22 Eki 2009 17:13
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:54
BOŞUNA ÇAMUR ATMASIN!..ONA İŞ VERECEK NE TELEVİZYONUM,NE DE GAZETEM VAR!.. FATİH ALTAYLI'YA BU ŞOK SÖZLERİ KİM SÖYLEDİ?
Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı hangi haberiyle kimi kızdırdı?
Haberturk gazetesinin dün yayınladığı 2010 Kültür başkenti fonundan faydalandığını söylediği Tayfun Talipoğlu'ndan Fatih Altaylı'ya ağır bir yanıt geldi...
FATİH ALTAYLI BANA BOŞUNA ÇAMUR ATIYOR. BENİM ONA İŞ VERECEK NE TELEVİZYONUM, NE DE GAZETEM VAR...
Meslek hayatı boyunca akılda kalacak tek haberi bulunmayan, ayrıldıktan sonra ekmek yediği yere küfrü meslek edinmiş Fatih Altaylı kamuoyunun bildiği üzere hangi patrona sövse, bir süre sonra onun yanına geçip, karşı tarafa saldıran bir isim olarak anılmaktadır.
Kendisi kirli olanların, en büyük silahı herkesin kirli olduğunu kanıtlamaya çalışmaktır.
İLKELERİMDEN TAVİZ VERMEDİM
Meslek yaşamı boyunca nerede yazarsa yazsın, hangi kanalda olursa olsun ilkelerinden taviz vermeyen, bu ülke çocuklarının ve ezilen insanların yaşamlarını anlatan ben, bu kirli düzenin dışında kalmaya çalışsam da kendisi iki gündür çamurunu yalan haberleriyle üstüme sıçratmaya çalışmaktadır.
En büyük tesellimiz kamuoyunun Fatih Altaylı'yı iyi tanıyor olması ve ciddiye almamasıdır.
Sevgili Can Dündar'dan başlamak üzere, karalama kampanyasına devam eden Altaylı, kendi gibi yetiştirmeye çalıştığı bir muhabirine yaptırdığı haberle bizi "2010 Yağmacısı" ilan etmiştir.
Bir belgeselcinin, belgesel teklifi vermesinden doğal ne olabilir? Sonuçta TOKİ ihalesine girmedim.
Kaldı ki sözü geçen 2010'a verilen "İstanbul'da Kadın Olmak" Projesi, Türkiye Aile Planlaması Derneği ile ortak verilmiş bir projedir. İstenilen miktar 1 milyon 300 bin liradır. Ancak bu miktarın içinde İstanbul'daki kadın hikayelerinin anlatılacağı 13 bölümlük belgesel dışında, aile planlaması üzerine özellikle İstanbul'un varoşlarında yaşayan kadınları bilgilendirmek üzere, kapsamlı bir saha çalışması, yine aile planlamasını anlatan bir tiyatro oyunun çeşitli yerlerde sahnelenmesi, sempozyumlar ve teklifi vermemizin üzerinden çok zaman geçtiği için şu an hatırlayamadığım bir çok etkinlik vardı. Ve çok önemli bir nokta da projenin kabul edilmemiş olmasıdır. Teklif vermek ne zamandan beri "yağmacılık" oluyor? Ya da emek harcanarak yapılan ya da yapılacak bir belgeselden, etkinliklerden karşılığını istemek ne zamandan beri yağmacılık oluyor? Ben emeğimle kazandım hep, çamur atarak değil.
Bugünkü yazısında 1 milyon 300 bin aldığımız iftirasını ortaya atan Fatih Altaylı, sözümona gazetecilik yaşamı boyunca, saldırı yazıları dışında bir şey yazmadığı için, bir belgeselin kaça çıkacağını da bilmez.
Benzer bir işgüzarlığı Marmara Depremi sırasında çocuğu enkazdaki kolon altına sıkışmış bir babanın, "senin adını duyarsa umudu artar" sözü üstüne adımı söylememi "reklam" diye nitelendirmişti ama o günlerde "çamura basma sıçrar" deyimi doğrultusunda, yanıtlamamıştım.
