18 Oca 2010 08:25 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 14:03

BUGÜN DARBE OLSA AHMET HAKAN NE YAPAR?

Allah göstermesin, eğer bir gün...Zorbanın teki belindeki silaha elini atıp şu mücadele ortamına kural dışı bir giriş yapmaya kalkacak olursa...

Darbe anında ne yaparım?

BEN eski başbakanlardan Adnan Menderes´in hatalarını ne görmek, ne de duymak isterim...


Çünkü...


Adamcağız asıldı...


Asılarak öldürüldü... Katledildi yani...


Bir askeri darbeye maruz kaldı...


İtildi, kakıldı, intihara mecbur bırakıldı...


Aşağılandı... Yalvartıldı...


Zorbaca muamelelere tabi tutuldu...


İşkenceden geçirildi...


Titrek bir muma döndürüldü...


* * *


Evet, "Menderes´in hataları"nı görmek ve dinlemek istemem...


Çünkü...


Bir siyasi mücadele ortamı sürerken...


Devreye "cinayet", "idam", "zorbalık", "asarak öldürme", "intihara mecbur bırakma", "askeri darbe" giriyorsa...


"Siyasi hatalar", benim açımdan anında devre dışı kalır.


Ortada...


"Öldürülmüş bir başbakan cesedi" var ise...


"Siyasi hata" falan çocuk oyuncağıdır benim için...


* * *


Adnan Menderes döneminde:


Muhalefet susturuluyormuş...


Gazeteler bir ay kapatılıyormuş...


80 yaşındaki yazarlar hapse atılıyormuş...


Yargı bağımsızlığı ihlal ediliyormuş...


"Tahkikat Komisyonu" adı altında iktidar partisine yargılama hakkı tanınıyormuş...


Radyoda muhalefete söz hakkı verilmiyormuş...


İktidar partisine oy vermeyen şehirler cezalandırılıyormuş...


İsmet Paşa´nın bazı şehirlere girmesi yasaklanıyormuş...


* * *


Eğer bütün bu "büyük günahlar"a karşılık olarak...


Benim önüme...


Asarak öldürmeyi, silah zoruyla müdahaleyi, askeri darbeyi, zorbalığı, itip kakmayı, intihara sürüklemeyi getiriyorsanız...


Hiç ama hiç işim olmaz sizinle...


Devreye "asarak öldürme" yahut "askeri darbe" girerse...


Ben bütün günahlarına karşın...


Sivil iktidarın yanında hizalanıveririm...


Çünkü...


Sivil iktidarların bu türden günahları...


Ne askeri darbelerin, ne cinayetlerin, ne de zorbalıkların meşruiyet nedeni olur.


* * *


Mademki ilke açık...


Mademki prensip berrak...


Mademki Racon tartışmasız belli...


O halde hemen günümüze gelebiliriz.


Biz şimdi bu sütunlarda...


"Türkiye karanlığa mı gidiyor?", "Sivil dikta mı acaba?", "Tahammülsüzlük aldı başını gidiyor", "Kibir ki en çok yakışandır bunlara" falan diye inceden ya da kalından giydiriyoruz ya...


Sakın kimse yanlış beklentiler içine girmesin...


Allah göstermesin, eğer bir gün...


Zorbanın teki belindeki silaha elini atıp şu mücadele ortamına kural dışı bir giriş yapmaya kalkacak olursa...


Benim açımdan "karanlık", "sivil dikta", "tahammülsüzlük", "basını susturma girişimleri", "kibir" türünden meseleler hemen devre dışı kalır...


Hatta bu satırların yazarı...


"Mustafa Karaalioğlu / Akif Beki" ikilisini anında sollar ve "Türkiye´nin en büyük Tayyipçisi" olur...


Hadi Tayyip Erdoğan gibi söyleyerek bitireyim:


"Bu böyle biline..."



Ahmet Hakan/Hürriyet