13 Kas 2013 12:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:45
Bu ne saygısız cenaze namazıdır? Hıncal Uluç Savaş Ay'ın cenazesini yazdı!
Sabah yazarı Hıncal Uluç, Savaş Ay'ın cenazesinde yaşanan protokol kavgasını köşesine taşıdı..
Cenazede protokol olur
mu?.
Yani vasiyet etsem de, ölüm ilanımı şöyle verseler..
"Hıncal Uluç'un Cenaze Kokteyli İkindi namazından sonra
Teşvikiye Camisi Bahçesindedir. Akşam ana haberlerde ve ertesi gün
gazetelerdeki fotoğraflarda yer almak isteyenler erken gelerek
protokole ayrılan en ön sırada veya o sıranın hemen arkasında yer
almalılar."
Yani olacak şey değil.. Cenaze namazlarına gitmekten nefret
eder hale geldim..
Orada, çok sevdikleri birine, sessizlik ve saygı içinde veda
etmek isteyen bir avuç insan var.. Ötesinin, avluyu dolduran,
itişen, kakışanların, camiyle, cenazeyle uzaktan yakından ilgileri
yok..
Çoğu kokteyle gelir gibi geliyor..
Uzun zamandır görmedikleriyle buluşma yeri cenazeler. Ölen
umurlarında değil. Gelenler lazım onlara.. Olur.. Biz
sevdiklerimizde yaşamda değil, cenazelerde buluşuruz genelde..
Tamam da, bunu böyle ilan etmek, kahkaha dolu sohbet yerleri mi
cenaze namazı avluları?.
Daha acısı..
Esas kalabalık, görülmek için gelenler.. Etrafa görünmek..
Gazetelerde görünmek.. Televizyonlarda görünmek.. Hele bir de
mikrofon uzatırlarsa, tadından yenmez..
Gidiyorum.. Tabutun başında bir an duracağım.. Bir fatiha
okuyacağım.. İçimden bir şeyler söyleyeceğim.. Yeşil çuhanın
üzerinden son defa okşayacağım çok sevgili dostumu..
Ne mümkün.. Bir yığın foto muhabiri nöbete girmiş.. Seni
ölünle baş başa bırakmıyorlar.. Şak.. Şak.. Şak..
Deklanşörler..
Sen de o resmin çekilsin diye oraya gelmiş duruma
düşüyorsun..
Savaş Ay'ın cenazesinde iyice nefret ettim..
Yer kapmak için itişenlerden, hoca namaza başlayamadı, on
dakika.. Durmadan anonslar..
"Protokol sırasına yer açalım. Herkes bulunduğu yerden bir
adım gerilesin.."
Ne demek protokol sırası yahu?. Allah'ın evinde, Allah'ın
huzurunda ne protokolü..
Oraya inançlı insanlar geliyor güya.. Bu nasıl inanç..
Savaş orada, bembeyaz bir kefen içinde yatıyor.. O kefen,
Allah katında herkesin eşit olduğunun simgesi.. Ama Savaş'ın önünde
protokol başlıyor.. Cenaze namazı kılınırken, kameralar tabutun
arkasında.. Yani önünde olanlar görüntüye girer..
Kim onlar?.
Protokol..
Yahu tabutun önü, Savaş'ın ailesine aittir.. En yakınlarına..
Nerde?..
Siyasal Parti liderleri.. Bakanlar.. Taksim Muhafızı Valimiz,
Emniyet Müdürü..
Yani Savaş'ı belki de hayatlarında ilk defa gören
adamlar..
Nedir yani, ille de halkı itip kakmak.. İlle de halkın önüne
geçmek..
Bir parti lideri, bir bakan, bir vali, cemaatin arasına
karışsa, onlardan biri gibi saf tutsa ölür mü?. Yoksa dilden dile
efsane mi olur?..
"Yahu bak.. Koskoca falanca, sessiz sedasız geldi, kimsenin
önüne geçmedi. Korumaları milleti itip kakmadılar.. Geldiği yerde
saf tuttu, namazını eda etti, aileye baş sağlığı diledi gitti.. Bu
nasıl bir halk adamlığı, gönül adamlığıdır?."
Hayır.. İlle de en önde olacak.. Resimlerinin gazetelerde,
görüntülerinin ana haberlerde yer almasını garanti edecek.
Vatandaşla, halkla, insanla farkını da ortaya koyacak. Nasıl
ayrıcalıklı, nasıl üstün olduğunu, hem de herkesin güya eşit olduğu
Allah'ın evinde bile gösterecek..
Bu ne samimiyetsiz, bu ne saygısız, bu ne sevgisiz, bu ne
inançsız cenaze namazıdır?.
Fatih Camisi avlusunda o ikindi, günaha girenler, sevap
işleyenlerin en az on katıydı..
İnanca saygımız yok.. İnsana saygımız yok.. Ölüye saygımız
yok..
Kendimize saygımız yok yahu.. Ah bir anlayabilsek.. Kendimize
saygımız yok..
O gün o protokolde saf tutmak için, milleti ittirip
kaktıranlar gözümde öyle ufaldı ki!..
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN