BİRGÜN'DE ŞOK GELİŞME! ECE TEMELKURAN GAZETE İLE YOLLARINI AYIRDI!
BirGün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Ece Temelkuran gazete ile yollarını ayırdı.
BirGün gazetesi yazarı Ece Temelkuran gazete ile yollarını ayırdı.
Bugünkü veda yazısında "Artık gitme zamanı" başlığını kullanan
Temelkuran, "Düşündüm de BirGün’ü sevmem için bir sebep daha var:
Son zamanlarda atılmadığım tek gazete! Bir de bana "Gitme kal"
diyebilen tek canlı..." ifadelerini kullandı.
Gazetedeki genç arkadaşlara bazı hedefleri tutturmak için sert
davranmış olabileceğini belirten Temelkuran, "Gazetede yeni bir
sistem kurduk, iyi de işliyor. Hedefler koyduk, yol alınıyor.
Dolayısıyla gönül rahatlığıyla gidiyorum" dedi.
İşte Ece Temelkuran’ın veda yazısı:
"Bundan yaklaşık üç ay önce "BirGün gazetesinin ’şimdilik* genel
yayın yönetmeni oldum" gibi bir şey yazmıştım Twitter’dan. O
"şimdilik"in sonuna geldik. Söylenecek çok şey var, çok azını
söyleyebileceğim...
Küçük bir gazetenin, genç gazetecilerle, çok az parayla
yapılamayacağını, "bu çocuklarla olmayacağını" düşünenler vardı.
Bir yanda akıl almaz bir iktidar sultası yaşanıyordu, bir yanda da
bu gidişe dur diyecek emeği vermeye niyeti olmayanlar vardı.
Hepsine öfkelendiğim için yaptım bunu. Hiç beklemediğimiz
insanlardan destek aldık, hep beklediğimiz insanlar bir selamını
esirgedi. Herkesin canı sağ olsun. Nihayet, sanırım BirGün’ün
penceresi dünyaya biraz daha açıldı, dünya da penceresinden
BirGün’ü biraz daha görür oldu. Yaptıklarımı, yaptıklarımızı
"Yakışır mı solculuğa" diye görenler oldu, "Nihayet BirGün biraz
daha heyecanlandı" diye düşünenler de. Sonuçta, bu üç ay içinde
gazetenin tirajı yükseldi, haberleri diğer gazetelerde haber oldu,
"büyük" gazetelerin köşe yazarları BirGün gazetesine referans
vermeye başladı.
Gazetemiz resmi ve gayrıresmi kurumların gazete takımlarına
eklendi. Bunu hep birlikte yaptık. Ve değişim geri döndürülemez,
malum, diyalektik bir hadise.
Gelelim duygusal bölüme: Ben tutkuyla çalışan biriyim. Çalışırken
gözüm dönüyor. Herkes aynı anda, aynı düzeyde çılgınlar gibi
çalışmazsa aklımı kaybedecek gibi oluyorum. Bu sebeple gazetede
genç arkadaşları çalıştırırken biraz sert davranmış olabilirim. Bir
de bize bu işi çok daha sert öğrettiler. Unutamıyorum
"güvercinlerin kanadını kırarlar" dediklerini mesleğe başladığım
ilk yılda her sabah ağlarken. Şükür, kimsenin kanadını kırmadık.
Tam tersine, kanat taktığımı düşünmek istiyorum. Şimdi çok daha
yükseğe uçabileceklerini biliyorlar. Bilmeliler.
Gazetedeki herkesi tek tek onların sandıklarından çok daha fazla
sevdiğimi, önemsediğimi, dert ettiğimi de bilmeliler. Her birini...
Bunları bilmeliyiz arkadaşlar! Sevgili BirGün okuru, Gazetede yeni
bir sistem kurduk, iyi de işliyor. Hedefler koyduk, yol alınıyor.
Dolayısıyla gönül rahatlığıyla gidiyorum. Arkadaşlar bu işi çok
daha iyi yapacaklar. Ben varkenkinden bile iyi, hiç şüphem yok.
Benim de-üzerinize afiyet- bir kitap yazmam gerekiyor. Daha ne
yazacağımı bilmiyorum, çünkü son üç aydır BirGün dışında tek bir
şey düşünmedim. Ama gitmem gerektiğini biliyorum. Çünkü her şey
gitmekle başlıyor. Ama BirGün bana öğretti ki gitmekle her şey
bitmiyor... Demek benim de iki kalbim varmış, tıpkı ahtapotlar
gibi. Bir tanesi burada, gazetede. Siz de gazetenize iyi bakın
sevgili okur. Düşündüm de BirGün’ü sevmem için bir sebep daha var:
Son zamanlarda atılmadığım tek gazete! Bir de bana "Gitme kal"
diyebilen tek canlı...
Dolayısıyla bu yeniden bir merhaba. Dolayısıyla bu taze bir
"Hoşbulduk". Ve yeniden geldiğimde, "Metin bey bana bir kahve
yapsana" dediğimde nasıl istediğimi bilebilecekleri bir yer... De
haydi, yeter bu kadar. Bugün yapacak bir gazetemiz var
çocuklar!