BOURNE'IN MİRASI KİME KALDI?
CIA tarafından yenilmez bir savaşçı haline getirilmiş Ajan Aaron kendisini ve güzel bir doktoru kurtarabilmek için Alaska'dan Filipinlere uzanan ölümcül bir maceraya dalıyor!
Bu hafta gösterime giren sadece dört yeni filmimiz var ama buna
“fırtınadan önceki sessizlik” demek de mümkün… Gişe bombaları
ilerleyen haftalarda gösterime girmek üzere sıra bekliyor. Yine de
eğlenceli filmler var bu hafta karşımızda… Üstelik az film olmasına
rağmen her türün meraklısı düşünülmüş, hatta çocuklar bile… Bana
kalırsa yeni ‘Saftirik’ macerası okullar açılmadan yüzlerini
güldürecek çok iyi bir sinemaya gitme sebebi…
İşte haftanın dört filmi… Bu hafta odağıma Bourne serisinin son
filmi Bourne’un Mirası’nı aldım ancak bu film için sarfedecek güzel
kelimeler bulamadım. İyi okumalar, iyi seyirler!
Bourne’un Mirası / The Bourne Legacy / Aksiyon, Gerilim /
135 dk
Yönetmen: Tony Gilroy
Oyuncular: Jeremy Renner, Scott Glenn, Stacy Keach, Edward Norton,
Michael Chernus, Corey Stoll, Joan Allen, John Arcilla,Clayton J.
Barber, Michael Berresse
80’ler aksiyon sineması açıkta bırakılmış bir elma şekeri gibi...
Aradan geçen 30 yıldan sonra bile üşüşen sinek çok oluyor. Bu hafta
izleyeceğimiz tamamen gişe kaygısıyla yapılmış Bourne’un Mirası da
işte böyle bir film!
İlk defa 80’ler video furyasında karşımıza çıkan Robert Ludlum
romanlarını modern sinemaya etkileyici bir şekilde geçirmeyi
başaran yönetmen Paul Grengrass ve Jason Bourne rolüne çok yakışan
Matt Damon’u kaybettikten sonra yapımcıların elinde kalan tek
seçenek, ajanlar dünyasına dalıp torbadan kim çıkarsa çekmek. Amaç:
Bourne serisine mesafeli bir şekilde iliştirebilecekleri ancak
macerayı asıl kahraman üzerinden devam ettirebilme ihtimaline
karşın ileride tamamen unutabilecekleri bir yan karakter kurgulayıp
filmi çıkarmak, Bourne ismiyle bilet satarak hap yapmak, para
kazanmak…
Bu macerada daha önceki filmlerin ortak senaristi olan Tony Gilroy
yönetmen koltuğuna da oturuyor. Son dönem aksiyon sinemasının
ısrarla öne çıkarılmaya çalışılan yıldızı Jeremy Renner ise Ajan
Aaron Cross rolünde karşımıza çıkıyor. Rol için doğru seçim gibi
durmuyor, Mickey Rooney’i andıran sevimli bir suratı var. Onu
beyazperdede her gördüğümde kas çalışmış bir Elmer (Looney Tunes
çizgi karakteri) izliyor gibi oluyorum. Jeremy Renner’ın bundan
daha ileriye gidecek potansiyeli olduğunu sanmıyorum ama Edward
Norton ve Rachel Weisz’in bu filmde ne işi var bilemedim!
Film, Youtube’a düşen görüntüler yüzünden deşifre olma ihtimaline
karşı vazgeçilen bir istihbarat projesinden ve itlaf edilen
ajanlarda açılıyor. Bu kısmı hiç inandırıcı bulmadığımı
belirtmeliyim. Sen kalk, binbir zahmetle bir sürü elit ajan
yetiştir sonra da "youtube’da görüntüler var, foyamız meydana
çıkacak" diye korkup hepsini yok et. Ciddi olamazsınız! Bu projenin
‘askerleri’ bildiğimiz sıradan insanlar değil, genetikleriyle
oynanmış ve hormon dengeleri yeniden düzenlenerek birer ‘üstün
savaşçı’ haline getirilmişler ama her gün almaları gereken
yeşilli-mavili hapları var. Tüm ajanların işi bitirildikten sonra
sona kalan tek kişi olan Aaron’un ve hapların üretildiği
laboratuvarda çalışan bir doktorun peşine düşen CIA, kendi
yarattığı bu ölüm makinesini durduramayınca iyice zıvanadan çıkarak
daha piyasaya sürülmemiş bir ajan projesinden (LARX) arkadaşları
devreye sokuyor vs.
Artık izlemekten fenalık getiren “tavşan kaç, tazı tut” tarzı bir
tekno maceraya daha var mısınız? Açıkçası, 20-30 yıl önce yapıldığı
kadar etkileyici değil bu numaralar… Kahramanlarımız oradan oraya
kaçarken son teknolojiyle donatılmış bir üssün içindeki-her şeyi
devlet için yapan-‘kötü adamların’ anlık takip yapıp sağa-sola
emirler yağdırması… Etkilenmiyoruz çünkü bunlar çok eski, çok
bildik şeyler artık!
