Bu sözler İsmail Küçükkaya'yı kızdıracak! "Muharrem İnce, o mesajı bana atsaydı... " (Medyaradar/Özel)
Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik, Best FM'de Adem Metan'ın konuğu oldu.
Best FM’in tecrübeli programcısı Adem Metan, deneyimli gazeteci ve
televizyoncu Hakan Çelik’i konuk etti. Çelik, “Seçim sonuçlarının
netleşmeye başladığı anlarda CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem
İnce’ye mesaj atıp kendisinden “Erdoğan’ın kazandığını kabul
ediyorum” anlamındaki “Adam kazandı” mesajını alsaydım bunu yayında
okumadan iki, üç kez düşünürdüm. Bu kadar hayati ve kritik bir
olayda bir liderin beklenti içindeki kitlelere kendisini anlatmak
için bir zaman ve ortama ihtiyaç duyduğuna inanırım, buna saygı
göstermeyi tercih ederim” dedi.
Çelik şöyle devam etti:
FOX TV’deki o kişi, bizim grubumuzda kısa süre önce görev
değişiklikleri olunca işi gücü bırakıp benimle ilgili olarak
“Cumhurbaşkanı’nın uçağından inmiyordu şimdi nasıl gidecek
bakalım!” havasında bir haber vermiş bir insan. Dolayısıyla başka
gazetecilerin kaderiyle ilgili önemli gelişmeler olduğunda ekran
karşısına geçip zil takıp oynayanların attıkları her adımın “yüksek
gazetecilik” refleksinden kaynaklandığına inanmıyorum.
“144 ülkeyi ziyaret ettim”
Radyo ve Televizyon sektöründe otuz yılı geride bıraktığını ifade
eden Çelik, “Benim hayatımın büyük bölümünü iş oluşturuyor.
Günlerim dolu dolu geçiyor kritik olaylara tanıklık ediyorum. Aşırı
yoğun ve hayli yorucu bir meslek hayatım olsa da bu işi çok
seviyorum. Meslek hayatım boyunca 144 ülkeye ziyarette bulundum.
Haberleri yerinde görerek izleyenlerime ve okuyucularıma
ulaştırdım” dedi.
“Radyo teknolojiye ayak uydurmak
zorundadır”
Radyonun önemine de değinen Çelik, “Radyo mikrofonunu başına geçeli
26 yıl oldu. Biz meslek hayatımızda teknolojinin her aşamasını
gördük. Teknoloji gelişiyor bu gelişmeyi radyoları da çok
ilgilendiriyor yakından takip etmeleri gerekiyor. Her işte istikrar
önemlidir. İlk özel radyo yayın kuruluşlarından olan Best FM’in de
en önemli özelliği istikrarlı yoluna devam etmesidir. Haber
yayıncılığında ise Best FM’in sabah kuşağında bulunan haber
programı radyo sektöründe kilometretaşı olmuştur” dedi.
“Benim anahtar kelimem 'Merak' oldu”
Öğrencilik yıllarından da bahseden Çelik, “Öğrenci hayatımda 'inek
öğrenci' değildim. Bazen derslere de gitmezdim. Ama yeterince iyi
öğrenciydim. Şimdi hem inek öğrenci değilsin hem de iyi öğrencisin
diyenler olur. Okulda, üniversitede benden ne istendiyse yerine
getirdim. Hayatım hep anlatmak ve bir takım şeyleri aktarmakla
geçti. Okulda hocalarım çoğu zaman sınıfta derslerin bir bölümünü
benim anlatmamı isterdi. Küçük yaşlarımda bile ciddi ve titiz bir
insan olarak tanınırdım. Gündemin en zor konularını takip eden
gerektiğinde anlatan biriydim. Çok okudum ancak öğrenmeye daima aç
oldum. Hayatım daima merak ederek ve araştırarak geçti. Benim
anahtar kelimem 'Merak' oldu” ifadesini kullandı.
