'BİZİM MESLEKTE FARKLI DÜŞÜNENLERE YÖNELİK BÜYÜK BİR KİN VAR'!..SERDAR TURGUT ORAY EĞİN'İ NASIL SAVUNDU?...
Oray Eğin´e yapılan saldırıları ve o saldırılardaki vahşet düzeyinin artmasına her baktığımda bu yazıyı yazmayı düşündüm ama erteledim.
Amacım Oray´ı savunmak değil
Kendi köşesi bulunan bir insanı yazıda savunmak prensibim değildir. Oray´ı fiziksel saldırı dışında savunmayı hiçbir zaman düşünmem. Çünkü buna hiç ihtiyacı yok. Ama uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ve idari görevim nedeniyle yanlış anlaşılırım diyerek yazmaktan vazgeçtiğim bir konuya bugün vesile oldu diyerek gireceğim.
Özellikle bizim meslek içinde farklı davranan, farklı düşünen insanlara yönelik büyük bir kin var. Sayıları hayli fazla olduğu için bunlara rahatlıkla `kitle´ diyebiliriz. Sürü mantığıyla hareket eden bir kalabalık bu. Herkesin, her zaman kendileri gibi olmasını istiyorlar. Her insanın kendilerinkine benzer tepkiler vererek yaşamasını ve standart olmasını talep ediyorlar. `Talep ediyorlar´ lafını bilerek kullandım. Çünkü talepleri yerine getirilmediğinde, standart dışı bir davranışla karşılaştıklarında sürü birden vahşileşiyor, saldırıya geçebiliyor.
Yıllar önce yazmaya başladığımda sürü harekete geçti. Çok kızdılar. `Bu nasıl yazılır?´ veya `Bu neden yazıldı?´ sorularına cevap alamayınca resmen delirdiler.
Gördüğüm kadarıyla delilik hâlâ sürüyor. İçleri kin dolmuş, her fırsatta öç almaya çalışıyorlar.
Bir insanın kelimelerle yaşamasını ve hayatta tek önem verdiği konunun o kelimelerin nasıl bir araya gelerek oluşturduğu cümlelere yönelik olmasını anlamıyorlar. Kızıyorlar bu konuya. Yıllardır kendime ve `Düşünsel kardeşim´ diye nitelendirdiğim Oray Eğin´e yapılan saldırıları ve o saldırılardaki vahşet düzeyinin artmasına her baktığımda bu yazıyı yazmayı düşündüm ama erteledim.
Geçen gün Oray annesinin ölüm gününü anlattığı bir demeç verdi ya; sürü onun ölüm haberini farklı yaşamasına da çok kızdı. Bunların mutlu olabilmesi için her zaman beklenilen tepkileri vereceksiniz. Farklı insanlar varsa ortada, bu onlar için tehlike sinyali çaldırır. Çünkü kendi varlıkları anlamsızlaşabilir.
Bu Wilhelm Reich´in tanımlamış olduğu `Küçük adam´lığın tipik özellikleridir.
Büyük adamı küçük adamdan ayıran en önemli fark; büyük adam kendi küçüklüklerinin farkındadır ama küçük adam bunun hiç farkına varmadan yaşar. Küçük adamlar anlamadıkları bir şeyi duydukları zaman buna hemen kızarlar. Bazen de anlasalar da kızarlar. Onların başka çareleri yoktur. Değişik ve farklı düşünce kızdırır. Kızınca da o düşünceyi ifade eden kişiyi akıllarınca küçük düşürmeye çalışırlar. Bunun onlara göre en iyi yolu hakaret ve yalanlar üretmektir. Özetle; bel altına vurmaktır. Bunu iyi başardıkları zaman kendilerini büyük görürler ama bu kısa süren bir histir.
Küçük insanların hemen her zaman sinsi ve arkadan bıçaklayıcı olmaları aslında kendilerinden nefret etmeleridir. Çünkü suratınıza bakabilseler küçüklüklerinin farkında olacak, belki de kendilerine tahammül edemeyecekler.
Lütfen herkes Wilhelm Reich´in `Dinle Küçük Adam´ adlı kitabını okusun. Orada mükemmel çözümleniyor bu tür insanlar.
Reich tabii küçük adamlığı, toplumda seksüel özgürlüğün tam olmamasına bağlıyor. Keşke bu doğru, keşke çözüm bu kadar basit olabilseydi...
O zaman tutar her medyacıyı bir orgone makinesinin içine tıkardık. Bu da Reich´in icadı olan bir orgazm enerjisinin atılmasını sağlayacağını söylediği bir cihaz. Çözüm böyle olabilseydi bir kolektif orgazm sonrasında herhalde medyada da küçük insan pek kalmazdı.
Bütün yazıya vesile olan konu, Oray´ın annesinin ölümü haberini aldığı gün yaptıklarını anlattığı satırlar. Tahmin edilebileceği gibi buna ciddi bir tepki geldi. O, haberi internet mesajından öğrenmiş ve hemen kendi evine gitmiş. Bu insani tepkilere bile çok kızdılar.
Bir haber vereyim; ben de annemin cenaze törenine gitmedim, yurtdışındaydım. Ama ülkede olsaydım da gitmek istemeyebilirdim.
Ben annemi, ölmeden iki gün önce elimle pasta yedirirken haliyle hatırlamak istiyorum. Çünkü karşılıklı güldüydük. O bana, `Şimdi de ben senin çocuğun oldum´ dediydi.