14 Tem 2014 09:37
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:26
Bizi Erdoğan değil Gülen serbest bıraktırdı!
Balyoz ve Ergenekon sanıklarının, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı ‘hak ihlali’ kararlarının ardından tahliye edilmeleri üzerine...
Balyoz ve Ergenekon sanıklarının, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı ‘hak ihlali’ kararlarının ardından tahliye edilmeleri üzerine, bu tahliyelerin, ‘Hükümet-Cemaat kavgası’nın ardından, hükümetin ve özellikle de Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın baskısıyla olduğu iddiaları gündeme gelmişti.
Başbakan Erdoğan'ın tahliyelerin ardından yaptığı “Teşekkür beklemiyoruz ama…” temalı konuşmalarla, özgürlüğüne kavuşan bazı sanıkların tahliye olduktan sonra yaptığı açıklamalar ve özellikle AK Parti ’ye yakın yayın organlarına verdikleri demeçler de bu yorum ve kanaatleri doğrular nitelikteydi.
İşte Balyoz ve Ergenekon sanıklarının ‘Hükümetin ve Erdoğan’ın baskısıyla serbest bırakıldıkları’ yönündeki bu yaygın kanaate taban tabana zıt bir yorum, bizzat tahliye edilen isimlerden birinden, Prof. Dr. Yalçın Küçük'ten geldi. Yalçın Küçük, Odatv.com portalında yayınlanan yazısında, “tahliyeleri Erdoğan'ın değil Fethullah Gülen'in yaptırdığı” iddiasını gündeme getirdi. Yalçın Küçük, cezaevinden çıktıktan sonra bu yönde açıklamalar yapan özellikle asker kökenli sanıkları da sert sözlerle eleştirerek şunları yazdı: “Hem belleksiz buluyorum ve hem de çok yumuşaklar. Biz pek yumuşak olana artık paşa demiyoruz.”
Prof. Küçük'ün yazısında yer alan ve tartışma yaratan konuyla ilgili bölüm şöyle:
“Önümde bir Hürriyet, 27 Haziran ’14, başlığın üzerinde “O Hakimleri Ben Atadım” haberi var, kocaman, Gül’ün fotoğrafı ile süslüdür; Gül, anayasa mahkemesi hakimlerini atamış olmakla pek övünüyor. ‘Ben atadım’, doğrudur. Bu ara, Anayasa Mahkemesi’nin tahliyelere yol açan kararından çok hoşnutuz ve ‘ülkede yargıçlar var’ sözünü tekrarlaya tekrarlaya kendimizi kutluyoruz.
Paşa mı, bana çok söylemeyin, Demokrat Parti döneminde “ocak başkanı” vardı, sonra “tip” oldular, bıyıkları ve dilleri bir başkadır. Hep bayat atasözü söylüyorlardı ve şimdi paşalarımızı görüyorum, zirvede, Ankara’da ve her yerde, ikide bir “ülkemizde yargıçlar var” diyorlar. Hem belleksiz buluyorum ve hem de çok yumuşaklar. Biz pek yumuşak olana artık paşa demiyoruz.
‘DİKTATORYA ÇAĞIRAN KARARLAR’
Ve ben çok şaşırıyorum, bir, Abdullah Gül’ün hangi kararını beğendik, benim bildiğim, Erdoğan’ın diktatorya çağıran bütün kararlarının noteri oldu. İki, Fenerbahçe Kulübü yöneticilerine verilen çok ağır hapis cezalarını hafifleten Erdoğan yasasına karşı çıkmış ve veto etmişti. Üç, kutu kutu para toplayanları yargıdan kaçırmak için hazırlanan yasayı da imzaladı; çok güzel, peki iftihar ettiği bu hakimleri nereden buldu, soru işte budur. Güzel uzatmadan, bu sorunun cevabını ben vermek istiyorum; ancien régime’den kalan iki veya üç üye hariç hepsi Fethullahi’dirler ve Gül, sadece Fethullahi üye atamıştır ve atamaktadır. Buradayız. Yalçın’a, “Al Yalçın’dan” dediğim haberlerin işte birisi budur.
