Bülent Arınç yine bombaladı: Melih Gökçek hesabını verecek!
AK Parti'de Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek arasındaki kavga bitmek bilmiyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Yeni Anayasa Çalışmaları
Işığında Demokratik Açılım Süreci ve Başkanlık Sistemi" başlığıyla
dün düzenlenen 124'üncü Bab-ı Ali Toplantısı'na katıldı.
Toplantının ana gündem maddesi başkanlık sistemiydi ancak Arınç'ın,
kendisini 'paralelci' olmakla suçlayan Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek'le ilgili sözleri ön plana çıktı.
Arınç, Gökçek'le ilgili olarak ''O gün bir şeyler söylemem
gerektiğini kalbim bana söyledi. O da kurşun mermi gibi çıktı bir
kere. O hesabını verecek artık.O adam cumhurbaşkanına yaranmaya
çalışıyor'' dedi. Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen
Arınç, ''Anayasa'ya göre seçilen, anayasada var olan yetkileri de
bir başkan gibi kullanmaya çalışan, 'Ben farklı bir cumhurbaşkanı
olacağım' diyen birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda
oturuyor.Yapacağımız işin alaturka olmaması lazım, alafranga olması
lazım'' diye konuştu.
Arınç, şunları söyledi:
AİLEMİ ÇEREZ EDEMEM
Bu adamcağız bana çekil git diyor. Partinin Ankara Belediye
Başkanı'na tahammül edemem. Özel hayatımı, eşimi, kızımı, damadımı
çerez edemem. İftirayı, yalanı hoş karşılayamam.
ONLARA ZAMANINDA VERMEDİĞİ KALMADI
Ben bu topluluğa sevgi ve hoşgörü besledim. Ama bu olaylar
ortaya çıkınca ölçülü oldum. Bu adam da onların gayretiyle belediye
başkanı seçildi. Onlara da zamanında vermediği kalmadı.
GÖKÇEK'İ SÜREKLİ AĞZIMA ALMAMAMI İSTEDİLER
Gülen Grubu'ndan Gülerce ve Harun Tokak bir gün bana geldiler.
Gökçek'i sürekli ağzıma almamamı istediler. Onu savundular, ben de
ağzımı kapattım. Hep Demirel’den şikayet etmedik mi? Bu adam da 25
yıldır Ankara Belediye Başkanı.
KURŞUN GİBİ ÇIKTI BİR KERE
Parti disiplini var. Söz ağızdan bir kez çıkınca onun
esirisinizdir. O gün bir şeyler söylemem gerektiğini kalbim bana
söyledi. O da kurşun, mermi gibi çıktı bir kere.
HESABINI VERECEK
O hesabını verecek artık. Ben paralelci değilim. O adam
cumhurbaşkanına yaranmaya çalışıyor.
CEMAATTE ÖYLE KABİLİYETLİ İNSANLAR VAR Kİ...
Düşman olmadan hukuk içinde kalıp, akıl ve hukuk çerçevesinde ÖSYM,
KPSS içinde yapılanları inceleyeceğiz. Zamanında Vural Savaş bize
“Vampir” demişti. Şimdi de aynIsını yapmaya çalışıyorlar. Oysa suç
kesinleşmeden kimseyi suçlayamazsınız. Ama her memuru da
paralelci diye suçlayamayız. Cemaatte öyle kabiliyetli insanlar var
ki...
KPSS'de belli kişiler eşleriyle hem de her soruyu biliyor.
Çok çalışmayla değil güçlü bir organizasyonla olmuş. TİB'de de
benzer uygulamalar vardı. Uçları nereye uzandı bilinmiyor.
HDP YÜZDE 11-12
Arınç, toplantıda seçimle ilgili olarak şöyle konuştu:
''Cumhurbaşkanı 400 milletvekili istiyor. Ağanın eli tutulmaz. Ama
ben 399'a razıyım. Farklı tablolu bir parlamento olabilir. HDP'nin
yüzde 11-12 alması ihtimaldir. Bu da AK Partili milletvekili
sayısını düşürür. 330 iddiamızı sürdürür ama 367'yi tutturamamaktan
korkuyorum''
BAŞKANLIK SİSTEMİ: YAPACAĞIMIZ İŞİN ALATURKA DEĞİL
ALAFRANGA OLMASI LAZIM
Arınç, "Başkanlık sistemi"ni anlatırken, "Yapacağımız işin alaturka
olmaması lazım, alafranga olması lazım. Alafrangadan kastım,
Batı’yı motamot taklit etmek değil. Bu sistemler hangi ülkede
başarıyla yürüyorsa, sistemi birbirinden koparmamak lazım"
dedi.
Arınç, Türkiye’nin bir "siyasi partiler mezarlığı" olmaktan çıkması
gerektiğini vurgulayarak, "Yargıtay Başsavcısı’nın iki dudağı
arasından veya kaleminden çıkacak bir iddianameyle bir parti
hakkında kapatma verilmemeli. Yargı kararı olsa dahi, Anayasa
Mahkemesi’nin kararı sonuçta siyasi bir karardır ve adeta bir
insanın idamı gibi bir partinin kapatılması... Partileri millet
kapatırsa bir anlam ifade eder" dedi.
