06 Kas 2013 10:59
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:44
''BU KADAR ZIRVAYA BEN BİLE...'' BARLAS'TAN ERDOĞAN'A FIKRALI MESAJ!
Mehmet Barlas, Başbakan'ın tavrı için 'Muhafazakarlık arkasına devlet gücünü alınca çok tehlikeli oluyor' değerlendirmesini yaptı
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kız ve erkek öğrencilerin aynı evi
paylaşmalarına karşı çıkması ve gerekirse yasal düzenleme de
yapılarak denetim yapılacağı açıklaması, bugüne kadar kendisine en
kararlı desteği veren yazarlardan Mehmet Barlas’ın da eleştirisini
aldı. Barlas, Başbakan’ın tavrı için "Muhafazakarlık arkasına
devlet gücünü alınca çok tehlikeli oluyor" değerlendirmesini
yaptı.
Başbakan’a en yakın yazarlar arasında yer alan ve Şubat 2007’deki Yabancı Sermaye Derneği (YASED) toplantısında sohbet ettiği Erdoğan’ın yanağını okşarken çekilen fotoğrafı tartışmalara neden olan Barlas, Erdoğan’ı eleştirdi. Sabah Gazetesi Başyazarı Barlas, dün akşam NTV’de yapılan "öğrenci evlerine denetim" tartışmasına katıldı. Canlı yayında konuya ilişkin bir fıkra anlatan Barlas sözünü, "Bu kadar zırvaya ben bile bahane bulamam!" ifadesiyle bitirdi.
İşte Barlas’ın yıllar önce köşesine de taşıdığı o fıkra:
Bilge padişahın akılsız ve densiz bir oğlu varmış.Padişah ileride tahta oturacak olan bu akılsız şehzadenin ülkesini de felaketlere sürükleyeceğini düşünüp endişelenir, uyku uyuyamazmış.
Tedbir olarak en akıllı danışmanını “lala” olarak şehzadenin yanına vermiş. Danışmana “Şehzadeyi bir saniye bile yalnız bırakma, saçmaladığı zaman hemen duruma müdahale et” diye emretmiş.
Bir gün ülkenin ulu kişilerinin toplantısına şehzade lalasıyla birlikte davet edilmiş. Ulu kişiler, müstakbel padişahın ülke ve dünya sorunları hakkındaki düşüncelerini öğrenmek istiyorlarmış.Toplantıya katılanlar çeşitli konularda görüş açıklarlarken, birden şehzade söze girmiş,
- Bir ok attım, kebap oldu, demiş.
Toplantıdaki ulu kişiler şaşırıp, susmuşlar.Ortalığı şaşkınlıktan kaynaklanan bir sessizlik kaplamış.
Şehzadenin lalası bakmış ki durum kötü… Hemen müdahale edip şehzadenin “Bir ok attım, kebap oldu” cümlesini yorumlamaya başlamış:
- Şehzade hazretleri tavşan avlamak için ormana gitmişti… Önünden geçen bir tavşanı nişanlayıp ok attı ona. Ama ok tavşana değil arkadaki bir kayaya isabet etti. Çıkan kıvılcım bir orman yangınına sebep oldu. Ormanla birlikte tavşan da yandı. Şehzade hazretleri bir işi yapmak için hedefi iyi belirlemek gerektiğini anlatmak istedi söylediği cümleyle. Tavşanı vurmak isterken, vuramayıp ormanı yakmasını hatırlattı.
Lalanın bu açıklamasını dinleyen ülkenin ulu kişileri, rahatlayıp bir nefes almışlar. Müstakbel padişahın akıl sağlığından bir an için olsa da kuşku duydukları için hafif utanmışlar.Toplantıda yeniden çeşitli konular konuşulmaya, değişik görüşler açıklanmaya başlamış. Tam bu sırada şehzade yine konuşmuş:
- Bir ok attım, çorba oldu, demiş.
Ulu kişiler hemen şehzadenin lalasına dönüp, bu cümlenin ne anlama geldiğini anlatması için beklemeye başlamışlar.Lala şöyle bir bakmış şehzadeye ve sonra ulu kişilere dönüp konuşmuş:
- Efendiler, bu kadar zırvaya ben bile bahane bulamam!
İŞTE BARLAS’IN ERDOĞAN’IN SÖZLERİNE ELEŞTİRİLERİ
*Devlet sadece muhafazakarlara haksızlık etmedi. Devlet herkese haksızlık etti. Bir kere Sayın Başbakan’ın muhafazakar kimliğini öne çıkartıp, muhafazakar olmayanların başlarına gelenleri görmezden gelmesi doğru değil.
*İnsan hem muhafazakar hem demokrat olabilir. Eğer demokrat iseniz insanların özel hayatı, özgürlükleri, temel insan haklarını egemen kılmaya çalışırsınız.
*Ben olsam o sözleri söylemezdim. Bana ne isteyen istediği evde yaşasın. Yani Başbakan’ın evlerdeki beraberliklerle uğraşacak vakti yok ki... Ama Başbakan çok çalışkan.
