerini gizleyebilmektir.”