“Doğan Medya Grubu’nun satılma ihtimali
konuşuluyordu”
Doğan medya grubunun, Demirören Holding’e geçmesine de değinen
Çelik, “Ben 26 yıl Doğan Medya Grubu’nda çalıştım. Aydın Doğan’ın
medya grubunu satacağına dair söylentiler vardı. Nihai kararın
ağırlıklı olarak Aydın Doğan’a ait olduğunu ancak meselenin aile
içinde yoğun şekilde müzakere edildiğini tahmin ediyorum. Aydın
Doğan sonuçta bir yatırımcı, doğru zamanda doğru kararları alarak
uygulamaya geçirmek onun da önceliğiydi. Ben grubun satılacağı ilan
edildiğinde fazla şaşırmadım.
Gazetecilerin hayatında farklı patronlar ve yönetimler söz konusu
olabilir. Kalıcı gazetecilik ve saygınlık açısından temel
kriterler, dürüst olmak ve güven vermektir. Patron kim olursa
olsun, okuru, izleyiciyi aldatan ve açıkça yalan söyleyen
gazetecinin itibarından söz edilemez. Hiç bir analizi tutmayan ve
üst üste yanlış tespitte ısrar edenler için de benzer şey söz
konusu. Hangi medya grubunda veya mecrasında olursanız olun, doğru
ve düzgün iş yaptığınızda dikkat çeker, saygı uyandırırsınız”
dedi.
“Ben haber için liderlerle beraberim”
Hakan Çelik, meslek hayatımın her döneminde liderler ve
yöneticilerle beraber olmuş onların görüşlerini okuyucularıma ve
dinleyenlerime aktarmış biriyim. Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı 1990’lı
yıllarda radyo programıma bile konuk almıştım. Cumhurbaşkanı ile
gazeteci kimliğimle neredeyse 30 yıla uzanan bir iletişimim var.
Uluslararası seyahatlerinin önemli bölümüne katıldım. Cumhurbaşkanı
davetine icabet etmek devlet geleneğimizde bir zorunluluktur. Bunun
ötesinde Türkiye’nin içinde bulunduğu ortam ve jeopolitik nedeniyle
Erdoğan’ın neredeyse her seyahati tarihi ve kritik önemde
gerçekleşiyor. Zira bazı kesimlerin eleştiri konusu yaptığı “uçakta
olmak” durumunu ben son derece kıymetli ve onur verici görüyorum.
Zira bugün en sert şekilde eleştiri getiren meslektaşlarımın tamamı
eminim ki kendilerine böyle bir davet gelse büyük bir memnuniyetle
orada bulunurlar. Bugüne kadar 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahil birçok lider ve devlet
adımıyla seyahatlere katıldım. Bir haberci olarak en değerli
şeylerden biri haberi yerinden aktarabilme imkanı
bulabilmektir.
“Seçim sürecinde liderler ellerinden geleni
yaptılar”
Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem milletvekilliği seçim sonuçlarında
rakip olsaydım galip gelen rakibimi tebrik ederdim diyen Çelik,
“Bütün liderler ellerinden geleni ortaya koydu. Bu seçimde en çok
çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem
İnce oldu. Ramazan ayında miting yapmak zordur ama liderler bunu
gerçekleştirdi. İYİ Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı
Meral Akşener’de Türk siyasetinde yerini aldı. HDP parlamentoya
girdi. Seçimden sonra ilk yazımda 'Demokrasi kazandı' dedim.
Baktığımızda farklı görüşteki partiler TBMM’ye giriş yaptı. Bu
önemli. Parlamentonun itibarı, iyi çalışması ve kendilerini oraya
gönderen seçmenlere faydalı olabilmeleriyle yakından
ilişkilidir.
