BirGün'den 'yasaklara' direnme çağrısı!
BirGün gazetesi Türkiye'de sansür ve baskının arttığına dikkat çekerek, medya kuruluşlarına 'dik durma' çağrısı yaptı.
Mesliste oluşturulan yolsuzluk komisyonuna getirilen yayın yasağına
bazı medya kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarından gelen
tepkiler sürüyor.
Yayın yasağına tepki gösteren gazetelereden biri olan BirGün, bugün
internet adresinin ilk sayfasında yayınladığı bir mesajla
meslektaşlarına direnme çağrısında bulundu.
Gazete yayınladığı mesajında, "Bu üç gündür yaşadıklarımız, ülkenin
gidişatından bağımsız, sadece bir medya sansürü olarak düşünülemez"
dedi ve "Şunu da biliyoruz ki, bizim ya da bizim gibi birkaç
gazetenin dik durması ile memleket kurtulmayacak. Birlikte
direneceğiz, birlikte kazanacağız. Başka da yolumuz yok..."
ifadelerine yer verdi.
BirGün'ün çağrısı şu şekilde;
Son günlerde yayın yasakları ve gazetemizin duruşu ile ilgili pek
çok şey yazdınız, çizdiniz. Gurur duyduk... Ama biz sadece yapmamız
gerekeni yaptık, yapmaya çalışıyoruz. Ülke olarak ise yapmamız
gereken daha çok şey var. O yüzden bu yazıyı kaleme alıyoruz.
Son günlerde yaşadıklarımız, aslında neyle karşı karşıya
olduğumuzun da göstergesi... “Milletin” olduğu her fırsatta
vurgulanan Meclis’in Komisyonu’nda olan bitenlerin basına
yansımaması için, olağanüstü bir çaba sarf edildi. Suç örgütü,
suçüstü yakalandığı suçların ortaya dağılmaması için bu yasakları
getirdi. Bunu yaparken de Bakanların “şöhretlerinin
zedelenmesinden” söz etti. Birkaç medya kuruluşu dışında kimse de
cesaret edip buna direnemedi.
Bu üç gündür yaşadıklarımız, ülkenin gidişatından bağımsız, sadece
bir medya sansürü olarak düşünülemez. Erdoğan’ın merkezinde olduğu
bir suç örgütü yapısının fiili diktatörlüğü altında memlekette
mezhepçi bir faşizm kurumsallaştırılıyor. Parlamento göstermelik
bir mekanizma olarak, AKP rejiminin onay merkezine
dönüştürülüyor.
İç güvenlik yasası ile iktidar, toplumsal muhalefeti sınırlandırmak
ve bastırmak üzerine bir adım daha atıyor. Rejimin baskı gücüne
paralel olarak, sokak gücünü de toparlamaya yöneliyor. Erdoğan,
sağcı esnafları ‘gerektiğinde polis ve alperen’ ilan ederek
cesaretlendiriyor. Bunu sadece bir akıl tutulması ya da vicdan
kararması olarak değerlendiremeyiz. Tüm “vicdansızlığı ve
akılsızlığı” bir yana, aslında rejim, faşist bir toplumsal
reaksiyonun da zeminini oluşturuyor.
Erdoğan’ın, “Küba’ya cami”den, kadın-erkek fıtratına kadar
söylediği şeyler basit bir gündem değiştirme operasyonu değil.
Bunlar, hırsızlık ve yolsuzlukla çürümüş olan iktidarlarını
sürdürebilmek için tek ilerleme noktası olan gericiliği
derinleştirecek hamlelerdir. AKP’nin, Erdoğan’ın iktidar hırsı ve
kibri ile yoldan çıkmışlığının değil, tarihsel ve güncel
istikametlerinin bir ifadesidir.
BirGün toplumsal muhalefetin ortak sesi olarak ülkemizin içine
sürüklendiği bu kâbustan çıkması için elinden gelen her şeyi
cesaretle yapmaya çalışıyor. Fakat şunu da biliyoruz ki, bizim ya
da bizim gibi birkaç gazetenin dik durması ile memleket
kurtulmayacak. Birlikte direneceğiz, birlikte kazanacağız. Başka da
yolumuz yok...