'BUGÜN BİR GOEBBELS KOLAY YETİŞMİYOR'
Özgür Mumcu, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in açıklamalarını değerlendirdi.
İçişleri Bakanı Şahin’in "Ülkenin olağanüstü gündemi sadece
çatışma alanı ile ilgili değildir, bu çatışma İstanbul’da kalemle
devam ediyor, İstanbul’da kitapla devam ediyor"sözlerine
en sert tepkilerden biri de Radikal yazarı Özgür Mumcu’dan geldi.
Mumcu, köşesinde Bugün bir Goebbels kolay
yetişmiyor dedi.
İşte o yazı...
Bugün bir Goebbels kolay yetişmiyor
Önceki günün Radikal’inin manşeti memlekette 2 bin 824 öğrencinin
hapishanede olduğunu söylüyordu. Yani seneler boyunca az gidip uz
giderek ve dahi dere tepe düz giderek milli ilerleme ölçümüz olan
bir arpa boyu yol gitmeyi başardığımız görülüyor.
Can Yücel’in 1970’lerde bahsettiği ‘demir parmaklıklarda barfiks
yapan, ranzalarda perende atan’ gençlik, bugün de o arpa boyunun
ucunda barfiksine devam ediyor hâlâ.
Cumhurbaşkanı’nın geçenlerde üzüntüyle ziyaret ettiği Ulucanlar
Cezaevi Müzesi’nde değil belki ama bu defa da F tipi cezaevlerinde
yemeklerden mideleri hastalanarak, gözleri bozularak, akıl dışı
disiplin cezalarıyla çarpışarak ranzalarda perende atıyor.
Ulucanlar ve demokrasi Elbette Cumhurbaşkanı’na bu arpa boyu
gelişme yetiyor. Twitter’da cbabdullahgul rumuzuyla şöyle buyuruyor
çünkü: “Ulucanlar, demokrasinin ve adaletin olmadığı yerde zulümden
başka bir şey olamayacağını gösteren yaşayan bir abide.”
Müsait bir zamanı varsa hapishanelerden bana gelen mektupları
kendisine iletmek isterim ki bugün kendi cumhurbaşkanlığı esnasında
yaşayan abideler hakkında da bir fikri olsun.
Herkesi terörist ilan eden, kafasındaki toplum tahayyülüne uymayan
her unsuru yontarak hapse atmaya çalışan bir anlayış iktidarda.
Başta mahcupça gizlenmeye çalışılan bu anlayış, İdris Naim Şahin’in
içişleri bakanı olarak atanmasıyla kendine güvenli otoriter
Türk-İslam sentezci sırıtışıyla her daim üzerimizde salınıyor.
Bakan Şahin’in bakanlığının başları ‘gafçı’, ‘kötü esprili’
standart bir siyasetçi gibi başlamış, medyada da “Bak şu hınzıra
sen” yaklaşımıyla karşılanmıştı. Daha sonra Mussolini’nin 1934
tarihli bir makalesinden neredeyse birebir kopya “Devlet hayatın ta
kendisidir” açıklamasıyla işin ciddiye bindiği görülmüştü.
Kalem, kitap, bomba Bakan Bey daha sonra terörün bazen resimde,
bazen şiirde, bazen de makalede bulunabileceğini söylemişti.
Sonra da nasıl olur da dünyadaki toplam terör suçlusunun yarısı
Türkiye’de diye şaşırmıştık.
Bakan Efendi yine duramadı ve bu hafta benzer bir açıklama yaptı.
Şöyle konuşmayı münasip gördü:
“Ülkenin olağanüstü gündemi sadece çatışma alanı ile ilgili
değildir, bu çatışma İstanbul’da kalemle devam ediyor, İstanbul’da
kitapla devam ediyor. Geçimli’de atılan havan mermisiyle burada,
Ankara’da yazılan yazıların bir farkı yoktur.”
Bakan İdris Naim Şahin sözlerinin altını doldurmalıdır. Madem
resimle, şiirle, şarkıyla, kitapla teröre destek veriliyor, ibret-i
âlem için bunlar derdest edilmeli önce üzerlerine tükürülmek için
sergilenmeli, sonra da meydanlarda yakılarak toplumsal arınma tesis
edilmelidir.
Nasıl yapılacağı hususunda fikir isterse memnuniyetle yardımcı
oluruz. 1937 Almanya’sında dejenere sanat eserleri ibret için
müzelerde segilenmiş, kitaplar meydanlarda yakılmıştı.
Eminim Mussolini’yle ruh ikizi açıklamalarda bulunan Sayın Şahin,
Goebbels’ten de ilham alacak kadar açık zihinlidir.
Dilerse bu makaleyi de müzede sergileyebilir. Para falan
istemez.
AKP iktidara geldiğinde 10 yaşında olan çocukların bugün 20 yaşında
çatışmalarda öldürülmelerinden sorumlu bu sanat eserleri derhal
sergilenmelidir.
Arz ederim.
Özgür Mumcu/Radikal