Birinci tur travmasından sonra… Muhaliflerin “Artçı şoku” Sinan Oğan oldu…
Medyaradar yazarı Atilla Akar, Sinan Oğan’ın tercihi sonrası muhalif kesimin tepkilerini ve sürece yansımalarını yazdı…
Efendim: Ata İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan’ın, yüzünü Cumhur İttifakı’ndan ve Erdoğan’dan yana dönmesi özellikle muhalif kesimde adeta bir “şok” etkisi yarattı. Zaten zor atlatılan “Birinci Tur” seçim sonuçlarının psikolojik travma dalgasının üzerine tuz biber ekti. Genişçe bir kitle hepten yalnız bırakıldıklarını hatta “ihanet”e uğradıklarını düşündüler. Bu hayal kırıklığı giderek Sinan Oğan’a karşı artan, dizginlenemez bir öfkeye dönüştü. Öyle ki Oğan’ın AK Parti ve Erdoğan karşıtı eski twitleri hemen ortalığa saçılıverdi.
Nitekim Kılıçdaroğlu’nun Oğan’ın geçmiş sözüne atfen verdiği hayli sert “Tüm maskeler düştü, her şey gün gibi ortada. Gençler, kendilerini sahte muhalifle manipüle eden Erdoğan'ın hesabını kesecek. Cehennemin kapılarını kimin kapayacağı da artık netleşmiştir.” çıkışı durumu özetler gibiydi. Ne diyeyim bu noktada “Büyük lokma ye büyük konuşma” lafı Oğan için söylenmiş adeta…
Sadece Oylar Değil Liderlik de Bölündü!..
Geçen gün Sinan Oğan’ın “Yanlış at”a oynama riski üzerine bir yazı yazmıştım. Oğan’ın şimdiki tercihiyle siyaseten yanlış ata mı doğru ata mı oynadığını bilemem. Muhakkak bir hesap yapmıştır. Bunu birazda süreç ortaya koyacak. Lakin bu tercihinin ona bazı maliyetleri olacağı muhakkak. Atı tökezler mi ayrı konu…
O zaman “Oylar bölünmeye mahkum” demiş bunun “sosyolojik nedenlerini” anlatmaya çalışmıştım. “Olaya halen kişisel tercihler üzerinden bakan yanılır” da demiştim. Demek ki sadece ATA İttifakı partileri değil liderliği de bölünmeye mahkummuş. Ve dahi “Sosyolojik realiteler o kararı onlar adına çoktan verdi bile” yargısında bulunmuştum. İlaveten “Nitekim son Erdoğan-Oğan görüşmesi durumu değiştirmiş olabilir!” diyerek bunun siyasetende mümkün olduğuna vurgu yapmışım.
“İki Eğilim” Çatladı!..
Şimdi olan biten bunun liderliğe yansıması ve resmiyet kazanmasıdır. Sonuçta bahsetmeye çalıştığım “iki eğilim” ittifakı da çatlattı ve ortaya çıkan manzara bu oldu.
Sinan Oğan dominant olanın “Modern / Seküler milliyetçilik”ten ziyade geleneksel “Klasik / Muhafazakâr milliyetçilik” olduğunu fark etti ve atını o ovaya doğru sürdü herhalde. “HÜDA-PAR”la suçlanma riskine rağmen Oğan bu dinamiğin “sözcüsü” oldu. Şimdi de –yanılma payımızla birlikte- İttifakın asıl lokomotifi Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’da muhtemelen Kılıçdaroğlu’nu destekleyip durumu dengeleyebilir. (O zamanda kendisi “HDP” ile suçlanacaktır herhalde.) Ona da terazinin öteki kefesi kaldı mecburen. Hangisi daha baskın göreceğiz. Tabii “tavırsız” da kalabilir o başka…
Bir Fotoğrafın Yanıltıcılığı!..
Sonuçta ortak payda gibi görünen “milliyetçilik” tutkalı kendi içinde çözüldü. Uzun süre her şey güllük gülistanlık gözüküyordu. Nitekim 5. 17 oy alınmasını bile bu imaja borçluydular. Sahipsiz kalan muhaliflerin bir kısmı Oğan ve Özdağ ikilisine güvendiler. Milliyetçiler onlardan uzun vadede “Toparlayıcı bir adres” umdular. Oysa şimdi güvendikleri dağlara biraz kar yağdı!..
Son aşamada ise birlikte verdikleri fotoğraf hepten “Yanıltıcı” oldu. Adeta “siyasetçilere güvenilmez” klişesini doğrular gibiydiler. Kanepede elde tespih, karşılıklı sırıtan iki kişiyi gören “Yakışır kankalarıma…” derdi ama öyle olmadı. Tam tersine içten içe süren bir çatışma kısa sürede su yüzüne çıktı.
Kendi payıma bende aslında ikili arasında bir sorun olduğunu seziyordum. Ancak erken yargıda bulunmak istemedim. Hata ettim. Fotoğraf bir anlamda beni de yanılttı. (Bana fotoğrafı hatırlatan arkadaşın kulakları çınlasın!) Beklemeyi daha uygun buldum. Bir çelişkinin olabileceğini açıkça yazmalıydım. Tereddüt ettim. Ayrıca Sinan Oğan ile Ümit Özdağ arasında çelişkiyi perdeleyen fotoğraf siyaseten anlaşılabilir. Ancak etik olarak anlamam mümkün değil. Her iki liderde bu fotoğrafla kamuoyunu yanıltıcı hatta manipüle edici bir davranışta bulunmuşlardır. Hoş olmamıştır!..
Ok Yaydan Çıktı Bir Kere!..
Artık olan olmuştur. “Öyleydi, böyleydi…” diye dövünmenin alemi yok. Sinan Oğan bir tercihte bulunmuştur. Bu saatten sonra o kadar kızmanın da alemi yok. Ancak bir noktaya vurgu yapmama izin verin. Sinan Oğan bu tercihiyle şu an için milliyetçi kanattaki olası liderlik iddiasından vazgeçmiş gibidir. (Belki de Özdağ varken bunun mümkün olmadığını düşünmüştür) Oğan, şayet “tarafsız” kalsaydı ve seçmenini serbest bıraksaydı bu iddiasını ya da seçeneği sürdürebilirdi. Böylelikle olumlu-olumsuz her tür sonuçtan muaf olabilirdi oysa şimdi bu mümkün görünmüyor. Gene de ilerisinin ne getirip götüreceği belli olmaz. Siyaset bu…
Muhaliflerin ise mızmızlanmayı bırakıp, bu travmatik şoku biran önce atlatmasında ve seçime odaklanmalarında kendileri açısından yarar var. Görüyorsunuz: Durumlar baş döndürücü hızda seyrediyor ve vakit daralıyor…
23. 05. 2023.
NOT: Belki de bir “komplo teorisi” olarak şu da akla gelmiyor değil. Acaba bu ikili böyle davranarak iki tarafı da “Milliyetçi kontrol” altına mı aldılar? Çünkü her ikisinin de öne sürdükleri destek şartları aynı. (Anayasanın değiştirilemez maddeleri, HDP ve üniter devlet riski, mültecilerin gönderilmesi, vb) Bir tür “iyi polis, kötü polis” mi oynanıyor? O zaman daha “derin bir dizayn” çabası mı var? Bilemiyorum…