19 Oca 2009 08:01
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:29
"BİZİ KANDIRIYORSAN AHİRETTE TÜM MEMLEKETİN ELİ YAKANDA OLACAK BİLESİN!..." ZAMAN YAZARI AYŞE ARMAN'I UYARDI!...
Dün başlayan Nihal Bengisu Karaca röportajı, bugün de devam ediyor.
Bizi kandırıyorsan ahirette tüm memleketin eli yakanda olacak bilesin
Dün başlayan Nihal Bengisu Karaca röportajı, bugün de devam ediyor.
AYŞE ARMAN / HÜRRİYET
Dün başlayan Nihal Bengisu Karaca röportajı, bugün de devam ediyor.
Karaca, Zaman Gazetesi´nde yazıyor. Kendisi ´mahallesi´nin en sivri, en cesurkalemlerinden. Her fikrine tamamen katılıyor muyum? Tabii ki hayır. Katılmadığım gibi karşıyım da. Ama iki ´mahalle´nin birbirini tanıması açısından bu tür röportajlara ihtiyacımızvar diye düşünüyorum...
Peki aşk?
- Nasıl yani aşk?
Nedir aşk sana göre? Aşkı sen nasıl tarif edersin?
-La Rochefoucauld "İnsanların çoğu, aşk diye bir kelimenin olduğunu bilmeselerdi, onlariçin hiçbir şey fark etmezdi" diyor. Bence de öyle. Ben ileri boyutta, düzeyde, görkemdeolan bir "vazgeçiş"e ve "varoluş"a aşk denmesini tercih ediyorum. Aşk, o ana kadar varolan bağların yıkılıp, yeni bağların inşa edilmesi. Bence anarşistçe bir şey, aşık olunanateslimiyet, aşık olunan dışındaki her şeye isyan etme hali. Hatta kendini Allah´a verme,hidayete erme simülasyonu. Ötesi fasa fiso ya da flört ya da "Allah´ın emri, peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza uygun gördük."
Aşk ve inanma bu kadar iç içe geçmişse, sizin mahalle aşka, aşk demiyordur. Büyükaşklar, sadece büyük inançlara sahip olanlardan mı çıkar?
-Valla, ben mahallenin muhtarı olmadığım için demin sözünü ettiğim hastalıklı algı, sadeceşahsıma ait! Zaten mahalleyi benim üzerimden tasavvur etmeye kalkan büyük yanılgılaradüşer, onu da söyleyeyim. Hem ben bile dikkat edersen, "Aşk, hidayete ermenin takendisidir" demiyorum, "Simülasyonudur" diyorum. Ama yalan da değil bak; aşk, ruhunsonsuzluk özlemiyle bedenin ve toplumsal şartların sınırlılığı arasındaki gerilimden doğar. Bu gerilim de muhafazakar kesimde fazlasıyla mevcut!
Bir anne olarak ben çocuğumun, kızımın ilk seviştiği erkekle evlenmesini istemem. Hayatı ve erkekleri daha fazla tanımasını isterim. Bu, mesela sana garip, ürkünçve korkunç mu geliyor...
- Evet. Böyle bir cümleyi asla kurmam. Bence dünyanın nekadar hoyrat olduğunun sen de bilincindesin, kızınbüyüdüğünde yeniden düşüneceğini sanıyorum. Hayatıtanımanın yolu, tenselliğe alabildiğine ayrıcalık tanımaktangeçmiyor. Bilakis "Hayır" diyebildiğin yerde başlıyor sınavlar. "Hayır" sözcüğünü ne kadar çok kullanıyorsan, o kadar çokturnusol kağıdı beliriyor önünde. Senin hesabınla MehmetAli Erbil hayatı çok iyi tanıyor. Bana göre tanımıyor!
Ben, "Çocuğum 500 bin kişiyle yatsın" demiyorum ki, neçok ne de gereğinden az. Ama sadece bir kişi de, insanacinsellik, senin deyiminle - tensellik- hakkında fikirvermeyebilir!
