14 Şub 2011 08:51
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:02
"BU ÜLKEDE BASINA BASKI SADECE 'CANDAŞ MEDYA'YA MI YAPILIYOR?"
"Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 'kapım herkese açık' dese de sadece 'Candaş Medyası'na konuşuyor!"
Basına baskı ve Kılıçdaroğlu'nun açmazı
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu son dönemde yeni bir söylem geliştirdi. Bulunduğu her ortamda 'bu hükümet basına baskı uyguluyor' diyor. Dün de TRT ekranında söyledi.
'Candaşları' da koro halinde benzer tezleri tekrarlıyorlar.
Sayın Kılıçdaroğlu 'kapım herkese açık' dese de sadece 'Candaş Medyası'na konuştuğu için basına baskılardan 'vergi cezaları' ve 'Silivri sakinlerini' mi kastettiğini soramadık.
Kılıçdaroğlu'nun haklı olduğu bir şey var: Basın baskı altında.
Ama bu baskı CHP liderinin iddia ettiği gibi hükümetten değil yargıdan geliyor. Daha önce defalarca yazdık. O yüzden tekrar detaya girmeye gerek de yok. Ergenekon'u, Balyoz'u, Kafes'i yazan gazeteciler davalarla bezdiriliyor.
Şamil Tayyar'ın, Mehmet Baransu'nun, Büşra Erdal'ın, Metin Arslan'ın, Abdulkadir Selvi'nin, benim durumum ortada. Binlerce dava oldu. Örnekleri saymakla bitmez.
İddianameden alıntı yapsanız bile kendinizi mahkemede buluyorsunuz.
Fakat Sayın Kılıçdaroğlu bu konuları hiç görmedi.
Dink cinayetinin perde arkasını ortaya koyan bir kitap yazdım, ölüm tehditleri aldım. Ortaya koyduğum delillerden rahatsız olanlar beyaz bere ve 4 kaleşnikof mermisi yollayıp ' seni de Dink gibi vururuz' dediler. Bu köşenin yazarı artık koruma ile yaşamak zorunda bırakıldı. Yetmedi dava yağmuru başladı. Bugün, sanıklardan Albay Ali Öz'ün şikayeti üzerine savcıya ifade vermeye gideceğim.
Ancak sürekli basına baskı var diyenler 2011 Türkiye'sinde gazetecilerin davalar ve tehditlerle yıldırılmak istenmesine kör-sağır kalmayı tercih ettiler.
CHP'nin birçok konuda olduğu gibi bu alanda da ciddi bir inandırıcılık ve samimiyet sorunu var.
Adem Yavuz Arslan / www.aksam.com.tr
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu son dönemde yeni bir söylem geliştirdi. Bulunduğu her ortamda 'bu hükümet basına baskı uyguluyor' diyor. Dün de TRT ekranında söyledi.
'Candaşları' da koro halinde benzer tezleri tekrarlıyorlar.
Sayın Kılıçdaroğlu 'kapım herkese açık' dese de sadece 'Candaş Medyası'na konuştuğu için basına baskılardan 'vergi cezaları' ve 'Silivri sakinlerini' mi kastettiğini soramadık.
Kılıçdaroğlu'nun haklı olduğu bir şey var: Basın baskı altında.
Ama bu baskı CHP liderinin iddia ettiği gibi hükümetten değil yargıdan geliyor. Daha önce defalarca yazdık. O yüzden tekrar detaya girmeye gerek de yok. Ergenekon'u, Balyoz'u, Kafes'i yazan gazeteciler davalarla bezdiriliyor.
Şamil Tayyar'ın, Mehmet Baransu'nun, Büşra Erdal'ın, Metin Arslan'ın, Abdulkadir Selvi'nin, benim durumum ortada. Binlerce dava oldu. Örnekleri saymakla bitmez.
İddianameden alıntı yapsanız bile kendinizi mahkemede buluyorsunuz.
Fakat Sayın Kılıçdaroğlu bu konuları hiç görmedi.
Dink cinayetinin perde arkasını ortaya koyan bir kitap yazdım, ölüm tehditleri aldım. Ortaya koyduğum delillerden rahatsız olanlar beyaz bere ve 4 kaleşnikof mermisi yollayıp ' seni de Dink gibi vururuz' dediler. Bu köşenin yazarı artık koruma ile yaşamak zorunda bırakıldı. Yetmedi dava yağmuru başladı. Bugün, sanıklardan Albay Ali Öz'ün şikayeti üzerine savcıya ifade vermeye gideceğim.
Ancak sürekli basına baskı var diyenler 2011 Türkiye'sinde gazetecilerin davalar ve tehditlerle yıldırılmak istenmesine kör-sağır kalmayı tercih ettiler.
CHP'nin birçok konuda olduğu gibi bu alanda da ciddi bir inandırıcılık ve samimiyet sorunu var.
Adem Yavuz Arslan / www.aksam.com.tr