BU KULİS ÇOK KONUŞULUR! MEDYANIN EN UYANIK GENEL YAYIN YÖNETMENİ KİM?
Kendisine ağırlama giderleri için verilen kredi kartıyla, bölüm müdürlerini zorla yemeğe çıkarıp para kazandığı iddia ediliyor...
Gazete ve televizyon sahiplerinin bir bölümü, yayın yönetmenlerine limitsiz kredi kartı verirler… Bunun bir tek nedeni vardır:
Genel yayın müdürlerinin, yönettikleri kurumun acil harcamalarını sıkıntı çekmeden yapabilmelerini, misafirlerini rahatça ağırlayabilmelerini sağlamak…
Uzun yıllardır süren bu geleneğin kimi genel yayın müdürleri tarafından istismar edildiği de yaygın bir söylentidir.
Bu limitsiz kartlarla kimi yayın yönetmenlerinin kendi ailelerine ve eşlerine dostlarına her hafta İstanbul’un ünlü balıkçı lokantalarında ziyafet çektiği, kimilerinin giyim alışverişi yaptığı, kimilerinin ise nakit para çekip şahsi hesaplarına aktardığı konuşulur.
Bu istismarlardan bıkan medya patronları, genel yayın müdürlerine limitsiz kredi kartı verme alışkanlığından vazgeçmedi ama harcamalarını belgelendirme, yani “fatura getirme” şartı koydu.
Bab-ı Âli’de uyanıklığıyla bilinen bir genel yayın müdürünün bu engeli aşmak için “dahice” bir formül bulduğu konuşuluyor.
Şu günlerde tüm gazetelerin kulislerinde hit rekorlarını alt üst eden bu dedikodu aynen şöyle:
Sektörün usta kalemlerinden de biri olan bu deneyimli genel yayın yönetmeni, birlikte çalıştığı bölüm şeflerini ve müdürlerini “kaynaşalım-dayanışalım-başarıya ulaşalım” bahanesiyle iki-üç günde bir yemeğe davet etmeye başlamış…
Fakat son dönemlerde iyice sıklaşan bu “zorunlu yemek ya da bar davetleri” için bir de kural koymuş:
Herkes kendi parasını ödeyecek!
Yani; hesap geldiğinde Alman usulü yapılacak…
Buraya kadar her şey gayet güzel değil mi?
Güzel de… Sık sık gidilen bu zorunlu yemekler, bölüm şeflerinin ve müdürlerinin hem aile hayatlarını, hem de ekonomik durumlarını bozmaya başlamış…
Çünkü gittikleri tanıdık işletmenin garsonları her defasında hesabı masanın en büyüğü olan genel yayın yönetmenine getiriyor, o da şöyle bir göz attıktan sonra “Herkes 80 lira versin”, “Adam başı 100’er lira yeter” diyerek paraları topluyormuş…
Peki; topladığı paraları ne yapıyormuş?
Biz söyleyenlerin yalancısıyız; cebine atıyormuş!
Çünkü hesabı, müessese tarafından “ağırlama giderlerini karşılaması için” kendisine verilen kredi kartıyla ödüyormuş…
Aldığı fişi ya da faturayı da ertesi sabah muhasebeye gönderip, hesabı kapatıyormuş…
Bu yöntemle haftada iki üç gece bedava yiyip içtiği gibi, ayrıca gecede en az bin liraya yakın para kazanıyormuş… Değişik bölümlerin müdür ve yöneticileriyle ayda 10’u bulan bu “zorunlu yemekler”le kazandığı parayı ise, o yemeklere götürdüğü bölüm müdürlerinin çoğu bir ayda kazanamıyormuş…
Yıllardır “cimri”liğiyle nam yapan bu genel yayın müdürünün kim olduğunu hâlâ çıkaramadınız mı?
O da sizin sorununuz… Etrafınıza biraz kulak kabartın; eminim öğrenirsiniz…
Peki; bu bilgeleri bize kim mi verdi?
O yemeklere gidip, çocuklarının nafakasını içki masalarında bırakmaktan isyan noktasına gelen bir “bölüm müdürü…”
Konuşmasının tek nedeni var:
“İnşallah bu yazıyı okur da yaptığı üç kağıdın şifresinin çözüldüğünü görür ve bizi sömürmekten vazgeçer…”
Siz iyisi mi bu yazıyı bütün yayın yönetmenlerinin okumalarını sağlayın!
VAROL ERSOY