- Valla ne diyeyim? Benim çocuğumu dilediğim gibi yetiştirmehakkım olmalı. Elbette sen de bu hakka sahip olmalısın.Senin sürekli sevişmekten bahsetmen bir havuz problemihaline geldi, sürekli sevişmek diyorsun. Gerçekten havuz problemi gibisin. Yani benbazen anlamıyorum, muhabbetinin altını doldurarak yaşıyorsan ne zaman çalışıyorsun?Ne zaman uyuyorsun? Yok bizi kandırıyorsan, ahirette tüm memleketin eli yakandaolacak bilesin. Zira sayende herkes yetersiz özel hayatı olan zavallı heteroseksüellerhaline geldi!
TESETTÜR KADINLARI EŞİTLİYOR
Çok güzel bir kadınsın. Sana bakılmasından hoşlanıyor musun?
- O senin güzelliğin! İnsanların hoş yanlarını bulmakta, parlatmakta olağanüstü biryeteneğin var. Tabii böyle yaparak, kendine çatır çutur sorular sorma lüksü yaratmış da oluyorsun! Şaka bir yana, aslında bana bunu söylemenin son derece "politik" sebepleriolduğunu ikimiz de biliyoruz. Markette görsen beni algılamazdın, akıllı ve önemli olmayabaşlamış biri olduğum için beni güzel buluyorsun. İkincisi, az sonra, "Öyle de güzelsinböyle de o zaman tesettür ne işe yarıyor ki?" diye bir soru gelecek. Buna da adım gibieminim.
Yanılıyorsun. Bir strateji yoktu sorumda, gerçekten güzel buluyorum seni, bakışlarında bir sürü şey gizli bence. Ben şunu sormak istiyordum: Güzelsengüzelsindir, ne yaparsan yap, seni arzulamak isteyen arzulayacaktır... Baş örtünsence buna engel oluyor mu?
- "Tesettür, ille de sahibini çirkinleştirsin ve çirkinleştirmeli" diye bir şey yok ki. Mevcut toplumsal, kültürel sosyal algıya aşırı gelebilecek etkenleri minimalize eden, kadın erkekarasındaki gerilimin olumsuz yanlarının önüne geçilmesini amaçlayan bir şey tesettür. İnsanlar birbirini beğenir bundan kaçış yok. Ama iki taraf da nefsinin şiddetinden Allah´asığınmak durumunda. Tesettür, nefsin şiddetini yavaşlatan, yumuşatan bir etken. Yanisadece erkeğin bakışından kurtulmak, korunmak için değil, insanın kendi kendinden de korunması için getirilmiş bir kural. Dahası kadınları eşitleyici bir yanı var. Adalet tesiseden yanı var ve ben bu yanını seviyorum. Şöyle ki; örtünme aslında kadınların aşırıyakaçan fiziksel avantajlarını ve aşırıya kaçan fiziksel dezavantajlarını perdeleyen bir şey.Haksız rekabeti önlüyor. Bu da hiç fena bir şey değil.
HAYALKURMAYAKARŞIYIM
Neler yapıyorsun bu aralar?
-Valla bu konuştuğumuz konularla hiç ilgisi şeyler...
Mesela?
-N. Finkelstein´in "Soykırım Endüstrisi" kitabını yeni bitirdim, arada Ali Şimşek´in "Yeni OrtaSınıf" kitabını okudum. Ekonomik boykot yapacağım diye eve kapandım, çıkarsamalışveriş yaparım diye korktum. Her gün Gazze´den gelen ceset resimlerine bakıyorum,unutmayayım diye. Deliler gibi Dexter izliyorum. Bir de oğlum uyduruyor, ben altınıdolduruyorum.
Nasıl yani?
-Birlikte kelime uyduruyoruz. En son "uyurgan"ı bulduk. Çevresini uyuyarak terörizeedenlere deniyor. Bir de "hayal mahzuru" var. Hayal kurmaktan kaynaklanan sakıncalara diyoruz.
