Borsada trilyonluk fonları yöneten sözde gazeteciler!
Para sahiplerinin paralarını nerede değerlendireceklerini bilemedikleri şu günlerde “borsa”, yine iştah kabartan bir numaralı alan oldu.
Son 20 yılda ülkedeki bir çok kavram gibi “etik” kavramının da içi boşaltıldı.
Sözlükler etik sözcüğünü, “doğru davranışlarda bulunmak, doğru bir insan olmak ve değerler hakkında düşünme pratiği” olarak tanımlıyor.
Dünyada hemen her toplumda kabul gören bazı ortak etik değerler de şunlar:
. Dürüst olmak ve doğruluktan asla ayrılmamak.
. Adil davranmak.
. Asla yalan söylememek.
. Bir başkasının hakkına göz dikmemek.
. Karşındaki insanın mağduriyetinden ya da hırsından faydalanmamak.
. İnsanlara ve doğaya karşı saygılı olmak.
. Yardıma muhtaç insanlara yardım etmek.
. Vatandaşlık bilinci yüksek olmak.
. Sorumluluk sahibi olmak.
. Her zaman güvenilir olmak.
*
Bir de mesleki etik kuralları var: Tıp etiği, yargı etiği, ticaret etiği, medya etiği, memur etiği bunlardan bazıları...
Bu girizgahtan sonra sözü nereye vardıracağımı anlamışsınızdır:
Medya etiği!
Onun içinde de doğrudan parayla ilgili olan “ekonomi gazeteciliği etiği…”
*
Kiminize “detaymış” gibi görünse de aslında ekonomi gazetecilerini ilgilendiren bu etik, devasa şirketlerin kaderini bile tayin edebilecek önemdedir.
Örneğin herhangi bir gazetede çıkacak küçücük bir haber bile bazı şirketleri olduğundan daha güçlü gösterebilir; bazı şirketler ise “art niyetli” bir haber yüzünden batabilir.
Tabii bunlar olurken, o şirketlerin yatırımcıları da çok büyük paralar kazanır ya da kaybeder.
İşte; bu yüzden ekonomi gazeteciliğinin en önemli meslek etiklerinden biri, “gazetecinin borsada oynamaması, yatırımının bulunduğu alanlarda olumlu ya da olumsuz haber yapmaması”dır.
*
Ülkemizde ne yazık ki bu temel kuralın umursanmadığını gösteren yüzlerce olay yaşadık.
Borsada kendisi ya da gazete yöneticileri ve sahipleri adına “portföy yöneten” ekonomi müdürlerini bile gördük.
Öyle ki bu “müdürler” spekülasyon ve manipülasyon yaptıkları için İMKB ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından uyarıldılar veya cezalandırıldılar.
Hisselerine yatırım yapmak istedikleri şirketler hakkında önce olumsuz haberler yapıp değerini düşürdüler ve patronlarının milyonlarca dolarlık birikimlerini bu hisselere yatırarak “düşük fiyattan” topladılar.
Sonra tam tersi yönde haberler yaparak, yönettikleri portföyün değerini 10’a, 15’e katladılar.
Aynı zamanda döviz kurlarıyla, faizlerle ilgili spekülatif haberler yaparak piyasasıyı yönettiler ve yönlendirdiler.
*
Geçmişteki bu vahim gazetecilik cinayetlerini kimlerin, kimler adına işlediğini merak ediyorsanız Google’da kısa bir arama yapmanız yeterli.
Ne yazık ki o isimlerin hiçbiri tasfiye edilmedi, hiçbiri işsiz bırakılmadı.
Sadece patronlarının ve yöneticilerinin değil kendi kasalarını da doldurdular.
Bazıları da “itibarlı gazeteci” olarak emekliye ayrıldı. Şimdi servet içinde yüzüyor!
*
Bu konuyu neden açtım biliyor musunuz?
Bu işler günümüzde de aynen devam ediyor!
Para sahiplerinin paralarını nerede değerlendireceklerini bilemedikleri şu günlerde “borsa”, yine iştah kabartan bir numaralı alan oldu.
Durum böyle olunca da şirketlerin yatırımlarıyla, satın alınmaları ya da satılmalarıyla, kârlarıyla, dağıtacakları kâr paylarıyla ilgili haberler yine büyük önem kazandı.
Bazı “ekonomi servisi” yöneticileri ve muhabirleri de yine devreye girdi ve spekülatif haberlerle “küçük yatırımcıyı” yanıltmaya başladı.
*
Eskiden İMKB ve SPK yönetimleri iyi kötü bu arkadaşları deşifre ediyor ve cezalandırıyordu.
Artık günümüzde böyle bir şey kalmadı.
Ortalık spekülatif borsa şirketi haberi yapan…
Bu haberlerle de küçük yatırımcıyı avlayan geleneksel medya ya da internetteki ekonomi sitelerinden geçilmez hale geldi.
Eğer büyük parasal kayıplar yaşamak istemiyorsanız medyadaki borsa şirketleriyle ilgili haberlere inanmayın.
Sadece onlara değil, “insider trading” yani “içeriden bilgi alarak yatırımlarını buna göre yapan” ya da “yapıyormuş” gibi görünen vurgunculara da kanmayın.
“Etik”in, soğan cücüğü kadar öneminin kalmadığı bu “cangıl”da yok olup gitmeyin…
*
Bir çift söz de yıllardır faaliyet gösteren ama “etik” adına tek icraat bile sergilemeyen Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin yöneticilerine:
Eğer bizzat bu işleri yapmıyor ve haksız yere para kazanmıyor ve kazandırmıyorsanız, iyice kronik hale gelen “gazetecilerin borsada oynaması” meselesine bir el atıverin!
Gazeteci örgütü olmak, sadece bir takım sponsorluklarla toplantılar ya da geziler düzenlemek değil, aynı zamanda meslek etiğini ve onurunu korumak adına çalışmayı da gerektirir…