Medya
06 Ara 2010 08:38 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:51

BİRİ DELİLLERİN DAVASI, DİĞERİ DEDİKODU KAZANI! EKREM DUMANLI "FARK VAR!" DEDİ!

Ekrem Dumanlı, Wıkıleaks belgeleri ile Ergenekon davasındaki belgelerin birbirine benzediğini iddia eden meslektaşlarına itiraz etti.

Çap meselesi

Wikileaks’in sebep olduğu toz duman arasında kimin ne söylediği tastamam anlaşılmıyor. Dolaylı anlatım yollarını deneyen birileri ise meseleyi operasyonel bir boyuta taşımak istiyor.

Hatta, zoraki benzeşimlerle hadiseye ’psikolojik harp’ boyutu katanlara da rastlanıyor. Üstelik bütün bu karmaşık işler diplomaside, siyasette ve medyada yaşanıyor. Yapılan bazı yorumların, ortaya konan bazı analizlerin ne kadar yanlış olduğunu anlayabilmek için Wikileaks’e kaynaklık yapan sistemi doğru resmetmek gerekiyor. Çünkü, o sistem anlaşılmadan, ortaya konan analizler ya yanlış bilgiye dayanır ya da maksatlı yönlendirmelere sebep olur.

Wikileaks, SIPRNet denilen sanal bir ortamdaki bilgileri dünyaya duyurdu ve bu sızıntı büyük yankı uyandırdı. Çünkü SIPRNet, Amerikan dışişleri ve savunma birimlerinin ortak haberleşme ağından oluşmakta. 3 milyon insanın bu platforma girebilme hakkı var. Şu ana kadar yayınlanan doküman içinde en çok dikkati çeken büyükelçilerin kaleme aldığı bilgi notları. Bunların neredeyse tamamı duyumlara, yorumlara ve izlenimlere dayanmakta. Yani, araştırılmış, ispatlanmış veya belgelenmiş iddialar değil. Bir kısım dedikoduları bile paylaşmış diplomatlar. Sanırım bunların bir gün çarşaf çarşaf yayınlanabileceği akıllarına gelmemiş. Şimdi bir kısım bürokratlar mahcup bir eda ile hatasını telafi etmeye çalışıyor; ancak beyhude!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, harika bir yorum yapmış ve diplomatlar tarafından geçilen notlar ve değerlendirmeler için şöyle demiş: "Diplomatların kendi değerlendirmeleri, gerçek olan var, abartı olan, yanlış olan var. O da diplomatların çapını gösterir."

Sayın Cumhurbaşkanı nezaketinden dolayı lafın tamamını söylememiş ama maksat belli: Yalan, yanlış, yakışıksız bilgi notlarıyla ülke merkezlerine bilgi veren diplomatlara "çapsız" diyor. Çünkü yazılan notların kalitesi çapı belirliyorsa, çapsızlığı da ortaya koyuyor demektir ki doğru bir tespittir. Bu nedenle büyükelçiden büyükelçiye değişen bir grafikle karşı karşıyayız...

Aslında Wikileaks üzerine başlayan tartışmanın bizatihi kendisi de bir bakıma çap ölçümüne yarıyor. Diplomasideki ölçüm, olayın intikali esnasında takınılan tavır nedeniyle siyasette de bir çap göstergesine dönüşüyor.

Mesela Wikileaks’e yansıyan bilgi notu (belge değil) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı İsviçre bankalarında sekiz gizli hesap sahibi olmakla suçluyor. Bu iddiayı ispat edecek somut bir delil var mı? Hayır. Aşırı ulusalcı çevrelerin öteden beri dillendirdikleri ancak somut bilgi/belge meselesine gelindiğinde dut yemiş bülbüle döndükleri bayat bir konu bu.

Bu kez Wikileaks üzerinden açılınca Başbakan, "İsviçre’deki hesaplarımı ispatlamayan şerefsizdir!" deyiverdi. Haklıydı. Çünkü Wikileaks’te bilgiler belli bir mantıkla filtrelenmiş, takdim-tehir yapılmış, bazı isimlerin üstü kapatılmış, bazı isimler teşhir edilmiş... Üstelik ’top secret’ denebilecek ve tarihin seyrini değiştirebilecek bir belgeye de rastlanmıyor. Buradaki duyum ve dedikodular esas alınarak oradan iç siyasete malzeme taşımak doğru bir strateji olamaz. Suçladığınız kişi, "İspatlamayan şerefsizdir!" deyince, "Bize ne kızıyorsun, git Amerikalılara kız" diye mukabele etmek bir çeşit kurnazlıktır. Vatandaşın bu tür ucuz numaralara kanacağını sanmak Türkiye’nin yeni ufkunu anlamamak demektir. Dahası, basit bir rant hesabıyla siyaset yapmanın halk nezdinde de bir tür çap(sızlık) ölçümü olduğunu da unutmamak gerekiyor...

Medya için de aynı kural geçerli. "Wikileaks’i önemseyelim, dikkate alalım!" demek başka bir şey; olaya, "Wikileaks tarihin seyrini değiştiriyor..." mantığıyla yaklaşmak başka bir şey. Gazetecilik tecessüse dayanır. Komploculuk yapalım demiyorum; ancak unutmayalım ki birtakım kuşkulardan uzaklaşmanın tarihî bir hataya yol açacağı da muhakkak. Wikileaks’te yer alan bilgilerin belge özelliği taşımadığı çok açık. Bunu bile idrak edemeyenler var. Üstelik eldeki bilgilerin edit edildiği net bir biçimde görülüyor. Kritik konularla ilgili tek bir kelam edilmiyor ayrıca. Hal böyleyken, Wikileaks’in üzerine balıklama atlayanlar ya çok saf veya...

Meselenin bir de çarpıtıcı, yanıltıcı ve yanlış yönlendirici bir özelliği ortaya çıktı. Wikileaks dokümanlarıyla Ergenekon davasındaki belgeleri birbirine karıştıran, birbirine benzeştiren bazı meslektaşlarımızın çektiği peşrev, gerçekten tarihe düşülecek önemli notlar arasına girmeli. Ergenekon örgütünün müdafaasını yapan meslektaşlarımızın unuttuğu gerçekleri hatırlamakta fayda var. Ergenekon adı verilen örgütün silahı var, bombası var, eylemleri var... Var oğlu var! Hukukî yollarla elde edilen bilgi ve belgeler nerede, sadece duyum ve izlenime dayanan bilgi notları nerede? Allah insaf versin! Birisi mahkeme salonunda ortaya konan delillerin davası; diğeri diplomatların sağdan soldan duyduğu dedikodu kazanı. Birinde plan ve teçhizatıyla darbecilik/cuntacılık yaparken suçüstü yakalanan bir örgüte rastlıyoruz; diğerinde laubali bir üslupla kaleme alınmış birtakım bilgi kırıntılarına. Wikileaks notları ile Ergenekon iddianamesini benzeştirenin ya derin bir bilgisizliği söz konusu ya da hukukî metinlerle diplomatik dedikoduları birbirinden ayıramayan çap meselesi bahis mevzuu.

Aslında Wikileaks, belki de farkında olmayarak, çok hayırlı bir fotoğrafın ortaya çıkmasına vesile oldu. Hem, ’diplomatların çapı’ ortaya çıktı; hem de onların yazdığı bilgi notlarını yorumlayanların ufku. Bundan sonrası tarihe ve kamu vicdanına emanet! Eminim orada çok daha çaplı değerlendirmeler yapılacak...

Ekrem DUMANLI / ZAMAN