Böcek iddianamesi tamamlandı, savcı 'müebbet' istedi
Tayyip Erdoğan'ın ofisinde bulunan 'böcek' hakkında hazırlanan iddianame ortaya çıktı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde çalışma
ofisinde bulunan ortam dinleme cihazı (böcek) sonrasında Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma tamamlandı.
T24'ün detaylarına ulaştığı iddianamede, Anayasal Düzene Karşı
İşlenen Suçlar Bürosu Savcısı Durak Çetin, aralarında Erdoğan’ın
koruma Müdürü Mehmet Yüksel, Zeki Bulut ve eski TÜBİTAK Başkan
Yardımcısı Hasan Palaz’ın da bulunduğu 13 kişi hakkında, “Örgütlü
olarak siyasal amaçla casusluk yapmak, örgütlü olarak siyasal
amaçla casusluk yapmak suçuna yardım etmek, bu kapsamda özel
hayatın gizliliğini ihlal etmek, kişiler arasındaki konuşmaları
kaydetmek ve bu suça yardım etmek” (TCK 228/1, 132/1, 133/1,
137/1-a-b, 39/2-c) suçlamasıyla iddianame hazırladı. İddianamede,
şüpheli olarak sıralanan isimler için “yakalama” istendi.
Şüpheliler hakkında müebbet hapis cezası istendi.
Hazırlanan iddianame Başsavcı vekili Hüseyin Şahin’e onaylaması
için geçen hafta sunuldu. Ancak henüz mahkemeye gönderilmedi.
Suç tarihi ve yeri
İddianamede, suç tarihi ve suç yeri olarak “2011 yılı ve sonrası,
Ankara İl Merkezi” denildi.
İddianamede şüpheli olarak yer alan isimler
“Ali ÖZDOĞAN, Serhat DEMİR, Ahmet TÜRER, Sedat ZAVAR, Enes ÇIĞCİ,
İlker USTA, Hurşit GÖLBAŞI, Seyit SAYDAM, İbrahim SARI, Harun
YAVUZ, Mehmet YÜKSEL, Zeki BULUT, Hasan PALAZ.
Deliller
İddianameye delil olarak ise MİT raporu, Başbakanlık Teftiş
Kurulu raporu, gazete haberleri, ortam dinleme cihazı olarak tabir
edilen “böcek” satışı yapan firma yetkilisi olduğu ifade edilen
“Hançer” kod adlı gizli tanık beyanları ve HTS kayıtları
gösterildi.
‘Basında Gülen cemaatine mensup oldukları bilgisi var’
İddianamede, basında yer alan haberlere dayanılarak şüpheli
isimlerin Gülen cemaatine mensup oldukları şu şekilde ifade
edildi:
“Şüpheliler Ali Özdoğan, Serhat Demir, Ahmet Türer, Sedat Zavar,
Enes Çiğci, İlker Usta, Hasan Palaz, Zeki Bulut ve evrakı ayrılan
Orhan Şengül’ün, Başbakanlığın çalışma ofislerinde bulunan dinleme
cihazları nedeniyle yazılı ve görsel basında Fethullah Gülen
cemaatine mensup olduklarının yazıldığı, söylendiği, ancak
şüpheliler Ali Özdoğan, Ahmet Türer, Sedat Zavar, Enes Çiğci, İlker
Usta, Hasan Palaz, Zeki Bulut’un savunmalarında, Fethullah Gülen
cemaatine mensup olmadıklarını söyledikleri” olarak yansıdı.
