10 Mayıs 2011 15:59 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:20

BU HABER RADİKAL GAZETESİ'Nİ İKİYE BÖLDÜ!

Radikal'in yazı işlerini bölen o haberi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can yazdı

Dursun bu hayâsızca akın

Mesleğimizin cilvesi…
Neredeyse her gün ayrı bir konuda ikiye bölünüyoruz.
Ne yapsak tam istediğimiz gibi bir karar veremiyoruz.
En son kaset skandalı ile bölündü bizim yuvarlak masa.
Kayıtsız kalmakla özel hayatın mahremiyetine tecavüz arasında bir seçim bu...
Hadi gel seç!

MHP’li yöneticilerin yasadışı çekilmiş görüntüleri internete ilk düştüğünde tıpkı Deniz Baykal’la ilgili kasetlerde olduğu gibi Radikal’in yuvarlak masasında epey tartıştık.
Genel eğilim, bu görüntüleri hiçbir şekilde haber yapmamaktan yana.
Ama bazı arkadaşlar internet çağında görmezden gelmenin, kayıtsız kalmanın imkânsızlığı üzerine çok rasyonel gerekçeler sundular.
Gönlümüzden geçen siyaseti bel altı vuruşlarla dizayn etmeye çalışanlara haber yapmayarak karşı durmak, “Sizi ve ahlaksız yaklaşımınızı yok sayıyoruz” demek...
Ama aklımız ertesi gün neredeyse bütün gazetelerde çıkacak haberlerde...

Kaçış yok… Hafta sonu yine aynı dilemmayı yaşadık.
Arkadaşlar, MHP’li yöneticilerle ilgili yeni kasetlerin internete düştüğünü haber verdiler.
Bir önceki kaset skandalında olduğu gibi haberi hiç görmeyelim istedim. Ama nafile, ertesi gün tüm gazeteler -Radikal dahil- bu konuyu tartışıyor olacak. Etik kaygılarla bu tür haberlere mesafeli de yaklaşsanız ertesi gün kafileye katılmak zorunda kalacaksınız.
Olsun dedim…
“Biz bu iğrenç yöntemin haberini ilk veren gazete olmayalım. Bırakalım diğer gazeteler bizi bu konuda atlatsın. Eğer konu siyasi bir tartışmaya dönerse kasetlerin içeriğine girmeden konunun siyasi boyutunu haberleştirelim...”

Bu konularda tek bir doğru yok. Fakat hükümeti ve savcıları siyasette bel altı vuruşa müdahale etmeye çağırırken biz gazetecilerin kendimize de bir çağrı yapması gerekmiyor mu? Madem siyasette bel altı vuruşa kimden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın karşıyız, bu tür haberlerde neden ortak bir tavır geliştiremiyoruz?
Biz ortak bir tavır geliştiremedikten sonra siyasetçilerin geliştirmesi mümkün mü?
Bu meselenin ne hukuki ne dini ne de insani izahı var.
Hukuk alenen bu tür kasetlerin çekilmesine ve yayımlanmasına yasadışı diyor.

Din, mahrem alanda işlenen şey günah bile olsa üçüncü şahıslara “Sen burnunu sokamazsın” buyuruyor.
İnsanlık, -eğer kaldıysa- “Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma” diyor.

Şu haliyle o kasetlerin içinde ne olduğunu tartışmak kadar abes bir iş olamaz. Zaten istenen bu, oynanun oyunun amacı belli:
Kasetlerin içeriğindeki sözümona ‘ahlaksızlığı’ tartıştırarak esas ahlaksızlığın üzerini kapatmak.
“Hedef MHP” diyerek konunun üzerine gitmeyenler yanılır, dün CHP’ydi, bugün MHP peki ya yarın? Bu ahlaksız çark bir kere işlemeyegörsün…

Eğer bu oyunu bozmak istiyorsak sadece siyasetçilere çağrı yapmakla kalmamalı, medya olarak bu konuda ortak bir tavır geliştirmeliyiz.

İstanbul Özel Yetkili Başsavcılığı dün nihayet harekete geçti ve konuyla ilgili inceleme başlattı. Siyasette alttan alta bir sorgulama var, peki ya medya?

Bizim gibi bu haberleri istemeye istemeye gecikmeli yapanlar da var, ilk günden büyük bir şehvetle kasetlerin üstüne atlayanlar da. Medyada bu şehvet, siyasette bu bel altı rekabet iştahı oldukça bu sorun çözülemez. Bu hayâsızca akın dursun diyorsak hep birlikte ayağa kalkmalıyız. Vatanın işgali karşısında ne diyordu İstiklal Marşı’nın büyük şairi: “Arkadaş, yurdumu alçaklara uğratma sakın / Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca akın!…”

Özel hayatımız günbegün işgal ediliyor siz ne diyorsunuz arkadaşlar?

Eyüp Can/Radikal