Hayal kurmanın ne gibi bir mahzuru olabilir ki?
-Kurduğun hayali, hedef haline getirebilirsin...
Bunun ne gibi bir mahzuru var?
-Kurduğun hayalin peşinden gitmeye kalkarsın. Bir hedefe varmak için amansızcakoşmak, ölüm isteğinin arınmış biçimidir. Koşmayarak yaşamaya çalışıyorum şu ara!
Peki aşk?
- Nasıl yani aşk?
Nedir aşk sana göre? Aşkı sen nasıl tarif edersin?
-La Rochefoucauld "İnsanların çoğu, aşk diye bir kelimenin olduğunu bilmeselerdi, onlariçin hiçbir şey fark etmezdi" diyor. Bence de öyle. Ben ileri boyutta, düzeyde, görkemdeolan bir "vazgeçiş"e ve "varoluş"a aşk denmesini tercih ediyorum. Aşk, o ana kadar varolan bağların yıkılıp, yeni bağların inşa edilmesi. Bence anarşistçe bir şey, aşık olunanateslimiyet, aşık olunan dışındaki her şeye isyan etme hali. Hatta kendini Allah´a verme,hidayete erme simülasyonu. Ötesi fasa fiso ya da flört ya da "Allah´ın emri, peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza uygun gördük."
Aşk ve inanma bu kadar iç içe geçmişse, sizin mahalle aşka, aşk demiyordur. Büyükaşklar, sadece büyük inançlara sahip olanlardan mı çıkar?
-Valla, ben mahallenin muhtarı olmadığım için demin sözünü ettiğim hastalıklı algı, sadeceşahsıma ait! Zaten mahalleyi benim üzerimden tasavvur etmeye kalkan büyük yanılgılaradüşer, onu da söyleyeyim. Hem ben bile dikkat edersen, "Aşk, hidayete ermenin takendisidir" demiyorum, "Simülasyonudur" diyorum. Ama yalan da değil bak; aşk, ruhunsonsuzluk özlemiyle bedenin ve toplumsal şartların sınırlılığı arasındaki gerilimden doğar. Bu gerilim de muhafazakar kesimde fazlasıyla mevcut!
Bir anne olarak ben çocuğumun, kızımın ilk seviştiği erkekle evlenmesini istemem. Hayatı ve erkekleri daha fazla tanımasını isterim. Bu, mesela sana garip, ürkünçve korkunç mu geliyor...
- Evet. Böyle bir cümleyi asla kurmam. Bence dünyanın nekadar hoyrat olduğunun sen de bilincindesin, kızınbüyüdüğünde yeniden düşüneceğini sanıyorum. Hayatıtanımanın yolu, tenselliğe alabildiğine ayrıcalık tanımaktangeçmiyor. Bilakis "Hayır" diyebildiğin yerde başlıyor sınavlar. "Hayır" sözcüğünü ne kadar çok kullanıyorsan, o kadar çokturnusol kağıdı beliriyor önünde. Senin hesabınla MehmetAli Erbil hayatı çok iyi tanıyor. Bana göre tanımıyor!
Ben, "Çocuğum 500 bin kişiyle yatsın" demiyorum ki, neçok ne de gereğinden az. Ama sadece bir kişi de, insanacinsellik, senin deyiminle - tensellik- hakkında fikirvermeyebilir!
- Valla ne diyeyim? Benim çocuğumu dilediğim gibi yetiştirmehakkım olmalı. Elbette sen de bu hakka sahip olmalısın.Senin sürekli sevişmekten bahsetmen bir havuz problemihaline geldi, sürekli sevişmek diyorsun. Gerçekten havuz problemi gibisin. Yani benbazen anlamıyorum, muhabbetinin altını doldurarak yaşıyorsan ne zaman çalışıyorsun?Ne zaman uyuyorsun? Yok bizi kandırıyorsan, ahirette tüm memleketin eli yakandaolacak bilesin. Zira sayende herkes yetersiz özel hayatı olan zavallı heteroseksüellerhaline geldi!