CHP, Muharrem İnce'nin getirdiği hava ile tekrar umutlandı. MHP
herkesi şaşırtan sandık performansı ortaya koyarak TBMM’de yer
aldı. Türkiye uzun süredir siyasetteki sertlikterden ve ağır
gündemden ötürü yorgun. Seçil kampanyasının yumuşak geçmesi ile
Türkiye'ye soluk aldıracağını düşünüyorum. Türkler çok çalışkan ve
zeki insanlarız, pratik çözümler üretmekte üzerimize yok. Ama
geleceğimizi daha iyi planlamayı ve doğru öncelikleri belirlemeyi
de öğrenmeliyiz.
Ben Türkiye'ye inanıyorum, umutluyum, iyimserim ve gelecekte iyi
işler yapacağımızı düşünüyorum.
“Rakip olsaydım Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik
ederdim”
Adem Metan’ın “Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik etti
ama Kılıçdaroğlu tebrike etmedi bunu nasıl yorumluyorsunuz?”
sorusuna ise Çelik, “Yaklaşık 10 milyon farkın olduğu çekişmeli bir
seçim oldu. Sert çıkışların da olduğu bir seçimi geride bıraktık
ona rağmen Muharrem İnce'nin tebrik etmesi güzel adımdı. CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu tutumu ise geçmişteki sert
tartışmaların etkisinde olduğunu gösteriyor. Hala bu ortamın
etkisinde kaldığını düşünüyorum. Belki bunu bir siyasi tercih
olarak da almış olabilir. Zira kampanya sırasında “polemikleri ben
yapayım, sen seçime konsantre ol proje anlat” diyerek İnce’ye çağrı
yapmıştı.
Bilemiyorum, tebrik etmemesinde belki başka nedenlerde vardır ancak
ben rakibimi tebrik ederdim. Bu seçimde açık fark ile Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha seçildi. Üstelik uzun yıllardır
girdiği bütün seçim ve referandumlardan zaferle çıktı. Bu çok
önemli bir sonuç.
Gerginlik havası yaşatmayacak şekilde liderler birbiri ile
anlaşırsa bu sokağa da olumlu yansır. Türkiye’nin buna ihtiyacı
var.
“Muharrem İnce, o mesajı bana atsaydı yayında
söylemezdim”
CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin, FOX TV programcısı
İsmail Küçükkaya’ya seçim gecesi mesaj atmasını da değerlendiren
Çelik, “Geçen hafta televizyon ekranlarında yapılan tartışma
programlarında ‘Doğru gazetecilik’ tartışmaları ve yorumları
yapıldı.
Ben olsaydım o mesajı okumadan ve paylaşmadan önce iki, üç kez
düşünürdüm. Milyonlarca insan seçime gitti, İnce milyonlarca
CHP’linin umudu oldu, Milyonlarca insan Türkiye’nin sorunlarının
çözümünün sandıktan geçtiğine inandı ve demokratik tercihleri için
sandık başına gitti.
Bu kadar iddia ortaya koymuş İnce gibi bir insana kendisini bir
cümlelik mesajın ötesinde ifade etmesi için bir zamana ihtiyacı
vardı. Fox TV’deki paylaşamın gereken o zamanı ve ortamı ortadan
kaldırdığı inancındayım. Türkiye'nin en önemli seçim yarışmasında
tüm liderler hayati bir yarışın içindeydiler.
Anlık refleksler ve trolleşen sosyal medya bir vakum etkisiyle
geleneksel medyadaki gazetecileri de trolleştirmeye başladı. Okur
ve izleyicilerini bir kenara bırakıp sosyal medya takipçilerine
seslenmeye başladılar. Oysa ki sosyal medyadan yansıyanın çok
azı gerçeği temsil ediyor. Özellikle Twitter’daki sahte tribünler
bugüne kadar birçok gazeteciyi içine çekip yok olmalarına yol
açtı.