*Muhafazakarlık arkasına devlet gücünü alınca çok kötü şeyler oluyor. İşte Suudi Arabistan’da görüyoruz. Önemli olan devletin karşısında bireylerin eşit olması. Demokratlığın şartı bu.
*Türban sorunu hallolmuşken ne diye kız-erkek beraberliği gündeme geliyor. Değmeyen bir şey bence...
Başbakan’a en yakın yazarlar arasında yer alan ve Şubat 2007’deki Yabancı Sermaye Derneği (YASED) toplantısında sohbet ettiği Erdoğan’ın yanağını okşarken çekilen fotoğrafı tartışmalara neden olan Barlas, Erdoğan’ı eleştirdi. Sabah Gazetesi Başyazarı Barlas, dün akşam NTV’de yapılan "öğrenci evlerine denetim" tartışmasına katıldı. Canlı yayında konuya ilişkin bir fıkra anlatan Barlas sözünü, "Bu kadar zırvaya ben bile bahane bulamam!" ifadesiyle bitirdi.
İşte Barlas’ın yıllar önce köşesine de taşıdığı o fıkra:
Bilge padişahın akılsız ve densiz bir oğlu varmış.Padişah ileride tahta oturacak olan bu akılsız şehzadenin ülkesini de felaketlere sürükleyeceğini düşünüp endişelenir, uyku uyuyamazmış.
Tedbir olarak en akıllı danışmanını “lala” olarak şehzadenin yanına vermiş. Danışmana “Şehzadeyi bir saniye bile yalnız bırakma, saçmaladığı zaman hemen duruma müdahale et” diye emretmiş.
Bir gün ülkenin ulu kişilerinin toplantısına şehzade lalasıyla birlikte davet edilmiş. Ulu kişiler, müstakbel padişahın ülke ve dünya sorunları hakkındaki düşüncelerini öğrenmek istiyorlarmış.Toplantıya katılanlar çeşitli konularda görüş açıklarlarken, birden şehzade söze girmiş,
- Bir ok attım, kebap oldu, demiş.
Toplantıdaki ulu kişiler şaşırıp, susmuşlar.Ortalığı şaşkınlıktan kaynaklanan bir sessizlik kaplamış.
Şehzadenin lalası bakmış ki durum kötü… Hemen müdahale edip şehzadenin “Bir ok attım, kebap oldu” cümlesini yorumlamaya başlamış:
- Şehzade hazretleri tavşan avlamak için ormana gitmişti… Önünden geçen bir tavşanı nişanlayıp ok attı ona. Ama ok tavşana değil arkadaki bir kayaya isabet etti. Çıkan kıvılcım bir orman yangınına sebep oldu. Ormanla birlikte tavşan da yandı. Şehzade hazretleri bir işi yapmak için hedefi iyi belirlemek gerektiğini anlatmak istedi söylediği cümleyle. Tavşanı vurmak isterken, vuramayıp ormanı yakmasını hatırlattı.
Lalanın bu açıklamasını dinleyen ülkenin ulu kişileri, rahatlayıp bir nefes almışlar. Müstakbel padişahın akıl sağlığından bir an için olsa da kuşku duydukları için hafif utanmışlar.Toplantıda yeniden çeşitli konular konuşulmaya, değişik görüşler açıklanmaya başlamış. Tam bu sırada şehzade yine konuşmuş:
- Bir ok attım, çorba oldu, demiş.
Ulu kişiler hemen şehzadenin lalasına dönüp, bu cümlenin ne anlama geldiğini anlatması için beklemeye başlamışlar.Lala şöyle bir bakmış şehzadeye ve sonra ulu kişilere dönüp konuşmuş:
- Efendiler, bu kadar zırvaya ben bile bahane bulamam!
İŞTE BARLAS’IN ERDOĞAN’IN SÖZLERİNE ELEŞTİRİLERİ
*Devlet sadece muhafazakarlara haksızlık etmedi. Devlet herkese haksızlık etti. Bir kere Sayın Başbakan’ın muhafazakar kimliğini öne çıkartıp, muhafazakar olmayanların başlarına gelenleri görmezden gelmesi doğru değil.
*İnsan hem muhafazakar hem demokrat olabilir. Eğer demokrat iseniz insanların özel hayatı, özgürlükleri, temel insan haklarını egemen kılmaya çalışırsınız.
*Ben olsam o sözleri söylemezdim. Bana ne isteyen istediği evde yaşasın. Yani Başbakan’ın evlerdeki beraberliklerle uğraşacak vakti yok ki... Ama Başbakan çok çalışkan.
*Muhafazakarlık arkasına devlet gücünü alınca çok kötü şeyler oluyor. İşte Suudi Arabistan’da görüyoruz. Önemli olan devletin karşısında bireylerin eşit olması. Demokratlığın şartı bu.
*Türban sorunu hallolmuşken ne diye kız-erkek beraberliği gündeme geliyor. Değmeyen bir şey bence...