BU KANUN SAVCILAR ÇİĞNESİN DİYE Mİ ÇIKMIŞ!
Nedim Şener'in telefonları, kim olduğu bilinmeyen bir kişinin ihbar mektubu nedeniyle iki yıl süreyle dinlenmiş.
Savcılar çiğnesin diye çıkmış bir kanun!
TUTUKLU gazeteci Nedim Şener’in telefonları, kim olduğu bilinmeyen bir kişinin ihbar mektubu nedeniyle iki yıl süreyle dinlenmiş.
Savcılık sorgusunda ağırlıklı olarak yaptığı telefon konuşmaları ile sorgulanmış.
Sorgulama sırasında sorular soruların niteliği, savcılığın elinde suç isnadı ile ilgili olarak hiçbir somut delil bulunmadığını da gösteriyor. Bu konuya sonra döneceğiz.
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılığın, telefon dinleme ile ilgili hiçbir kanun ve yönetmeliği takmadığını daha önceki olaylardan biliyoruz.
Nedim Şener’in iki yıl süreyle dinlenmiş olması da bunun bir başka örneğini oluşturdu.
Bununla ilgili yasa ve yönetmelik çok açık:
1 Telefon dinleme kararları üç ay için alınabiliyor.
2 En fazla bir üç ay için daha uzatılabiliyor.
3 Bu süre içinde telefon dinlemeye neden olan suç iddiasıyla ilgili bir dava açılmadıysa, ilgili kişiye telefonlarının dinlendiğinin bildirilerek, dinleme kayıtlarının imha edilmesi gerekiyor.
Ortaya çıkıyor ki yasanın ve yönetmeliklerin emrettiği hiçbir kurala uyulmamış.
Savcıların Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesini açıp bir kez daha okumaları yararlı olur. O madde, iletişim özgürlüğünün yasalara aykırı olarak ihlal edilmesinin sorumlularına ne cezalar verileceğini yazıyor.
Bu davanın en büyük sorununun iddiaların önemli bölümünün telefon dinleme kayıtlarına dayandığını çok yazdım.
Yargıtay Genel Kurulu’nun ve ağır ceza mahkemelerinin içtihatları telefon dinleme kayıtlarının mahkûmiyet için tek başına yeterli olmadığını gösteriyor.
Bu kayıtlar, tek başına delil olamayacağı gibi bu yönteme ilk adım olarak başvurulması da hukuka aykırılık teşkil ediyor.
Yargıtay’ın içtihatlarında “usulsüz dinleme talep eden, bu talebe katılarak dinleme kararı veren kolluk görevlileri, cumhuriyet savcıları ve yargıçlar hakkında yasal işlem yapılması için suç duyurusunda bulunulması gerektiği” de var!
Öyle görünüyor ki hukuk fakültelerinden birinin başta HSYK üyeleri olmak üzere bazı savcı ve yargıçlara bu konuda yeniden eğitim vermesi gerekiyor.
Mehmet Y. Yılmaz / www.hurriyet.com.tr