‘TEK YANLI HEDEF’
Genelkurmay Başkanı Necdet Paşa Hazretleri’ne haber veriyorum, bizi zındandan, hâlâ sözünden çıkmayan yargıçları vesile oldular, Fethullah Gülen çıkardılar. Paşa Hazretleri’ne verdiğim haberden arkadaşlarımın da yararlanmalarını salık veriyorum. Şunu da ekliyorum; Erdoğan, Haşim Kılıç’ın, Gülen ile böyle kol kola girip ayrı güç olmasından pek rahatsızdır. Benim ise bir itirazım yok ve savaş patlayınca da, tek yanlı olarak Gülen’i hedef tahtası yapanları eleştirmiştim. “Sizler”, diyordum, “Erdoğan’ı fazla tutuyorsunuz” ve şimdi ise, “çok fazla”, bunu, ekliyorum.
‘ABD’NİN DOSTLARI’
Güzel ve ben devam ediyorum, James F. Jeffrey, Ankara’da büyükelçi idi ve şimdi, Washington’da, pek ağırlıklı “Washington Institute for Near East Policy” adlı, söz uygunsa, think-tank’te önemli ve yine ağırlıklı yerdedir. Son raporu, August 22, 2013, bir buçuk sayfa, “Turkey’s Ergenekon Convinctions: Impact on U.S. Relations” adını taşıyor ve Obama’nın bu tür raporlarla beslendiğini yazabiliyorum. Bu kısa rapordan kısaca bir paragrafı buraya alıyorum: “Although the Turkish military was never a completely unfiltered conduit for U.S. policy suggestions, its reservoir of professional training and shared experiences have long promoted American-style approaches to practical security problems. The reservoir remains, but many Turkish officers closely associated with the united states are likely disapponinted that Washington could not do more to ensure fair treatment for their leaders during the trial. In some circles, General Basbug’s fall might be seen in the same light as that of ousted Egyption president Hosni Mubarak, another ‘friend of America’ now behind bars.” İşte bu kadar ve kısaca Türkçesi de var.
İlker Başbuğ, Husni Mubarek ile birlikte, “friend of America”, Amerika’nın dostu, sayılıyorlar ve özetle, Washington’un, adamlarının böyle hapislerde tutulmasına göz yummasının iyi karşılanmayacağına işaret edilmektedir. “Amerika’ya çok yakın pek çok Türk subayı” hayal kırıklığı içindedirler ve olur mu, bu hal, Amerikan çıkarlarına aykırıdır; rapor ediyorlar. Ve bu rapor, Abramowitz-Edelman Raporu’ndan iki ay öncedir ve bu ikincisi çok daha serttir. İşte buraya gelmiş durumdayız.
İYİ ÇALIŞTILAR
Güzel, bu raporların yazılıp yerine ulaşmasıyla, Silivri’den ilk tahliyelerin başladığı Mart Ayı arasında beş ay var ve demek ki, Washington yeteri kadar hızlı çalışmış olmaktadır. Washington'dan Pennsylvania'ya, Pennsylvania’dan Ankara’ya az iş var diyemeyiz. Çok güzel ve tebrik ediyorum, Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi Ricciardione, “demek oy birliği var, harika ve harika” demişti; ama kabul etmek gerek, Büyükelçi de iyi çalıştılar ve “harika” sözümü hak ettiler. Sonunda, Amerika’nın yakın dostları, Mübarek ve Başbuğ, kurtarıldılar. Arkalarından hayal kırıklığına uğrayanlar ve bunların da kırıkçıları serbest kaldılar.
***
Gül, o yargıçları ben atadım, demiştir. Her birine bir imza atmıştır ve çok zahmetli bir iştir.
Erdoğan, o yasayı ben çıkardım, demiştir ve bir imza ki pek yorulmuştur.
