Bu sözler siyaset dünyasını karıştıracak! 'Sümbül Ağa'sı, akışkan, cıvık'
“Seçmenin siyaseten hadım ettiği devşirme takımını etrafına toplayarak yaptığı açıklamada Başağa Koray Aydın'ın Bahçeli'nin adını anmış olması, pespaye bir Harem entrikasıdır"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, TBMM’deki yemin töreninde
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin elini öpen İstanbul
Milletvekili Hayati Arkaz'ın transferi dolayısıyla MHP’yi eleştiren
İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’a sert sözlerle tepki
gösterdi.
Yalçın, “İyi Part’nin Sümbül Ağa’sı Koray Aydın; Hanım Sultancığı
24 Haziran’da sörf tahtasından düşeli ne yapacağını, nereye
huluskârlık edeceğini, kime çemkireceğini, kime yağdanlık edeceğini
bilemeyip şaşkın vaziyete düşmüştür" ifadelerini kullandı. Yalçın,
“Seçmenin siyaseten hadım ettiği devşirme takımını etrafına
toplayarak yaptığı son açıklama esnasında Başağa Koray Aydın’ın,
Sayın Genel Başkanımızın adını anmış olması, pespaye bir Harem
entrikasıdır” dedi. Yalçın, “Bilinmelidir ki MHP’nin gölgesinde
siyaset yaparak ayakta kalmaya çalışanlar, o yaman gölgenin
ağırlığı altında ezilmekten kurtulamayacaklardır” diye konuştu.
Semih Yalçın'ın açıklaması şu şekilde:
İP siyaset sahnesine çıktıktan sonra hızla yönetim kademesine Harem
Ağası atama kararı alıp uygulamaya koymuş, Hanım Sultancık’ın
Başağası konumuna da Koray Aydın getirilmişti. Lakin İP’in Sümbül
Ağa’sı Koray Aydın; Hanım Sultancığı 24 Haziran’da sörf tahtasından
düşeli ne yapacağını, nereye huluskârlık edeceğini, kime
çemkireceğini, kime yağdanlık edeceğini bilemeyip şaşkın vaziyete
düşmüştür.
İP’in Başağası; sonunda, televizyon dizilerine ilham veren Harem
entrikalarının güncel senaryosunu yazmaya soyunmuş, sonra da
siyaset devşirmeleriyle birlikte sahneye koyup kamuoyu önünde
onayarak zevahiri kurtarma çabasına girmiştir. Bugün haddini aşarak
sayın genel başkanımıza milletvekili borsasını açmak gibi bir
seviyesiz suçlamada bulunmuştur. Aslında borsa, finans ve akçeli
işlerden en iyi anlayan kendisidir. Bilindiği gibi Türk yargısı
Türk milleti adına karar verir. Yani gerek bağımsız mahkemeler
gerekse Yüce divan millet adına karar verir. O halde Yüce Divan
maşeri vicdandır.
Asıl olan Yüce divanda değil maşeri vicdanda aklanmaktır. Mesele
şudur: Lider zannedip peşine takıldığı kimesnenin Pensilvanya
madeninden basılmış “kalp sultan” olduğu ortaya çıkınca telaşa
kapılan Başağa; içine düştükleri aciz, perişanlık ve çıplaklığı
örtmek için MHP gibi bir siyaset kalesinin gölgesine saklanmaya
çalışmaktadır.
Seçmenin siyaseten hadım ettiği devşirme takımını etrafına
toplayarak yaptığı son açıklama esnasında Başağa Koray Aydın’ın,
Sayın Genel Başkanımızın adını anmış olması, pespaye bir Harem
entrikasıdır.
Başağa, aklınca MHP’yi ve onun saygın liderini siyasi tartışmaların
parçası hâline getirerek durumu kurtarma derdindedir. Başağa
Aydın’ın hanım sultanın kapısında Sayın Genel Başkanımızın ismini
sahte bir gafla zikrederek yuhalatmaya cüret etmesinin şuuraltı
planında, denaet ve zilletten beslenen dönme ve devşirme
psikolojisi yatmaktadır.
Başağa, gazetecilerin sorularını cevaplandırırken de “kendini
anlatan insan” sıfatıyla “mikser” kelimesini sarf etmiştir.
“Mikser” kelimesi Koray Aydın’ı hulasa etmeye kâfi gelmemekle
birlikte, onun “yumuşak oyun hamuru ‘slime’ gibi akışkan ve cıvık”
politik duruşunu Türkçemizde tasvir ve tarif edecek çok sayıda
tanım ve terim bulunmaktadır.
Bunlar arasında, “yazısı turası silinmiş”, “içine girdiği her kabın
şeklini alabilen”, “yumuşakça” gibi terim ve tanımlamalar da yer
almaktadır.
Halk nezdindeki görünürlüğü ve itibarı öylesine silinmiştir ki
Başağa Koray Aydın, artık politika aynasında bile seçilememektedir.
Öyle anlaşılmaktadır ki MHP’de tutunamayıp Pensilvanya’nın İP’ine
sarılanların, sübhaneke boncuğu gibi İP’e dizilenlerin, millî irade
marifetiyle defterleri dürülüp sandığa kaldırılınca politikada
yaşadığı büyük hayal kırıklığı, orada toplanan bazı zayıf
karakterlilerin zaaflarını da büsbütün büyütmüştür. İhanetin
vefasının, bozgunculuğun adaletinin olmadığı bir defa daha
anlaşılmıştır.
Fitne ve fücurun ismetinin, liyakatsizliğin değerinin olmadığı ayan
beyan ortaya çıkmıştır. Aptalca kullanılmanın tazmininin, kirli
hesaplara kurban gitmenin telafisinin olmadığı acı surette
görülmüştür.
MHP’nin, saflarında konuşlanmış bozguncular güruhunu temizlemekle
ne kadar “iyi” ettiği açık şekilde gözler önüne serilmiştir.
Vaktiyle MHP’de fitne borusunu üflemek üzere kendilerine Dırar
Mescidinin imamlarını örnek alanların, aramızdan temizlenmesinin ne
kadar hayırlı olduğu anlaşılmıştır. Öyle görünmektedir ki cadı
kazanının kaynadığı bu parti, siyasette bozgunculuğun adı ve adresi
olmakla kalmayacak, yönetim güruhu da kendi içinde birbirini yemeye
devam edecektir. İP; istisnalar hariç, her gittikleri yerde maraza
çıkaran, bozgunculukta mahir, yalancılıkta usta, palavracılıkta
avcılardan bile üstün politika tiplemeleriyle dolu bir siyasi
kurumdur.
İP’in önde gelenlerinin mizaçları, huyları ve seciyeleri; fısk ve
fücura müsaittir. Bunun içindir ki Türk milleti, fesada uğratmak
istedikleri camiamızdan tart edildikleri hâlde cibilliyetleri icabı
partimize ve Sayın Genel Başkanımıza saldırmaya devam eden dönme ve
devşirmeleri “zamanın değirmeni”ne yollamak üzere Hanım Sultancığın
çeyiz sandığına istif etmiştir. Bilinmelidir ki MHP’nin gölgesinde
siyaset yaparak ayakta kalmaya çalışanlar, o yaman gölgenin
ağırlığı altında ezilmekten kurtulamayacaklardır.