"BİZİM MAHALLE ÖYLE DEĞİL BÖYLE!.." HABER 7.COM AHMET ARSAN'A RAKİP ÇIKARTTI!..
Hürriyet´te İslamcıların dedikodusunu yapmaya başlayan Ahmet Arsan müstearını deşifre ederek bu isimin aslında Ahmet Hakan Coşkun olduğunu ortaya çıkaran Haber 7´den sürpriz hamle.
Ahmet Arsan´ın "Bizim Mahallesi"ne karşı Haber 7 de Melek Kanatlı´nın "Bizim Mahallesi"yle rakip oldu. Ahmet Hakan olduğu iddia edilen Ahmet Arsan Pazar yazılarının hemen ardından pazartesi günleri Haber 7´de "Bizim Mahalle´yi yazacak olan Melek Kanatlı´da müstear isimli ve ünlü kadın bir gazeteci. Ahmet Arsan´ı deşifre ederek medyanın gündemine oturan Haber 7´nin yöneticileri ünlü kadın gazetecinin kim olduğunu ise sır gibi saklıyorlar.
Medya Radar´ın elde ettiği bilgilere göre bu ismin Taraf Gazetesi´ne yazan Elif Çakır olduğu öne sürüldü. Medya Radar´ın ulaştığı Elif Çakır ise bu iddiayı kesin bir dille yalanladı ve böyle garip bir olayın içinde olmasının da imkansız olduğunu sözlerine ekledi.
Yazısında "İslamcı camiada olan biteni bundan sonra benden okuyacaksınız" mesajını veren Melek Kanatlı, rakibi Ahmet Arsan´a da tavsiyelerde bulundu.
İşte Kanatlı´nın Haber 7´deki ilk yazısı...
Bu Cumartesi günü bizim mahallenin sohbet konusu Hürriyet Pazar ekinde yazacak Ahmet Arsan'dı. Daha abimiz ilk yazısına 'bismillah' demeden bizim mahalleye gerçek kimlik bilgileri düştü bile.
İşte bizim mahalle böyle bir yer. Her şeyi duyarsın, öğrenirsin çabucak. Çünkü gidilen mekanlar hep aynıdır.
Ben de Ahmet Arsan'ın gerçek kimliğini Fatih'de takıldığımız bir kafede öğrendim. Kafe dememe bakmayın İstiklal Caddesi'ndeki sokak aralarındaki tabureli küçük çay ocaklarını düşünün işte tüm sokak o çay ocaklarıyla dolu.
Çaylar, sohbetler, okey taşları, tavla zarları uçuşur tüm sokak boyu. Mahalleden her yaştan isim bu ocaklarda demlenir. Ünlü isimler de vardır aralarında öğrenciler de..
Eskiden kızların böyle mekanlara gelmesi ayıp sayılırdı ama artık mahalleli 'caiz' görüyor. Biz de akşamları burada buluşuyoruz.
Benim tavsiyem Ahmet Arsan'ın bu sokakta yazılarını yazması. Yok eğer ben öyle kalabalık ve gürültülü mekanlarda yazamam derse buyursun Kariye'ye geçsin. Üstelik Kariye'ye sadece muhafazakarlar değil her kesimden isim takılır.
Yaşar Kemal'i de görebilir mesela. Burhan Kuzu'yu da. Hatta Numan Kurtulmuş'la bile oturup çay içebilir.
Onları bir masada buluşturup ilginç bir yazı bile çıkarabilir.. Böylece yazdığı yazılarıda buralarda içilen çaylar gibi 'taptaze' kokar. Okuyucu da buram buram taze bilgi kokan bu yazıları hevesle okur.
Neyse bizden söylemesi. En iyisini abimiz bilir..Ne diyelim?
Ahmet Arsan bu kahvelere gelme konusunu düşüne dursun Ümmügülsüm birden büyük bir heyecanla bize ''Aa şu Oray Eğin değil mi" diye Şirin Çayocağı'nda oturan beyaz tişörtlü birini işaret etti.
Oturduğumuz yerden yüzü çok iyi görünmüyordu. Zaten o da başını tavlaya eğmiş bir yandan zarları atar gibi yapıp etrafı gözetliyordu. Şüphelerimiz bu tuhaf görüntü karşısında iyice arttı.
Aslınur'u ikna ettik. "Hadi git yakından bak bakalım Oray Eğin buralara kadar gelmişse bir hoşgeldin diyelim" diye onu sokağın öbür ucuna gönderdik.
Aslınur biraz sonra başını iki yana sallayarak geldi: "Yok kızlar çok benziyor ama o değil.."
Bizler hayal kırıklığına uğramış iki zat olarak biraz alaylı sesle ''Ya Ümmügülsüm" dedik "Nereden çıkardın Oray Eğin'i" O da Ahmet Arsan isminin arkasındaki hikayeyi anlattı.
Güya Ahmet Hakan, Oray Eğin gibi bir grup gazeteci bir araya gelip bir karar almış. Bizim mahalleye gelip gözlerinde kara gözlüklerle (burayı ben uydurdum) mahalleyi kolaçan edip sonra gördüklerini birbirleriyle paylaşacaklarmış. Ahmet Hakan da bu bilgileri Ahmet Arsan adıyla kaleme alacakmış.