Ancak şair ve kibar dostumuz, Üstadımız Celal Ülgen, teşekkür etmiştir. Pek kibarız, Haberal, Balbay, Tuncay kibar ötesi ve ince kalplidirler. Doğu Perinçek’i de ihmal etmiyorum ve duyduğuma göre çok moral vermektedir. Benim Haymana’dan Doğu “Adıgüzel” Dostum, moralin ve kibarlığın bol olsun, milletvekili günlerini de görmek istiyorum."
Başbakan Erdoğan'ın tahliyelerin ardından yaptığı “Teşekkür beklemiyoruz ama…” temalı konuşmalarla, özgürlüğüne kavuşan bazı sanıkların tahliye olduktan sonra yaptığı açıklamalar ve özellikle AK Parti ’ye yakın yayın organlarına verdikleri demeçler de bu yorum ve kanaatleri doğrular nitelikteydi.
İşte Balyoz ve Ergenekon sanıklarının ‘Hükümetin ve Erdoğan’ın baskısıyla serbest bırakıldıkları’ yönündeki bu yaygın kanaate taban tabana zıt bir yorum, bizzat tahliye edilen isimlerden birinden, Prof. Dr. Yalçın Küçük'ten geldi. Yalçın Küçük, Odatv.com portalında yayınlanan yazısında, “tahliyeleri Erdoğan'ın değil Fethullah Gülen'in yaptırdığı” iddiasını gündeme getirdi. Yalçın Küçük, cezaevinden çıktıktan sonra bu yönde açıklamalar yapan özellikle asker kökenli sanıkları da sert sözlerle eleştirerek şunları yazdı: “Hem belleksiz buluyorum ve hem de çok yumuşaklar. Biz pek yumuşak olana artık paşa demiyoruz.”
Prof. Küçük'ün yazısında yer alan ve tartışma yaratan konuyla ilgili bölüm şöyle:
“Önümde bir Hürriyet, 27 Haziran ’14, başlığın üzerinde “O Hakimleri Ben Atadım” haberi var, kocaman, Gül’ün fotoğrafı ile süslüdür; Gül, anayasa mahkemesi hakimlerini atamış olmakla pek övünüyor. ‘Ben atadım’, doğrudur. Bu ara, Anayasa Mahkemesi’nin tahliyelere yol açan kararından çok hoşnutuz ve ‘ülkede yargıçlar var’ sözünü tekrarlaya tekrarlaya kendimizi kutluyoruz.
Paşa mı, bana çok söylemeyin, Demokrat Parti döneminde “ocak başkanı” vardı, sonra “tip” oldular, bıyıkları ve dilleri bir başkadır. Hep bayat atasözü söylüyorlardı ve şimdi paşalarımızı görüyorum, zirvede, Ankara’da ve her yerde, ikide bir “ülkemizde yargıçlar var” diyorlar. Hem belleksiz buluyorum ve hem de çok yumuşaklar. Biz pek yumuşak olana artık paşa demiyoruz.
‘DİKTATORYA ÇAĞIRAN KARARLAR’
Ve ben çok şaşırıyorum, bir, Abdullah Gül’ün hangi kararını beğendik, benim bildiğim, Erdoğan’ın diktatorya çağıran bütün kararlarının noteri oldu. İki, Fenerbahçe Kulübü yöneticilerine verilen çok ağır hapis cezalarını hafifleten Erdoğan yasasına karşı çıkmış ve veto etmişti. Üç, kutu kutu para toplayanları yargıdan kaçırmak için hazırlanan yasayı da imzaladı; çok güzel, peki iftihar ettiği bu hakimleri nereden buldu, soru işte budur. Güzel uzatmadan, bu sorunun cevabını ben vermek istiyorum; ancien régime’den kalan iki veya üç üye hariç hepsi Fethullahi’dirler ve Gül, sadece Fethullahi üye atamıştır ve atamaktadır. Buradayız. Yalçın’a, “Al Yalçın’dan” dediğim haberlerin işte birisi budur.