Böcek’in bulunması ise şöyle anlatıldı:
“1) 28/12/2011 tarihinde öğle saatlerinde Başbakanlık Keçiören
Subayevleri’ndeki ikametin altında bulunan çalışma ofislerinde
Başbakanlık Başmüşaviri Mustafa Varank’ın ve konutta görevli
polislerin eşliğinde arama – tarama yapılıp, sinyal yayan bir
dinleme cihazının bulunduğu, 28/12/2011 tarihinde öğleden
sonra AK Parti Genel Merkezinde 5 kişilik MİT ekibiyle arama
– tarama yapıldığı, 29/12/2011 günü, öğleden önce 5 kişilik MİT
ekibiyle yine yanlarında Mustafa Varank olduğu halde Başbakanlık
Merkez binada ve öğleden sonra Başbakanlık resmi konutunda arama –
tarama yapıldığı, priz içerisinde sinyal yaymayan dinleme cihazının
bulunduğu”
“28 Aralık 2011 tarihinde Keçiören'de Sn. Başbakan tarafından
kullanılan Çalışma ofisinin teknik araması sırasında;
Spektrum Analizör cihazı ile yürütülen RF frekans taraması
esnasında, 416 MHz civarında bir telsiz verici yayını ile
karşılaşıldığı, söz konusu frekans üzerinde yapılan detaylı
incelemede yayının dış ortamdan yapılmadığının belirlendiği,
Bu kapsamda, ilk olarak mutfak bölümünde RF sinyal taraması
yapıldığı, ancak sinyal yayınının belirtilen bölgeden
kaynaklanmadığının gözlendiği, bilahare sürdürülen RF sinyal
taraması sonucunda sinyal yayınının yandaki daireden
kaynaklandığına karar verilerek yan dairede inceleme yapıldığı,
yürütülen çalışma sonucunda telsiz sinyalinin kaynağının, Sn.
Başbakan tarafından kullanılan masanın sağ tarafındaki "FAR MARKA 6
GİRİŞLİ ÇOKLU PRİZ" olduğunun belirlendiği,
Spektrum analizör cihazının ekranında, çoklu prizin elektriğinin
kesildiğinde sinyal yayınının sonlandığı, tekrar elektrik
verildiğinde ise telsiz yayınının tekrar ortaya çıktığının
gözlendiği, anılan masanın sağ tarafında kriptolu telefon da dahil
olmak üzere toplam 4 adet telefonun bulunduğu,
Daha sonraki aşamada, çoklu priz açılmadan X-RAY cihazı ile
görüntülendiği ve priz içerisinde normalin dışında özel bir yapının
varlığını andıran bir görüntü ile karşılaşıldığı, Bilahare çoklu
prizin kapağı açıldığında diğer çoklu prizlerden farklı olarak
kenarlarında boşluk bulunmadığı, boşlukların priz ile aynı renkte
özel olarak tasarlandığı (kalıbının çıkarıldığı) değerlendirilen
bir malzeme ile fark edilmeyecek şekilde kapatıldığının gözlendiği,
priz içerisinde bulunan kalıp malzemesinin kırılması neticesinde
elektrik şebekesinden beslenen telsiz vericiye ulaşıldığı,
Telsiz vericinin tespiti sonrasında, mevcut durumun sadece Mustafa
VARANK ile paylaşılarak herhangi olumsuz bir durum yokmuş gibi
teknik arama faaliyetine devam edildiği, söz konusu çoklu priz
incelenmek üzere Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatına bağlı
ekip tarafından teslim alındığı,
2) 29 Aralık 2011 tarihinde Başbakanlık Çankaya Resmi Konutta Sn.