Ak Parti olarak 2015 seçimleri için en büyük iddialarının "yeni bir
anayasaya sahip olmak" olduğunu söyleyen Arınç, "Yeni anayasayı
eğer yine yapabilirsek, Meclis içerisindeki işlemeyen, çalışmayan
ama 2015’ten sonraki profili görmediğimiz için bir ümitle diğer
partilerin de iştirakiyle yapabilmektir. Eğer anlaşılabilirse,
doğru olan budur. Yok onlardan bir çalışma gerçekleşmiyorsa, bizim
gücümüz yeterse, en azından 330’u geçtiğimizi düşünerek söylüyorum,
yani yine referanduma götürebilecek bir sayımız olursa, yeni
anayasayı yapmaktır. 367’den fazla olursa, zaten sorun yok. Ancak
her halükarda yeni anayasanın Meclis’te kabul edilmesine rağmen
yine de halk oylamasına sunulmasını da şahsen arzu ediyoruz,
arkadaşlarımız da bu kanaatte" şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümet olarak öncelikle yeni
anayasayı hedeflediklerini vurgulayarak, "Yeni anayasa yapabilecek
güce gelirsek, bunun içerisine de bu hükümet modelini koymak
mecburiyetindeyiz. Düşüncelerimiz, projelerimiz var ama sayın
Cumhurbaşkanımız gibi doğrudan başkanlık sistemi, Türk tipi
başkanlık sistemi, bunların hepsinin tartışılabileceğini ama
gerçekleştirilmesi için seçimlerden sonraki gücümüzü görmek
gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
Başkanlık sistemi tartışmaları başladığında, bilir bilmez herkesin
karşı çıkmaya başladığını, bazı kişilerin parlamentonun
feshedileceğini söylediğini kaydeden Arınç, başkanlık sistemlerinin
hemen hemen hepsinde, bazılarında senato da dahil olmak üzere bir
meclisin mutlaka bulunduğunu dile getirdi.
Bülent Arınç, "Check-balansta başkan bütün yetkilerini kullanırken,
bazen bunların kongreden geçmesi de gerekebilir. Oralarda da
Anayasa Mahkemeleri bazı yetkiler konusunda anayasal denetim
yapabilir. Yapacağımız işin alaturka olmaması lazım, alafranga
olması lazım. Alafrangadan kastım, yani Batı’yı motamot taklit
etmek vesaire değil, bu sistemler hangi ülkede başarıyla yürüyorsa
sistemi birbirinden koparmamak lazım" dedi.
"BEN FARKLI BİR CUMHURBAŞKANI OLACAĞIM DİYEN BİRİSİ
CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI’NDA OTURUYOR"
Cumhurbaşkanı’nı doğrudan halkın seçmesinin kamuoyunun onayına
sunularak kabul edildiğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:
"Şimdi şöyle bir çelişkiden bahsedilebilir; ’Halkın yüzde 52 oyunu
birinci turda almış bir cumhurbaşkanı var. Güçlü bir
cumhurbaşkanıdır, adeta ilan edilmemiş bir başkanlık gibidir’. İyi
ama, anayasada yazılı olan 102, 103, 104. maddelerinde
cumhurbaşkanına tanınan yetkiler Meclis’ten seçilen
cumhurbaşkanının yetkilerinin aynısı... Seçilme modeli değişti ama
yetkiler konusunda değişiklik olmadı. Bugün cumhurbaşkanının
geçmişten bu yana, yani 82 Anayasası var olduğu müddetçe yargıya
ait yetkileri var, yürütmeye ait yetkileri var ve yasamaya ait
yetkileri var. Pek çok atamalar yapabiliyor, pek çok kararlar da
alabiliyor. Bu yetkileri kullananlar geçmişte bir başkasıydı, bugün
bir başkası olmuştur. ’Bu yetkileri artık sen kullanamazsın’ veya
’Bu yetkiler varken sen bu başkanlık sistemini düşünemezsin’ demek,
eğer bu bir çelişkiyse, bu çelişkinin sorumlusu biz değiliz.
Anayasa'ya göre seçilen, anayasada var olan yetkileri de bir başkan
gibi kullanmaya çalışan, ’Ben farklı bir cumhurbaşkanı olacağım’
diyen birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda oturuyor. Eğer bu bir
çelişkiyse, Anayasa’nın içerisindeki pek çok çelişkiler gibi bir
bütünlük, bir ahenk, bir akort içerisinde yeni anayasayı yaparken,
bu sistemi de gözden geçirip, en iyi hükümet modelini ortaya
koymamız lazım. Bunun hazırlığına sahibiz ama bunun bugün için çok
güncel, konuşulması, tartışılması gerekli olan bir konu olup
olmadığı konusunda hükümetimizin görüşü, önce yeni anayasa. ’Ey
millet bana yetki ver. Ben yeni bir anayasa yapacağım. Bu yeni
anayasanın içerisinde de yıllardan beri eksikliği hissedilen, yeni
güzel umdeler koyacağım’ diye ortaya çıkıyoruz."
"SİYASETTE ÇOK GÜÇLÜ OLAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN BAŞKAN OLUR
DİYE ÖDLERİ PATLIYOR"
Başbakan Yardımcısı Arınç, başkanlık sistemi konuşulunca karşı
çıkanların cehaletlerini gösterdiğini belirterek, şöyle dedi:
"İstemezükçüleri dinlediğiniz zaman bu sistemi de bilmedikleri
anlaşıldı. Eğer Recep Tayyip Erdoğan gibi birisi siyasette çok
güçlü olmasaydı, başkanlık iddiasını da o kişi ortaya atsaydı bu
kadar karşı çıkmayacaklardı. Sisteme değil karşı çıkışları, bu
şahsın başkan olmak istemesine. ’Bu kadar karizması güçlü, liderlik
vasfı olan, 13 yıldır her girdiği seçimden başarıyla çıkan, 12 yıl
aralıksız başbakan olmakla da son belki 50-60 yılın rekorunu kıran
bir insanın bir de başkan olduğunu düşünün’ diye ödleri patlıyor.
Halbuki sistem için ne konuşacaksak onu konuşalım ama, şahıslara
yönelik bir eleştiri zayıf kalabilir diye düşünüyoruz."