28 Ağu 2010 05:13 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:34

"BUGÜN AVATAR GAZETECİLİĞİ YAPIYORUM!" ÖZKÖK'Ü HANGİ FOTOGRAF HEYECANLANDIRDI?

Ertuğrul Özkök'ün avatar gazeteciliği diye tarif ettiği gazetecilik tip nasıl? Özkök Bild Gazetesi'nin yazıişleri salonundan yazdı.

Bugün Avatar gazeteciliği yapıyorum

ÖNCE bir uyarı.

Yazımın içindeki fotoğraftaki karışıklığa bakıp gazetenin hatalı basıldığını düşünmeyin.
Bu benim “3D fotoğrafım”.
Yani evinizde özel bir gözlük varsa bu fotoğrafı üç boyutlu görebilirsiniz..
Size bu fotoğrafı niye kullandığımı birazdan anlatacağım.
Ama ilk olarak, önceki geceye döneceğim ve beni en az bu fotoğraf kadar heyecanlandıran başka bir şeyden söz edeceğim.
¡ ¡ ¡
Önceki akşam Almanya’nın Bayreuth şehrinde, hayatımın en büyük kültür olaylarından birini yaşadım.
Bayreuth festivali çerçevesinde, Wagner’in “Parsifal” eserini izledim.
Her yıl Bayreuth Festivali için 500 bin kişi başvuruyor.
Bir ay süren festivali sadece 50 bin kişi izleyebiliyor.
Bu festivalde Wagner’in bir eserini izlemek için 10 yıl bekleyen insanlar var.
Tabii ki biletleri Bild Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni dostum Kai Diekmann buldu.
Eseri Kai, babası ve ben birlikte izledik.
Sanatta gelenek nedir, onu çok iyi anladım.
¡ ¡ ¡
Bu yazıyı size, Bild Gazetesi’nin yazıişleri salonundan yazıyorum.
Dün Bild’de heyecanlı bir hazırlık vardı.
Gazete bugün bütün fotoğraflarını, “3D” yani üç boyutlu yayınlıyor.
Bunun için bütün okuyucularına özel bir gözlük dağıtıyor.
Bu gözlüklerin sponsorluğunu “Volkswagen” firması yapıyor.
Gazetenin bütün reklamları da “3D” yayınlanıyor. Gazete bunu ilan ettiği gün ilan sayfalarının tamamı satılmış.
Birinci sayfada Alman Savunma Bakanı’nın bir askeri jet uçağının önünde pilot kıyafetinde 3D fotoğrafı var. İçerde Avatar filminin yönetmeni James Cameron ile yapılmış bir mülakat yayınlıyorlar.
Gazete yapılırken aralarında şakalaşıyorlar.
Kai’ın yardımcısı Alfred Draxler, “Gazeteyi yapıyorum ama hiçbir şey göremiyorum” diyor.
Çünkü 3D fotoğraflar, sanki baskı kaymış ve üst üste gelmiş gibi görünüyor. Ancak gözlük takılınca üç boyutlu bir fotoğraf ortaya çıkıyor.

Aslında 3D yeni bir teknoloji değil. Çok eskiden beri biliniyor. Benim çocukluğumda dürbün gibi bir şeyden üç boyutlu Disney fotoğrafları gösteren Amerikan oyuncakları satılırdı.
Mesela Bild bugün çok enteresan tarihi fotoğraflar yayınlıyor. Hitler’in o dönemde üç boyutlu çekilmiş fotoğraflarını bulmuşlar.
Bismarck’ın, Kayzer 3’üncü Friedrich’in cenazesi önünde çekilmiş bir fotoğrafı da var.
Ayrıca Alfred Hitchkoch’un üç boyutlu bir filmi de varmış.
Bild bu projeyi, kültürel yayınlarda uzmanlaşmış “Arte” televizyon kanalıyla birlikte yapıyor.
Arte bugün bütün yayınlarını 3D yapacak.
Bu işbirliği bana çok ilginç ve güzel geldi.
Demek ki entelektüellere seslenen bir kültür kanalı, ülkenin en popüler gazetesi ile ortak proje yapabilirmiş.
Bu fikir, kültür kanalına “popüler alanda” itibar kazandırırken, popüler gazeteye de “entelektüel” alanda itibar sağlıyor.
Benim “Hibrid gazetecilik” dediğim şey işte budur.
En popüler olanla, en entelektüel olanı aynı çatı altında toplamak.
Bana göre gazeteciliğin geleceği bu “hibrid” zihniyette yatıyor.
Nitekim Almanya’nın entelektüel gazetesi Frakfurter Allgemaine Zeitung dün yayınladığı haberde bu işbirliğinden saygıyla söz etmiş.
¡ ¡ ¡
Fikir Kai Diekmann’dan çıkmış. Eşi Katia onu “Avatar” filmine götürmüş. Filmi seyrederken bu fikir aklına gelmiş.
Geçmişte Türkiye’de de bazı gazeteler bir fotoğrafı 3D yayınladılar.
Ama bütün bir gazeteyi 3D yayınlamak fikri yeni.
Kuşkusuz Bild’in yaptığı işin sembolik anlamı, projenin kendinden daha önemli. Bu fikir, gazetelerin teknolojik gelişmelere ayak uydurma arayışlarının sembolik bir ifadesi.
Bana göre dijital çağa asıl ayak uydurma projesi, gazetelerin i-Pad’e geçişleri ile sağlanacak.
¡ ¡ ¡
Dün Bild’de buna “Avatar gazeteciliği” adını taktım.
Gazeteler aslında tutucu organizmalardır. Yeniliklere ayak uydurmada pek bonkör davranmazlar.
Ama şu da gerçek.
Ayak uyduramayan gider.
Tabii ayak uydurma derken sadece teknolojik gelişmelerden söz etmiyorum.
İşin bir de gazetecinin zihniyeti ve içerik açısından görünümü var.
Son günlerde gazetelerin “haber” fonksiyonları tartışılıyor.
Bana göre “haber” artık gazetenin birinci öncelikli içeriği değil.
New York’ta üç gün boyunca New York Times’ı ve “Wall Street Journal”ı baştan sona okudum.
İkisi arasındaki rekabet içeriğe çok olumlu yansımış.
İki gazete de haberden çok artık ilginç feature’lara, dergi gibi konulara ağırlık vermişler.
Bugün dünyada, ben dahil, bilinen ünlü birçok gazeteci parasını yazılı basından kazanıyor. O nedenle yazılı basının varlığını sürdürmesi için yapılan arayışları dikkatle takip edip yaratıcı yanımızı sonuna kadar seferber etmek hepimizin menfaatine.
Yani, artık babadan kalma zihniyetle devam etmemiz mümkün değil.
Benim “sit com” gazeteciliği kavramıma, sırf ben söyledim diye karşı çıkanların da bu yazıyı dikkatle okumalarını dilerim.
Çünkü ilk kaybedenler onlar olacak.

Ertuğrul Özkök/Hürriyet