TESETTÜR KADINLARI EŞİTLİYOR
Çok güzel bir kadınsın. Sana bakılmasından hoşlanıyor musun?
- O senin güzelliğin! İnsanların hoş yanlarını bulmakta, parlatmakta olağanüstü biryeteneğin var. Tabii böyle yaparak, kendine çatır çutur sorular sorma lüksü yaratmış da oluyorsun! Şaka bir yana, aslında bana bunu söylemenin son derece "politik" sebepleriolduğunu ikimiz de biliyoruz. Markette görsen beni algılamazdın, akıllı ve önemli olmayabaşlamış biri olduğum için beni güzel buluyorsun. İkincisi, az sonra, "Öyle de güzelsinböyle de o zaman tesettür ne işe yarıyor ki?" diye bir soru gelecek. Buna da adım gibieminim.
Yanılıyorsun. Bir strateji yoktu sorumda, gerçekten güzel buluyorum seni, bakışlarında bir sürü şey gizli bence. Ben şunu sormak istiyordum: Güzelsengüzelsindir, ne yaparsan yap, seni arzulamak isteyen arzulayacaktır... Baş örtünsence buna engel oluyor mu?
- "Tesettür, ille de sahibini çirkinleştirsin ve çirkinleştirmeli" diye bir şey yok ki. Mevcut toplumsal, kültürel sosyal algıya aşırı gelebilecek etkenleri minimalize eden, kadın erkekarasındaki gerilimin olumsuz yanlarının önüne geçilmesini amaçlayan bir şey tesettür. İnsanlar birbirini beğenir bundan kaçış yok. Ama iki taraf da nefsinin şiddetinden Allah´asığınmak durumunda. Tesettür, nefsin şiddetini yavaşlatan, yumuşatan bir etken. Yanisadece erkeğin bakışından kurtulmak, korunmak için değil, insanın kendi kendinden de korunması için getirilmiş bir kural. Dahası kadınları eşitleyici bir yanı var. Adalet tesiseden yanı var ve ben bu yanını seviyorum. Şöyle ki; örtünme aslında kadınların aşırıyakaçan fiziksel avantajlarını ve aşırıya kaçan fiziksel dezavantajlarını perdeleyen bir şey.Haksız rekabeti önlüyor. Bu da hiç fena bir şey değil.
HAYALKURMAYAKARŞIYIM
Neler yapıyorsun bu aralar?
-Valla bu konuştuğumuz konularla hiç ilgisi şeyler...
Mesela?
-N. Finkelstein´in "Soykırım Endüstrisi" kitabını yeni bitirdim, arada Ali Şimşek´in "Yeni OrtaSınıf" kitabını okudum. Ekonomik boykot yapacağım diye eve kapandım, çıkarsamalışveriş yaparım diye korktum. Her gün Gazze´den gelen ceset resimlerine bakıyorum,unutmayayım diye. Deliler gibi Dexter izliyorum. Bir de oğlum uyduruyor, ben altınıdolduruyorum.
Nasıl yani?
-Birlikte kelime uyduruyoruz. En son "uyurgan"ı bulduk. Çevresini uyuyarak terörizeedenlere deniyor. Bir de "hayal mahzuru" var. Hayal kurmaktan kaynaklanan sakıncalara diyoruz.
Hayal kurmanın ne gibi bir mahzuru olabilir ki?
-Kurduğun hayali, hedef haline getirebilirsin...
Bunun ne gibi bir mahzuru var?
-Kurduğun hayalin peşinden gitmeye kalkarsın. Bir hedefe varmak için amansızcakoşmak, ölüm isteğinin arınmış biçimidir. Koşmayarak yaşamaya çalışıyorum şu ara!
AYŞE ARMAN / HÜRRİYET