‘TEK YANLI HEDEF’
Genelkurmay Başkanı Necdet Paşa Hazretleri’ne haber veriyorum, bizi zındandan, hâlâ sözünden çıkmayan yargıçları vesile oldular, Fethullah Gülen çıkardılar. Paşa Hazretleri’ne verdiğim haberden arkadaşlarımın da yararlanmalarını salık veriyorum. Şunu da ekliyorum; Erdoğan, Haşim Kılıç’ın, Gülen ile böyle kol kola girip ayrı güç olmasından pek rahatsızdır. Benim ise bir itirazım yok ve savaş patlayınca da, tek yanlı olarak Gülen’i hedef tahtası yapanları eleştirmiştim. “Sizler”, diyordum, “Erdoğan’ı fazla tutuyorsunuz” ve şimdi ise, “çok fazla”, bunu, ekliyorum.
‘ABD’NİN DOSTLARI’
Güzel ve ben devam ediyorum, James F. Jeffrey, Ankara’da büyükelçi idi ve şimdi, Washington’da, pek ağırlıklı “Washington Institute for Near East Policy” adlı, söz uygunsa, think-tank’te önemli ve yine ağırlıklı yerdedir. Son raporu, August 22, 2013, bir buçuk sayfa, “Turkey’s Ergenekon Convinctions: Impact on U.S. Relations” adını taşıyor ve Obama’nın bu tür raporlarla beslendiğini yazabiliyorum. Bu kısa rapordan kısaca bir paragrafı buraya alıyorum: “Although the Turkish military was never a completely unfiltered conduit for U.S. policy suggestions, its reservoir of professional training and shared experiences have long promoted American-style approaches to practical security problems. The reservoir remains, but many Turkish officers closely associated with the united states are likely disapponinted that Washington could not do more to ensure fair treatment for their leaders during the trial. In some circles, General Basbug’s fall might be seen in the same light as that of ousted Egyption president Hosni Mubarak, another ‘friend of America’ now behind bars.” İşte bu kadar ve kısaca Türkçesi de var.
İlker Başbuğ, Husni Mubarek ile birlikte, “friend of America”, Amerika’nın dostu, sayılıyorlar ve özetle, Washington’un, adamlarının böyle hapislerde tutulmasına göz yummasının iyi karşılanmayacağına işaret edilmektedir. “Amerika’ya çok yakın pek çok Türk subayı” hayal kırıklığı içindedirler ve olur mu, bu hal, Amerikan çıkarlarına aykırıdır; rapor ediyorlar. Ve bu rapor, Abramowitz-Edelman Raporu’ndan iki ay öncedir ve bu ikincisi çok daha serttir. İşte buraya gelmiş durumdayız.
İYİ ÇALIŞTILAR
Güzel, bu raporların yazılıp yerine ulaşmasıyla, Silivri’den ilk tahliyelerin başladığı Mart Ayı arasında beş ay var ve demek ki, Washington yeteri kadar hızlı çalışmış olmaktadır. Washington'dan Pennsylvania'ya, Pennsylvania’dan Ankara’ya az iş var diyemeyiz. Çok güzel ve tebrik ediyorum, Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi Ricciardione, “demek oy birliği var, harika ve harika” demişti; ama kabul etmek gerek, Büyükelçi de iyi çalıştılar ve “harika” sözümü hak ettiler. Sonunda, Amerika’nın yakın dostları, Mübarek ve Başbuğ, kurtarıldılar. Arkalarından hayal kırıklığına uğrayanlar ve bunların da kırıkçıları serbest kaldılar.
***
Gül, o yargıçları ben atadım, demiştir. Her birine bir imza atmıştır ve çok zahmetli bir iştir.
Erdoğan, o yasayı ben çıkardım, demiştir ve bir imza ki pek yorulmuştur.
Ancak şair ve kibar dostumuz, Üstadımız Celal Ülgen, teşekkür etmiştir. Pek kibarız, Haberal, Balbay, Tuncay kibar ötesi ve ince kalplidirler. Doğu Perinçek’i de ihmal etmiyorum ve duyduğuma göre çok moral vermektedir. Benim Haymana’dan Doğu “Adıgüzel” Dostum, moralin ve kibarlığın bol olsun, milletvekili günlerini de görmek istiyorum."