Hollywood yapımcılarının elinde kocaman bir mikser var. İçine
80’lerden, 90’lardan tutmuş ne varsa doldurup karıştırıyorlar ve
fiyakalı bir bardağa koyup önümüze sürüyorlar. Evrenin Askerleri,
Die Hard, Terminator 2 ve hatta doğada hayatta kalma sahneleriyle
İlk Kan… Bourne’un Mirası kendi doğasına uygun hareket etmek yerine
tüm bu filmlere özeniyor. Deyim yerindeyse; mirası reddediyor! Tony
Gilroy, T2’nin daha filmin ortasına gelmemişken izlediğimiz
motosikletli kovalamaca sahnesinin çok daha sıkıcı olanını
‘muhteşem final’ diye yutturmaya kalkınca da seyirci oldukça
tatminsiz bir şekilde kalkıyor koltuklarından…
Sinemanın önüne kadar gidip son çare bu filme bilet aldıysanız
yapacak bir şey yok. Aslında Bourne filmi izlememiş bir bünye keyif
bile alabilir ancak ortada sevdiğimiz Bourne serisine ait bir miras
falan yok biline! Hollywood’un hep yaptığı, iyi pazarlayıp para
kazandığı ama seyircinin "izlemesek ne kaybederdik?" dediği sıradan
aksiyonlardan biri daha…
Paris Manhattan / Paris Manhattan / Komedi, Romantik / 77
dk
Yönetmen: Sophie Lellouche
Oyuncular: Marie-Christine Adam, Woody Allen, Patrick Bruel,Jacques
Ciron, Louis-Do de Lencquesaing, Alice Taglioni
Özet: Sophie Lellouche’un yönettiği ve Alice Taglioni, Patrick
Bruel, Marine Delterme, Louis Do de Lencquesaing, Michel Aumont,
Marie Christine Adam, Yannick Soulier, Margaux Chatelier, Arsene
Mosca, Gladys Cohen ile Woody Allen’ın oynadığı Paris - Manhattan,
31 Ağustos 2012’de M3 Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından
gösterime çıkarılıyor. Woody Allen takıntılı bir eczacı olan Alice,
Allen’ın tüm filmlerini ezbere bildiği yetmezmiş gibi yönetmenin
kendisine de kafaya takmış haldedir. Üstelik onu seven ama ilişki
konusunda şüpheleri olan bir de erkek arkadaşı vardır.
Yönetmen Sophie Lellouche sevimli görünen ama içi kof Fransız
komedilerinden birini daha çekiyormuş gibi durabilir, en azından
afişten öyle anlaşılıyor ancak işin içinde daha fazlası var.
Yaşama, aşka ve başka şeylere dair modern şehirli insan
züppeliğiyle de olsa güzel şeyler söyleyen bir film… Türü sevenler
için bu hafta tek seçenek ancak kötü bir film değil. İçiniz ferah
olsun.
Saftirik: İşte Şimdi Yandık / Diary of a Wimpy Kid: Dog
Days / Komedi / 94 dk
Yönetmen: David Bowers
Oyuncular: Jared Abrahamson, Reese Alexander, Wanda Ayala,Joshua
Ballard, Dalila Bela, Devon Bostick, Karan Brar, Robert Capron,
Simon Chin, Melody B. Choi
Özet: Okul nihayet bitmiş ve heyecanla beklenen yaz tatili
gelmiştir. Greg Heffley dinleneceği, bol eğlenceli bir yaza
hazırdır. Fakat yaz için yaptığı tüm planlar bir anda suya düşer.
Greg şimdi plansız kalmıştır; e bütün yaz nasıl geçecektir?
Saftirik’in maceralarını okumak çok zevkli, en azından oğlum yaz
boyunca elinden düşürmedi ama ete-kemiğe bürününce sonuç ne olacak?
İlk film başarılı bir uyarlamaydı. Bu defa da bu zıpır veledin
maceraları hakkıyla peliküle aktarılmış. Çocuklarınızı gönül
rahatlığıyla götürebilirsiniz. Sizin de canınızın sıkılmayacağının
garantisini verebilirim.
Korku Kapanı / Storage 24 / Korku, Bilim Kurgu / 87
dk
Yönetmen: Johannes Roberts
Oyuncular: Noel Clarke, Colin O’Donoghue, Antonia Campbell-Hughes,
Laura Haddock, Jamie Thomas
Özet: Londra’da kargaşa yaşanmaktadır. Askeri bir kargo uçağı
taşıdığı oldukça gizli muhteviyatı tüm şehre yayarak yere
çakılmıştır. Londra’nın durumundan bihaber olan Charlie ve Shelley
ise bu sırada en iyi arkadaşları Mark ve Nikki ile Depo 24’te mal
paylaşımı yapıyorlardır. Aniden elektrik kesilir. Sonsuz gibi
görünen koridorlardan oluşan karanlık labirentte mahsur kalan bu
dört kişinin peşinde gizemli bir yırtıcı vardır. İçeridekilerin
dışarıya çıkarılmaması için tasarlanmış bir yerden nasıl
çıkabilirsiniz?
Basın gösterimi yapılmadı!