Başbakan tarafından kullanılan makam odasında gerçekleştirilen
teknik arama faaliyeti neticesinde;
Öncelikle radyo frekans taraması yapıldığı ancak herhangi bir
telsiz ya da radyo frekansına rastlanmadığı, daha sonra fiziki
aramaya geçildiği;
Resmi konutta; fiziki arama bölümünde, grup prizlerin açılarak
incelenmesi aşamasında Sn. Başbakan tarafından kullanılan masanın
sağ tarafındaki "SCHNEIDER marka 3 girişli çoklu priz" içerisinde
Keçiören ikametgah altında yer alan çalışma ofisinde bulunan
prizdekine benzer yapının olduğu, Keçiören de tespit edilen özel
kalıp malzemesine benzer bir yapı ile karşılaşıldığı, söz konusu
kalıp malzemesinin kırılması neticesinde, herhangi bir sinyal
yayını olmadığından pasif durumda olduğunun değerlendirildiği,
elektrik şebekesinden beslenen telsiz vericinin tespit edildiği,
Makam odasında, söz konusu çoklu prizin bulunduğu bölümde kriptolu
telefon da dahil olmak üzere çok sayıda telefonun bulunduğunun
gözlendiği,
Telsiz vericinin tespiti sonrasında, mevcut durumun sadece Mustafa
VARANK ile paylaşılarak herhangi olumsuz bir durum yokmuş gibi
teknik arama faaliyetine devam edildiği, söz konusu çoklu priz
incelenmek üzere Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatına bağlı
ekip tarafından teslim alındığı,
30 Aralık 2011 tarihinde Başbakan'ın Keçiören ikametgahı
bünyesinde, toplam 4 adet odada teknik arama faaliyeti
gerçekleştirildiği ancak, yürütülen çalışmalar neticesinde,
herhangi bir gizli dinleme ve gözetleme sistemi tespit
edilmediği.”
Savcı: TÜBİTAK raporunda Palaz’ın imzası yok
Savcı Çetin, daha önce “Başbakanlık ofisinde bulunan böcekle ilgili
hazırlanan raporda tahrifat yapmam istendi” açıklaması ile ismi
gündeme gelen Hasan Palaz ile ilgili ise hazırlanan raporda imzası
olmadığını belirtti. TÜBİTAK raporundan 2 yıl sonra alınan ve
alanında uzman olmadığı belirtilen TOBB uzmanı Teyfik Diker imzalı
raporu da Palaz aleyhine delil olarak kullandı. Savcı Palaz ile
ilgili şu suçlamalarda bulundu:
“Soruşturmada daha önce tanık olarak dinlenen şüpheli Hasan Palaz
kendisine TÜBİTAK da düzenlenen raporda dinleme cihazlarının
konulma tarihinin tespitine yönelik olarak silikon-dolgu
malzemelerinin ömür tespiti ile katılaşma sürelerinin daha eski
tarih olarak yapılması konusunda basında ve tanık ifadesinde baskı
yapıldığını söylediği, ancak dosya içeriğine göre MİT'ten kendisini
gönderilen dinleme cihazlarının içinde bulunduğu prizler içindeki
dolgu malzemelerinin katılaşma ve ömür tespiti konusunda rapor
hazırlamadığı, MİT'ten gelen çalışma ve rapor hazırlama talebini
TUBİTAK MAM'dan dosyada tanık olarak dinlenen Hamza Turhan'a
gönderdiği, Hamza Turhan'ın Kimya mühendisi olup silikon-dolgu
malzemeleri üzerinde çalıştığı, çalışma sonuçlarını ve notlarını
şüpheli Hasan Palaz'a gönderdiği, Hasan Palaz'ında bu notları kendi
dairesinde bulunan makine mühendisi Gökhan Vıcıla verdiği, Gökhan
Vıcıl'ın yazdığı raporları MİT'e gönderdiği, TUBİTAK tarafından
yazılan raporlarda şüpheli Hasan Palaz'ın imzasının olmadığı.”
İddianame tanık beyanlarına yer verilirken, aramaya Mustafa
Varank’ın katıldığı ve böcekleri onun fotoğrafladığı anlatıldı.
Mahkeme heyetinin polislerin tutuklanma talebine ilişkin verdiği
karar
Öte yandan iddianamede, haklarında yakalama kararı çıkarılan
polisler hakkında Ankara 12.Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin aldığı
tutuklama talebinin reddi kararının detayları ve mahkemenin
tespitlerine değinilmedi. Mahkeme 27 Haziran’da verdiği kararda
polislerin tutuklanma talebinin ret gerekçesini şöyle
açıklamıştı.
