14 Eyl 2017 20:48 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 18:41

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı 2017 Raporu tanıtıldı

- ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Voyvoda:- "Bu rapor, sürekli kendi sorunlarıyla boğuşup içine kapanmış bir ülke için küresel ekonomiye bakış fırsatı sunuyor"- "(Raporda) Ekonomik durgunluk döneminden ve refah üretmeyen büyüme sürecinden kutulmak için özellikle gelişmiş ülkelerle koordinasyon içinde...

ANKARA (AA) - Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından hazırlanan, "Sıkı Para Politikalarının Ötesinde Yeni Bir Küresel Anlaşmaya Varmak" başlıklı 2017 Ticaret ve Kalkınma Raporu, basın toplantısıyla tanıtıldı.

Pek çok ülkede eş zamanlı tanıtılan raporun Türkiye'deki sunumu Orta Doğu Teknik Üniversitesinden (ODTÜ) Doç. Dr. Ebru Voyvoda tarafından yapıldı. Raporun öne çıkan başlıkları kapsayıcı büyüme, robotlar, ekonomik kapsayıcılığın ve dışlanmanın toplumsal cinsiyet boyutu, eşitsizlik ve finansal istikrar, piyasa gücü ve eşitsizlik ile yeni bir küresel anlaşma oldu.

Voyvoda, hem BM nezdinde hem de Türkiye dahil tek tek ülkeler açısından 2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin, ekonomi ajandasının neredeyse tamamını doldurduğunu belirterek, "Bu rapor, sürekli kendi sorunlarıyla boğuşup içine kapanmış bir ülke için küresel ekonomiye bakış fırsatı sunuyor." diye konuştu.

Kalkınma hedefleri güncel olarak tartışılsa bile aslında dünya ekonomisinin pek çok açıdan dengesiz ve kapsayıcı olmaktan çok dışlayıcı bir patika sunduğunu kaydeden Voyvoda, "Bu açıdan bakıldığında istikrarsızlık, yeni politik şoklar ve çevresel meseleler gibi aslında var olan sorunlarımızı katlayan bir takım dengesizliklerle de karşı karşıyayız. Esasen 2008-2009 krizinden bu yana, ister ihracat ister tüketim kaynaklı olsun, gerçek bir ekonomik büyümenin olup olmadığı tartışılan kısa dönemlerde büyümenin getirisinin de son derece eşitsiz dağıldığının farkındayız." değerlendirmesinde bulundu.

İktisatçılar tarafından neoliberal dönem olarak tanımlanan 2008-2009 küresel kriz öncesindeki 30 yıllık dönemin, ürettiği eşitsizliklerden dolayı raporda sıklıkla hiper-globalleşme dönemi olarak adlandırıldığını ifade eden Voyvoda, şunları kaydetti:

"Kapsayıcı büyüme terimi bu noktada ortaya çıktı. Ama bunun nasıl başarılabileceği, 2030 sürüdürülebilir kalkınma hedeflerinin ve Paris Anlaşması hedeflerinin ne şekilde hayatımıza gireceği konusunda belirsizlikler var. Bu belirsizliklerin çözülmesi için katkı sunan rapor, hem küresel refah hem insanların bireysel refahları için ulusların nasıl bir araya gelip koordinasyon içerisinde politika ürettiklerini hatırlatıyor. Bu hatırlatmayı öncelikle 1930'larda Franklin D. Roosevelt'in ABD ekonomisi ve vatandaşları için sunduğu 'Yeni Anlaşma' üzerinden yapan rapor II. Dünya Savaşı sonrası AB ekonomisini canlandırmaya çalışan Marshall Planı ve Uluslararası Ticaret Örgütünü kurma tartışmalarına değiniyor. Bunları hatırlayarak uluslararası iş birliğini tekrar sağlayamazsak yaşadığımız politik şoklarla içe kapanmaya dönüşen ortamın giderek daha tahrip edici sonuçlar doğuracağı vurgulanıyor."

Voyvoda, UNCTAD raporunun bir yandan yaklaşık 10 yıl sonra küresel kriz ve ona yol açan hiper-globalleşme ortamıyla yeniden hesaplaştığını, öte yandan bu kapsayıcılık ve dışlayıcılık için üç ana başlık altında tartışmalar sunduğuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu üç ana başlıktan birincisi üretimde otomatizasyon ve robotlaşma meselesini incelerken ikincisi cinsiyet yönlü ayrışma ve eşitsizliklerin giderilmesi için yapılması gerekenleri tartışıyor. Üçüncü başlıkta ise finansallaşma ve hiper-globalleşme döneminde şirketlerin artan faaliyet dışı -rantiye- karları, güç kazanarak piyasayı kontrol etme çabaları, eşitsizlik ve istikrarsızlık unsurları tartışılıyor. Raporda ayrıca mali daralma ve sıkı maliye politikaları da ele alınıyor. Ekonomik durgunluk döneminden ve refah üretmeyen büyüme sürecinden kutulmak için özellikle gelişmiş ülkelerle koordinasyon içinde uygulanacak genişletilmiş mali politikalara ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor."