Bugün yazarına gönderilen mermi polis tezgahı mı?
Cem Küçük, gazeteci Adem Yavuz Arslan'a gönderilen beyaz bere ve merminin polis tezgahı olduğunu iddia etti.
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Cem Küçük, Bugün Gazetesi Ankara
Temsilcisi Adem Yavuz Arslan'ın polisle ilişkisine dair çok çarpıcı
iddialarda bulundu.
Küçük, Adem Yavuz Arslan'ın Hrant Dink cinayetiyle ilgili olarak
yazdığı "Bir Ermeni Var" kitabının polis yönlendirmesiyle
yazıldığını belirtti. Ayrıca, Arslan'a gönderilen beyaz bere ve
merminin de polis tezgahı olduğunu ifade etti.
İşte Cem Küçük'ün o yazısı:
Nasıl da sinsi yöntemlere başvuruyorlar!
Emniyet-Yargı cuntasının çalışma yöntemleri ve seçilmişlere yönelik
operasyonları her gün daha da netleşiyor. 17 Aralık operasyonu bu
cuntanın faaliyetlerini bir kez daha görmemize vesile oldu.
Yolsuzluk ve rüşvet varsa bunu kimse örtbas edemez ve sonuna kadar
gidilmeli. Ama yolsuzluk adı altında Halkbank'a operasyon
yapanların nihai hedeflerinden biri ekonomiyi olumsuz
etkilemek.
Öte yandan akılları sıra medya aracılığıyla ve uydurma belgelerle
hükümeti düşürüp Tayyip Erdoğan'ı yargılamak için her türlü sinsi
yönteme başvuruyorlar. Dışardan komuta edilen bu cuntanın en nihai
hedefi Erdoğan. Ne olursa olsun seçimlere kadar AK Parti'yi
zayıflatıp yıpratmak için hukukun bütün garabetlerini devreye
sokuyorlar. Neler mi yapıyorlar? Anlatalım.
Geçen hafta Tarafsız Bölge programında Nedim Şener ısrarla cemaatin
polis teşkilatındaki en güçlü bürokratın kendisini tutuklattığını
söyledi. Gazeteci Adem Yavuz Arslan ise anlaşılmaz bir şekilde
Nedim Şener'e tutuklanma gerekçesi olarak Başbakan Erdoğan hakkında
yaptığı haberleri işaret edip, 'Başbakan'ı kızdırdın o da seni
tutuklattı' demeye getirdi. Adem Yavuz Arslan Oda TV davasının
arkasında da 'MİT'ten giden bilgiler' olduğunu iddia edince davaya
çok iyi hakim olan Nedim Şener, 'Bu davada tek bir kelime, belge
MİT'ten geçmiyor' diyerek Arslan'ın iddiasını çürüttü. Arslan tabii
ağzını açamadı.
Adem Yavuz Arslan sürekli açıkça Nedim Şener'i tehdit eden o polis
şefini korumaya aldı. Arslan için bu da yetmedi. Ferhat Kentel'in
bile 'Son anda tutuklanmaktan kurtuldum' dediği KCK davasında
Arslan yine o polisleri korumaya aldı.
Bu arkadaşın 'Bir Ermeni Var' adında bir de kitabı mevcut.
Başbakanlık Teftiş Kurulu kayıtlarında bu kitabın belgelerini veren
polis konsorsiyumu tüm detaylarıyla mevcut. Polis kayıtlarında Adem
Yavuz'a beyaz bere ile kurşun gönderme eylemi de yer alıyor.
Aslında bu tezgahı taa o zamandan sezenler vardı. 25 Ocak 2011'de
Kürşat Bumin bakın bu kitapla ilgili Yeni Şafak'ta ne yazmıştı
birlikte okuyalım: '…kitabın sonuna geldiğinizde Hrant Dink
Cinayeti'nin artık herkesin dilinde olan Emniyet Teşkilatı içindeki
'çekişme'de taraf olduğu iddia edilen cenahlardan birinin açısından
nasıl değerlendirildiğine şahit oluyorsunuz. Yani özetle, Hrant
Dink Cinayeti'nin aydınlatılmasına katkı sağlayacak bir kitap değil
bu. Başka bir amaçla yazılmış sanki...
'Esrarlı sözler' ettiğim kanaatine varılmasın. Okuduğunuzda siz de
göreceksiniz ki, bu kitap bugüne kadar cinayet dosyasında adı geçen
bazı kişi ve kurumları 'temize çıkartmak', bazılarını ise doğrudan
işaret etmek amacıyla yazılmış.'
Cengiz Çandar ise bu kitapla ilgili 21 Ocak 2011'de şöyle
yazıyordu: '...Hrant'ın kardeşi Hosrof (Orhan Dink)'e sordum. 'Çok
yeni, daha önce hiç bilinmeyen ve önemli yeni bulgular olduğunu'
teyit etti. Avukat Fethiye Çetin ise kinayeli bir havadaydı. 'Bu
bilgilerin, başından beri devlet kurumlarının elinde olduğu
anlaşılıyor. Cinayetin aydınlatılması için sunacaklarına,
anlaşılan, gazetecilere kitap yazdırmak için tutmuşlar' dedi.'
Aynı Adem Yavuz Arslan benim sözlerimi bile çarpıttı. Ben çıktığım
her kanalda ve yazımda emniyet ve yargıdaki cuntaya er ya da geç
operasyon yapılacak dememe rağmen o, 'Cem Küçük cemaate operasyon
yapılacak. Bu tehdit değil mi?' diye yazmaktan hiç hicap
duymadı.
Adem Yavuz Arslan Emniyet'teki bazı polis şeflerini korumaya almış
gibi yazılar yazıyor, demeçler veriyor. Onları üzecek tek habere
imza atmıyor. Birilerini aklayacak kitaplar kaleme alıyor. Üstelik
kitabın doğru düzgün bir sistematiği yok. Belgeler ve tutanaklarla
dolu bir kitap bu.
Ama insan bu ülkede hiçbir şeye şaşırmıyor. Özellikle son günlerde
İpek-Medya Grubu'nun 17 Aralık operasyonunda sanık avukatlarına
bile verilmeyen belgeleri nasıl elde ettiğini sormadan edemiyor. Ve
bu belgeleri, İpek Medya Grubu soruşturmanın gizliliğine rağmen
çarşaf çarşaf yayınladı. Aynı gurubun Başbakan'a yönelik tutumuyla,
emniyet ve yargıda birilerinin sözcülüğünü yaptıkları çok
belli.
Kanaltürk aynı Tuncay Özkan'ın Kanaltürk'ü gibi olmuş. Bugün
gazetesi ve Bugün TV Erdoğan'ı yıpratma amaçlı her haberi itinayla
kullanıyor. Demokrasiyi değil vesayeti savunuyorlar. Seçilmişlerin
değil, atanmışların yanındalar. Hatırlatmak isterim ki bu kavgayı
seçilmişler kazanacak, atanmışlar değil.