31 Eki 2011 11:38 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:57

BU ÜLKENİN 10 NOKTA ÖLÇEĞİNDE BİR DEPREME İHTİYAC VAR!

Mehmet Baransu, ilginç yorum yaparak "Bu ülkenin 10 nokta bilmem kaç ölçeğinde bir depreme ihtiyacı var" dedi.

Taraf yazarı Mehmet Baransu, köşesinde ilginç bir yazı kaleme aldı ve "Bu ülkenin 10 nokta bilmem kaç ölçeğinde bir depreme ihtiyacı var... Umarım o deprem çok uzaklarda değildir ve umarım o deprem yarından çok önce bu ülkeye gelir" yazdı.

İşte Baransu’nun yazısından çarpıcı bir bölüm:

"Aslında bugün yazı yazmak içimden gelmiyor. Bilgisayarın karşısındayım, klavye önümde ama aklım bambaşka yerlerde. Ruhum bedenimin çok uzaklarda.
Bir ara Van’a gidiyorum...

Yıkıntılar arasında dolaşıyor, enkazın altında kalan sorumluluğumu arıyorum. Enkaz altında kalan sorumluluğumu ararken, bambaşka bir yere gidiyorum.

Bingöl’de önceki gün yaşanan katliama...

Çocuklarını kurtarmak için canlı bombanın üzerine atılan anne aklıma geliyor. Bombaların parçaladığı bedenleri düşünüyorum. O minik bedenler gözlerimin önüne geliyor. Gelmekle kalmayıp, gitmiyor da. Hayatı anlamadan, hayatlarını bir bombayla kararttığımız o minik bedenler.

Beni sorguluyorlar. "Suçumuz neydi?" diye hesaba çekiliyorum. Tetiği çekmediğim halde hesap veriyorum.

Aslında hesap bile veremiyorum. Minik bedenlere söyleyecek sözüm yok. Tıkanıp kalıyorum. Sözüm bitiyor... Gözlerimi gözlerinden kaçırmaya çalışıyorum. Boynumu büküp," beni, bizi affedin" demekten başka bir söz bulamıyorum.

(...) Bu ülkede yazı yazmak zor. Bu ülkede yaşamak zor.
Ateş dört bir yanı çevrelemiş. Ateş ruhlarımızı yakıp, kül etmiş. Geriye, ruhsuz, duygusuz, insanlığı unutmuş, katil ruhlu küller bırakmış.

Bu ülkede yas tutmak, üzülmek, duygulanmak da zor. Bir biri ardına gelen ölüm haberlerine üzülürken, biranda bu ölümleri unutup, başka ölümlere gidebiliyorsunuz. Enkaz sizi altına alıyor. Soğuk, bedeninize işliyor.

(...) Şiddet ve ölüm üzerine bir “benlik” inşa etmişiz. Öldürdükçe, kan içtikçe hayatta kalmaya çalışmışız.
Yaşamayı, yaşatmayı unutmuşuz.

Bu ülkenin 10 nokta bilmem kaç ölçeğinde bir depreme ihtiyacı var. Öyle bir deprem ki ruhlarımızı paramparça edecek bir deprem. Öyle bir deprem ki her tarafı yakıp, yıkacak bir deprem.

İçimizdeki şiddeti, içimizdeki o katil ruhu enkazın altında bir daha çıkmamak üzere toprağın en derinliklerine gömecek bir depreme ihtiyacımız var.

Yazıya başlarken de dediğim gibi bugün yazı yazmak içimden gelmedi. Ben ruhlarımızı paramparça edecek o 10 bilmem kaç üzerindeki depremi bekliyorum. İnsanlığımızı yeniden, sağlam temeller üzerine inşa edeceğimiz o depremi.

Umarım o deprem çok uzaklarda değildir ve umarım o deprem yarından çok önce bu ülkeye gelir.