Biliyorum ki, bundan sonra peşimize muhabirler takıp iftira atmak için ortam kollayacaktır. Ama biz de basında bu kirliliği temizlemek için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kamuoyunun dikkatine;
Düşünün ki, yanıt verme imkanı olan bizlere bunu yapan birisi, yönettiği gazetede iftiraları ile vatandaşları ne kadar üzmektedir.
22.10.2009
Saygılarımla
Tayfun Talipoğlu
FATİH ALTAYLI BANA BOŞUNA ÇAMUR ATIYOR. BENİM ONA İŞ VERECEK NE TELEVİZYONUM, NE DE GAZETEM VAR...
Meslek hayatı boyunca akılda kalacak tek haberi bulunmayan, ayrıldıktan sonra ekmek yediği yere küfrü meslek edinmiş Fatih Altaylı kamuoyunun bildiği üzere hangi patrona sövse, bir süre sonra onun yanına geçip, karşı tarafa saldıran bir isim olarak anılmaktadır.
Kendisi kirli olanların, en büyük silahı herkesin kirli olduğunu kanıtlamaya çalışmaktır.
İLKELERİMDEN TAVİZ VERMEDİM
Meslek yaşamı boyunca nerede yazarsa yazsın, hangi kanalda olursa olsun ilkelerinden taviz vermeyen, bu ülke çocuklarının ve ezilen insanların yaşamlarını anlatan ben, bu kirli düzenin dışında kalmaya çalışsam da kendisi iki gündür çamurunu yalan haberleriyle üstüme sıçratmaya çalışmaktadır.
En büyük tesellimiz kamuoyunun Fatih Altaylı'yı iyi tanıyor olması ve ciddiye almamasıdır.
Sevgili Can Dündar'dan başlamak üzere, karalama kampanyasına devam eden Altaylı, kendi gibi yetiştirmeye çalıştığı bir muhabirine yaptırdığı haberle bizi "2010 Yağmacısı" ilan etmiştir.
Bir belgeselcinin, belgesel teklifi vermesinden doğal ne olabilir? Sonuçta TOKİ ihalesine girmedim.
Kaldı ki sözü geçen 2010'a verilen "İstanbul'da Kadın Olmak" Projesi, Türkiye Aile Planlaması Derneği ile ortak verilmiş bir projedir. İstenilen miktar 1 milyon 300 bin liradır. Ancak bu miktarın içinde İstanbul'daki kadın hikayelerinin anlatılacağı 13 bölümlük belgesel dışında, aile planlaması üzerine özellikle İstanbul'un varoşlarında yaşayan kadınları bilgilendirmek üzere, kapsamlı bir saha çalışması, yine aile planlamasını anlatan bir tiyatro oyunun çeşitli yerlerde sahnelenmesi, sempozyumlar ve teklifi vermemizin üzerinden çok zaman geçtiği için şu an hatırlayamadığım bir çok etkinlik vardı. Ve çok önemli bir nokta da projenin kabul edilmemiş olmasıdır. Teklif vermek ne zamandan beri "yağmacılık" oluyor? Ya da emek harcanarak yapılan ya da yapılacak bir belgeselden, etkinliklerden karşılığını istemek ne zamandan beri yağmacılık oluyor? Ben emeğimle kazandım hep, çamur atarak değil.
Bugünkü yazısında 1 milyon 300 bin aldığımız iftirasını ortaya atan Fatih Altaylı, sözümona gazetecilik yaşamı boyunca, saldırı yazıları dışında bir şey yazmadığı için, bir belgeselin kaça çıkacağını da bilmez.
Benzer bir işgüzarlığı Marmara Depremi sırasında çocuğu enkazdaki kolon altına sıkışmış bir babanın, "senin adını duyarsa umudu artar" sözü üstüne adımı söylememi "reklam" diye nitelendirmişti ama o günlerde "çamura basma sıçrar" deyimi doğrultusunda, yanıtlamamıştım.
Biliyorum ki, bundan sonra peşimize muhabirler takıp iftira atmak için ortam kollayacaktır. Ama biz de basında bu kirliliği temizlemek için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kamuoyunun dikkatine;
Düşünün ki, yanıt verme imkanı olan bizlere bunu yapan birisi, yönettiği gazetede iftiraları ile vatandaşları ne kadar üzmektedir.
22.10.2009
Saygılarımla
Tayfun Talipoğlu