02 Mayıs 2009 14:21 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:40

"BU ÇOCUKLAR HABER YAPACAĞIM DERKEN HABER OLACAKLAR!.. VUR DEDİYSEM ÖLDÜRMÜŞ BUNLAR.." REHA MUHTAR 1 MAYIS HABERCİLERİNİ YAZDI!..

Gece geç saatte programdan gelmişim, sabah 10.00 civarında açık olan televizyondan "naklen eylem" sesleriyle kendime geldim...

Eski bir eylemcinin ve habercinin gözüyle "Dünkü makul 1 Mayıs!..."

Gerçekten tebriklere şayan(!) bir 1 Mayıs Bayramı yaşadık...

Gece geç saatte programdan gelmişim, sabah 10.00 civarında açık olan televizyondan "naklen eylem" sesleriyle kendime geldim...

Artık 1 Mayıs´lar alışkanlık peydahlamış bende...

Naklen çatışma izlemezsem bir fena oluyorum...


***


1977 ve 78 yıllarının "makul bir eylemcisi" , 96-2003 yıllarının "haşarı bir habercisi" olarak 2009 yılı 1 Mayıs´ını eylemciler, polis, işçiler ve haberciler açısından değerlendirmek durumundayım...

HABERCİLER:

Arkadaşların, açtığım yolda gitmelerinden memnun muyum bilemiyorum, çünkü birisi çatışmayı canlı canlı ve naklen yayınlayacağım derken cansız kalacak olmasından müthiş tedirginlik duyuyorum...

Sağolsun bizim bir Mesut Gengeç vardı...

Gittiği hiçbir olaydan kafası dört taraftan sarılmadan dönmezdi...

Ben onu tetiklerdim, o beni tetiklerdi...

"Çatışmadan canlı görüntü istiyorum" dedikçe bizim kameramanlar "habercilikte devrim" başlattılar...

Naklen gösterici tipi kameraman alımları o dönem başladı...

Dün baktım ki gayet devrimci, hiçbir şekilde pasifizm rüzgarlarına kapılmamış, aktivist ve devrimci bir muhabir-kameraman ordusu yetişmiş...

Arkadaşları gösterici niyetine kullansan, gösterici eksiği kalmaz...

Polis niyetine kullansan, ortada gösterici kalmaz, o derece yetenekliler yani...


***


Gaz maskeleriyle anonslar, molotof kokteylinin teğet geçtiği kamera açıları, bilyelere yapılan zoom´lar, çatışmanın ortasından naklen anonslar...

Kabul edin ki televizyon haberciliği bayağı gelişmiş!..

Arkadaşların sabahtan en uygun yerlere canlı yayın araçlarını konumlandırmış olmaları ayrı bir isabet...

Korkmuyor değilim...

Bu çocuklar haber yapacağım derken, haber olacaklar...

Vur dediysem öldürmüş bunlar...

Zaten bilirim öyle olur bu tip aktivist hareketler...

Amacından kesinlikle taşmış bir televizyon haberciliği devrimciliğimiz...

Naklen anarşist bir hüviyete bürünmüş...

Koskoca haber kanalları saatlerce, naklen çatışma yayınlıyorlar...

Beyrut´ta mıyız İstanbul´da mı belli değil!..

Sanıyorum Beyrut daha sakin bugünlerde...


***


EYLEMCİLER:

1 Mayıs´ları hafif bildiğini zanneden bir tecrübe olarak ifade etmeliyim ki, 77 ve 78 1 Mayısçısı yoldaşların saçlarına ak düşmüş...

Onları "Sonunda yine Taksim´deyim, buradayım işte..." diye bağırırken görmek gözlerimi yaşarttı!..

Türk ordusu Viyana´ya girse, üzerinde bu kadar derin etkisi olmazdı...

"Kardeşim ne var bunda topu topu, makul bir sayıyla Pangaltı´dan Taksim´e yürüdüler... Atla deve değil... Hepsi hepsi İstanbul´un göbeğindeler..." diyebilirsiniz...

Türkiye´de İstanbul´un göbeğine ulaşmanın, Viyana´nın göbeğine ulaşmaktan daha zor olduğunu bilmiyorsanız, siz Türkiye ile ilgili hiçbir şey bilmiyorsunuz demektir...

Neyse DİSK Genel Başkanı dostum Süleyman Çelebi, makul ve itidalli bir barışçı havada...

Eski bir defterin Taksim Atatürk Anıtı´nda böyle kapanmasına sevindim...

TELEVİZYON HABERLERİ:

Amma velakin genç gösterici haşarı arkadaşlar (Ki onlara ATV "provokatörler" damgasını vurdu... Diğer televizyonlar ana haberlerde nasıl verdi bilmiyorum... Ben tesadüfen ATV´yi izledim...) tahminlerin ötesinde propagandalarını yaptılar...

Onlara normal yollardan işçilerle beraber yürüme izni verilseydi, bu kadar olay çıkıp, saatlerce televizyondan naklen çatışma yayınlanır mıydı emin değilim...


***


Her eylemciye yasa dışına taştı diye bu kadar kolay provokatör damgası vurmak, televizyon haberleri için doğru değil...

Sonuçta televizyon haberlerini "devlet ve polis yetkililerinin ağzıyla yayınlamak" çok fazla insanı kolayca ötekileştirmek demek...

Şiddete başvurduğunu yayınla...

Buna haberlerinde asla müsamahada bulunma...

Ama herkesi provokatör diye damgalama...

Herkesi bu kadar kolay damgalama!..

POLİSLER:

Açık söyleyeyim pek de değişmemişler...

Yine tazyikli su...

Yine panzer...

Yine gaz ve tercihan biber gazı...

Mesele o grupları şiddete başvurmadan, sistemin ve gösterinin içine almaktan geçiyor...

Bu da bir karar meselesi...

Bir uygulama değil...

***

SONUÇ:

Evet 77-78´de öldürülenlerin arkadaşları, bayramın sendikalı sahipleri işçiler kısıtlı bir sayıda nihayet 32 yıl sonra Taksim´e vardılar...

Ancak ve fakat;

Sorun 1 Mayıs´ın barış içinde şarkılar ve marşlar eşliğinde keyifle kutlanması...

Bu toplumsal amacın çok uzağında olduğumuz aşikar...

Nazım Hikmet´in mezarını getirip, Nazım Hikmet´in fikirlerine tamamen zıt olmaya devam etmemize benziyor durum...

Sorun 77-78´deki eski arkadaşların, yoldaşların Taksim´e çıkmaları değil...

Sorun barış içinde yüz binlerin ve milyonların 1 Mayıs´ı Taksim´de şarkılarla kutlamaları...

Umut yine bir başka bahara kaldı...

Reha Muhtar/Vatan