Faturada isim ve tarih yok: Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı
tarafından verilen kararda tutuklamaya gerekçe olarak gösterilen
dinleme cihazı alımına ilişkin E.Ç.’nin adına düzenlendiği iddia
edilen faturada bu şüphelinin adının ve soyadının olmadığı,
faturanın ne zaman kesildiğine dair bir bilginin, bu faturadan
önceki ve sonraki faturalar ile dip koçanlarının da bulunmadığı
görülmüştür.
Suça konu dinleme cihazlarının bulunması ile sonuçlanan aramanın da
usulüne uygun olduğundan bahsedilemez, çünkü dinleme cihazlarının
görüntü kayıtlarının Başbakanlık başdanışmanı olan sivil bir şahıs
tarafından cep telefonu ile tespit edildiği, MİT görevlileri
tarafından arama sırasında kamera kaydı yapılmadığı tespit
edilmiştir.
TÜBİTAK raporu farklı bir tarihi gösteriyor: Savcılar tarafından
dinleme cihazlarının şüpheliler tarafından 24-25 Aralık 2011
tarihlerinde konulduğu iddia edilmektedir. Fakat TÜBİTAK raporunda
suça konu dinleme cihazlarının konulduğu prizlerde dolgu malzemesi
olarak kullanılan poliüretan dolgu malzemenin kullanıldığı tarihin
4-5 Aralık 2011 tarihi olduğu belirtilmiştir.
Tarihin değiştirilmesi için baskı yapıldı: TÜBİTAK Başkan
Yardımcısı Hasan Palaz, TÜBİTAK raporunda belirtilen dinleme
cihazlarının konulduğu tarihin değiştirilmesi için kendisine baskı
yapıldığını belirtmiştir. TÜBİTAK raporuna rağmen TOBB’a tekrar
rapor yazdırıldı. Bu raporda TÜBİTAK’ın raporunda kullanılan
yöntemin bilimsel olduğu belirtilmesine rağmen hiçbir bilimsel
açıklama yapılmadan söz konusu dolgunun tarihinin TÜBİTAK raporunu
düzenleyen araştırmacının bulduğu tarihten 10-20 gün eski olduğu
belirtilmiştir. Bu, Palaz’ın ifadesini teyit etmiştir. Savcılık
tarafından bu raporu veren bilirkişinin makine mühendisliği
bölümünde görevli olması ve konunun uzmanı olamayacağı dikkate
alınmamış ve ayrıca rapor alma yoluna gidilmemiştir.
Gizli tanık ifadelerinde somut delil yok: Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından dinlenen gizli tanık Hançer2014 ise ifadesinde aynen
“Cihazlar üzerinde yapılan tahrifatlardan dolayı söz konusu
ürünlerin benim çalıştığım firmadan alınmış olduğu ile ilgili şu an
net bir şey diyemem.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Fatura
bilgileri ile tanık beyanlarına göre söz konusu fatura ile E.Ç.’nin
dinleme cihazı aldığına ilişkin somut bir delil bulunmamaktadır.
Dinleme cihazı aldığının kabul edilmesi halinde bile bu cihazın
suça konu cihazlardan olduğuna dair yine somut bir delil
bulunmamaktadır.
Delillerin karartıldığı iddiası var: Suça konu dinleme cihazlarının
konulduğu tarihin 2011 tarihi olduğu belirtilmekle aradan 2,5 yıl
geçtikten sonra delillerin karartılmasından da bahsedilmesi ve bu
hususun tutuklama nedeni yapılması da mümkün değildir.
Herhangi bir terör örgütüyle bağlantıları yok: Polislerin herhangi
bir yurtdışı casusluk, terör örgütü, suç işlemek için kurulmuş bir
yapılanma ve yabancı devlet ve istihbarat kurumu ile
bağlantılarının bulunmadığı tespit edilmiştir.