14 Mar 2011 08:04 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:07

"BU ÇAKMA SARIŞIN GAZETECİ AJAN MI? GÜLDÜRMEYİN BENİ!"

Düşüncem bu sarışının kendi kendine boyundan büyük işlere kalkıştığı, tıpkı sarı saçları gibi gazeteciliğinin de çakma olduğu.

Ajan mı? Güldürmeyin beni...

Dün bizim gazetede Özlem Çelik'in köşesinde okudum. Meğer 'şaibeli sarışın' CHP'nin en saygın milletvekillerinden Atilla Kart'a da bulaşmaya çalışmış. Kendince talimatlar vermeye kalkmış, ama bu oyun ona sökmemiş. Kart, başından atmış. 'Türkiye'de son altı-yedi yıldır siyasette ve hukukta gündemi istihbarat belirliyor, bu olayın da istihbarat kaynaklı olduğu çok açık' diyor.
Biz Türkler komplo severiz ve hemen birilerine kolaylıkla 'Ajan' yaftası yapıştırırız ya... Sonraki günlerdeki gelişmeler bu kişiye ajan demenin gerçek ajanlara büyük bir hakaret olacağını gösterdi.

Casus filmlerinden, romanlarından da biliriz... Ajan için asgari bazı şartlar gerekir: Mesela bu kadar geveze olmaz, bu kadar çok ip üstünde oynamaz, şeytani bir zekaya sahip olması gerekir.
Oysa şu ana kadar gördüğümüz ancak acınası bir karakter. Hangi istihbarat güvenilmez olduğu iki dakika konuşunca belli olan birini kullanmaya kalkar? Tabii istihbarat servislerine haddinden fazla önem atfetmiyorsam...

Benim düşüncem bu sarışının kendi kendine boyundan büyük işlere kalkıştığı, tıpkı sarı saçları gibi gazeteciliğinin de çakma olduğu.
Belli ki birileri onu kullansın diye çok çabaladı: Baksanıza hükümete yakın bir gazeteciye gidip muhbirlik teklif etmiş.
Ama kimse yüz vermemiş. Zamanında kullanılmamış ama şimdi kullanılıyor.

Oray Eğin / www.aksam.com.tr