Normal şartlarda iki üç kez düşünmesi gereken gazeteci, sosyal
medya beklentisini düşünerek anlık tepki veriyor ve düşünmeden
harekete geçiyor. Elbette bu gazetecinin tercihi ancak ben “sosyal
medya bekliyor” diye bana emanet edilen bilgi, not ve görüşleri
paylaşmak konusunda bu kadar aceleci değilim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağında gazeteciler nasıl
ağırlanıyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçakta gazeteciler ile ilişkisini ve
seyahat boyunca neler yaptıklarını da anlatan Çelik, “Erdoğan sert
bir insan değil. Siyasetteki başarısı doğallığı ve bütün kesimlerle
diyalog kurabilmesiyle yakından ilgili. Türkiye siyasetinde uzunca
bir süredir sokaktaki insana bu kadar dokunabilen başka bir lider
olmadı. Başarısı da buradan gelir. Sokaktan gelen, sokağı iyi
tanıyan iyi bir insan. Bunun avantajlarını da iyi kullanmış biri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan çok doğal.
Uçakta bazen dışarda anlatıldığı ve abartıldığı gibi sıra dışı bir
ortam yok. Devletin liderinin bulunduğu her ortamda olan saygı ve
kurallar orada da işliyor. Davetliler belirlenen koltuklara
oturuyor, çalışıyor yada birşeylerle meşgul oluyor. Seyahatin bir
bölümünde eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan müsait ise onun bulunduğu
bölüme geçeriz. O bölüm de gazete sayfalarına yansıyan bölümdür.
Hani gazeteciler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplantı masası
etrafında gazetecilerin sorularını cevapladığı fotoğraf karesinin
olduğu bölüm. Erdoğan'ın ilginç bir yönü vardır. Gazetecilerinin
farklı özelliklerini ve ilgi alanlarını bilir, bazen bunlar
üzerinden espriler yapar. Genellikle uçakta Türkiye’nin büyük
meseleleri ve ağır uluslararası konular gündeme gelir ancak
genellikle uzun ve yorucu röportajlar yumuşak bir espriyle biter.
Kimi hararetli gündemde uçak indikten sonra bile yerde terminale
yanaşıncaya kadar o masadan kalkamadığımız oluyor. Röportajların
çoğu yolculuk boyunca uçakta gerçekleşiyor ancak eğer gazeteci
sayısı fazlaysa ve zaman darlığı varsa Cumhurbaşkanı ile sohbetler
uçağa geçmeden örneğin bir otel lobisinde de yapılabiliyor.
Adem Metan’ın “16 yıldır iktidar olan bir partinin liderini ve
ülkenin Cumhurbaşkanını çok yakından takip ediyorsunuz ağır
eleştiriler alıyorsunuz sizi eleştirenleri nasıl buluyorsunuz”
sorusuna Çelik, “Gazeteciyiz ve bazı görevlerimiz var ben Ankara
temsilciliği yapıyorum. Ülkeyi yöneten liderler ve siyasetçilerle
iletişim içinde olmamdan daha doğal birşey olamaz. İletişim
kurmazsanız bu sorundur aslında. Devlet yöneticilerinin beni davet
etmesi benim açımdan bir onurdur. Bunu çok kıymetli buluyorum ve
işimi ciddiyetle, objektif bir tutumla yerine getiriyorum. Bugüne
kadar bu yakın iletişimi suistimal edecek en küçük bir davranış
içinde olmadım.
Devletin başında bulunan bir cumhurbaşkanı davet ediyorsa oraya
memnuniyetle katılırım. Başka gazeteci de davet edildiğinde bu
duyguyu yaşar. Beni kim davet ederse onların davetine katılıp
haberi yerinde görüp izleyenlerime ve okuyanlarıma aktarmak
isterim. Tanık olduğumda daha iyi anlatırım. Başka bir gazetecinin
bunu sürekli dile getirmesi ya meslekçi kıskançlık yada ideolojik
takıntıyla ilgilidir” dedi.