Fikir süper gibi görünse de bence bir yanıyla da gülünçtü. (bana aldırmayın bana her şey gülünç gelir). Ama trendleri iyi takip eden Ümmügülsüm 'Ya siz inanmayın valla yeni trend bu.. Artık böyle yazılar yazmak moda" diye anlattığı hikayenin doğruluğu konusunda bizi ikna etmeye çalıştı. Neyse gülüp geçtik ama eve geldiğimde bizim camianın mail gruplarında Ahmet Arsan'ın kimliği teyid edilmişti bile.
Tartışma 10-15 mail boyu devam etmiş ve son noktayı gönderdiği maille Gerçek Hayat dergisi çalışanları koymuştu. Meğer Ahmet Hakan ilk acemiliğini Ahmet Arsan takma adıyla Gerçek Hayat dergisinde atmış. (Acaba Ertuğrul Özkök'ü de kandırdı mı yoksa Özkök ile birlikte mi bu planı yaptılar. İşte cevabı meçhul kalacak bir soru).
Bu kadar dedikodudan sonra ben de Pazar sabahını bekleyemedim ve internetten gece yarısı Ahmet Abimizin ilk yazısını okuma şerefine erdim. Aman ne yazı! Bende hayal kırıklığı yarattığı gibi karşı mahallede de yarattı mı bilmiyorum ama bütün bilgiler yıllardır gazetelerde yazılıp çizilen bilgilerin bir derlemesinden ibaretti.
Karşı mahalle alınmasın ama Ahmet Abimiz 'şark kurnazlığı'yla bayat bilgileri nasıl da yeni dedikodular diye yazıp yutturmuş. Bu kadar tembellik olur mu abi bir kalkıp gelseydin bir çayımızı içseydin, mahellemize bir baksaydın ne oluyor bitiyor. Nişantaşı'nda oturup bir kafede bu yazıyı yazmak ayıp değil mi? Hem benden söylemesi bizim bu mahallede olup bitenler yazına bakılırsa karşı mahalleye biraz geç düşüyor..
Neyse ilk yazı ilk acemilik deyip bir iyilik yapıp Abimize önümüzdeki hafta için yazacağı yazı için birkaç tüyo vereyim dedim.. Ne de olsa yardım etmek sevaptır!
- Bir kere şu fasıl geceleri meselesinde kimse Fehmi Abimize rakip olma derdinde değil. Zaten eskiden beri Neşet Ertaş'ın o güzel sesinden şarkılar dinlediğimiz fasıl geceleri evlerde yapılırdı.
Mesela Tayyip Erdoğan'ın eski basın danışmanı ve şimdi de İstanbul AK Parti milletvekili olan Hüseyin Besli bu organizasyonların başarılı bir ismidir. Fehmi Abimiz ise evlerdeki bu fasıl gecelerini dışarıdaki mekanlara taşımıştır hepsi bu.Yoksa fasıllar bu cemaatin son 10 yıldır sürdürdüğü güzel bir eğbence geleneğidir. Ama yeni olan şu. Artık kadınlar da fasıl geceleri düzenliyor. Yani kadın kadına fasıl geceleri bunlar. Özellikle zengin olan evhanımlarının evinde toplanan eş dostlara yine sadece kadınlardan oluşan sanatçılar enfes konserler veriyor.
Son zamanlarda ise kolbastı oyunu evdeki hanımların favorisi. Fasıllardan geçtik kolbastı tepiyoruz evlerde. Hem spor hem eğlence niyetine diyelim.
- Giyim kuşam konusuna gelince bu camiada zengin kesim öyle marka ürünler almak yerine daha çok özel olarak modacılara kıyafet tasarlatıyorlar. Zevkine ve tarzına göre seçtiği modacıyla çalışıyor. Bunun için Dilek Hanif'e de giden var tesettürlü modacılarımıza da. (Rabia Yalçın, Perihan Mataracı gibi) Yeter ki tesettürün dilinden anlayan modacı olsun.
Orta kesim ise Abimizin de dediği gibi marka ürünleri tercih ediyor. Ama bu kıyafetleri kendi zevklerine ve tesettüre uygun kombine ediyorlar.
Benim şahsen son günlerde en çok tuttuğum marka İpekyol. Çünkü İpekyol tesettürlü müşterileri için özel tasarımlar hazırladı bu yıl. Sadece Fatih'deki şubesi için mesela etek boyu uzun ve oldukça şık etekler hazırlamış. Bu özel ürünlerin fiyatları ise 300 TL'den başlıyor.
- Bir de entel kıyafeti dediğin şu Uzak Doğu modasına lafı getirirsek burada öncelikle övünmeden şunu söyleyeyim ki bu modayı ben başlattım. Yani daha öğrenciyken pardösü çıkarmak ayıpken ben bir çılgınlık yapıp bu kıyafetlerden kendime bir tarz yaptım. O zaman değil örtülüler açıkların bile bu kıyafatlerden haberi yoktu.
Sultanahmet'te ve Kapalıçarşı'da yabancı turistler için bu kıyafetler getirilirdi. Birde Taksim'de Uğurböceği vardı. Buranın sahibi elinde bira şişesi çok güzel tasarımlar yapardı. Bizleri de çok iyi karşılar nazımızı çeker etek boyunu beğenmediğimiz ya da kollarını kısa bulduğumuz kıyafeti bizin için yeniden tasarlardı. Ama son 7-8 yıldır öyle bir patlama oldu ki.
Artık Fatih'te mantar gibi bu dükkanlardan türedi. Ama benden söylemesi bir kaç yıl sonra bu moda rüzgarı geçer gider. İşte buraya yazıyorum...
Melek KANATLI / Haber 7