BİRGÜN YAZARINDAN SANSÜRLE YAŞAMA REHBERİ!
BirGün yazarı Ümit Alan köşesinde "Sansürle yaşamaya alışma rehberi" yayınladı. İşte o rehber...
Geçen hafta medyanın gündemindeki en önemli konulardan biri kuşkusuz sansürdü. Milliyet gazetesinde Hasan Cemal’e sansür uygulandığı, Cemal ve Can Dündar’ın kovulmanın eşiğinde olduğu haberleri kulislerde bir numaralı gündem maddesiydi.
Bu haberlerin ardından Hürriyet’te durumu eleştiren Yalçın Doğan ve Kanat Atkaya’nın yazılarının tamamen yayınlanmadığı ve Mehmet Y. Yılmaz’ın ise yazısının ilgili kısmının sansürlendiğini Doğan Akın’ın T24 sitesindeki yazısından öğrendik.
BirGün gazetesinin medya eleştirmeni Ümit Alan, köşesinde "Hasan Cemal’in iktidara tanıdığı krediden olacak, iktidara yakın medyada bile ’bari "Hasan Abi"ye yapmayın’ minvalinde tek tük yazılar çıktı. Bu son sansürler hakkında kopan gürültünün ardından, sansürle yaşamaya alışmak için bir rehber sunmak istiyorum bu haftaki Köşe Vuruşu’nda." yazdı ve "Sansürle yaşamaya alışma rehberi" yayınladı.
İşte Ümit Alan’ın kaleminden Sansür ile yaşamaya alışma rehberi:
1-TUTUKLU GAZETECİLERİ DÜŞÜN
Türkiye biliyorsunuz uzun süredir tutuklu gazeteciler diye bir sorun yaşıyor. Şimdilerde konjonktür gereği konuşulmasında beis görülmeyen Kürt sorununu yazdığı için tutuklanan gazetecilerden tutun, herhangi bir kanıt ve hüküm olmadan yıllardır hapis tutulan gazetecilere kadar geniş bir yelpaze bu. Bana sansür uygulanıyor diye mağdur pozları takınmadan önce, hayatına sansür uygulanan, yani tutuklananları düşünmek sansüre alışmak için bir haysiyet adımı olabilir.
2-İŞSİZLİĞİ DÜŞÜN
Geçtiğimiz gün yayınlanan TÜİK verilerine göre, işsizlik sorununun en fazla yaşandığı alan gazetecilik ve enformasyon çıktı. Kenarda bekleyen binlerce işsiz gazeteci varken, birileri onları bu gerçekle yüzleştirip iliklerine kadar sömürürken, medya bu şekilde iktidara karnından bağlı sermayenin eline düşmüşken, sansür nedir ki? Hasan Cemal gibi tepelerde olanlara gelene kadar, en diplerdekine uygulanan bu ölümcül sansürün, otosansürün farkında olmak, bu medyaya ve onun sansürüne şaşırmamak için bir çıkış noktası olabilir.
3-TAM ANLAMIYLA SANSÜR ZATEN HAYAL
Bugünün dünyasında sansürün anlamı eskisine göre biraz farklı. Bugün eğer tutuklu değilseniz, bir yazınız bir yerde sansürlendiğinde X mecrasında sansürlenen yazım diye internetten yayma şansınız mevcut. O yüzden tam anlamıyla bir sansürden söz edilemez. Peki neden sansür bu kadar önemli? Çünkü ucunda yoksulluk var, makam, mevki, itibar kaybetmek var. Hal böyle olunca, ancak biraz yükünü tutmuşlara sansür uygulandığı zaman haberdar olunuyor. Emin Çölaşan gibiler utanmadan yıllardır uygulanan sansürü ancak kovulduktan sonra "kahraman pozlarıyla" itiraf ediyor. Yani sansür yeni bir şey değil. Bu medya yapısında hep vardı, hep olacak. Tam bu yüzden alışmak gerek.
4-SANSÜR EL DEĞİŞTİRİYOR SADECE
Türkiye’de sansür yeni bir şey değil. Sadece el değiştiriyor. Tıpkı sermaye gibi.
Bir önceki güçlü iktidar odağı orduydu, koalisyonlar da iç çekişmelerdi derken siyasi iktidarların eli zayıf, karnı yumuşaktı. 11 yıllık AKP iktidarı bu dengeyi değiştirdi. Hal böyle olunca sansür el değiştirdi. Eskisinden daha açık seçik uygulanıyor olabilir, eskisinden daha acımasız da olabilir. AKP’li liberallerin ara ara lapsusa düşerek saçmaladığı gibi "hiç olmazsa şimdi sokaklarda insanlar öldürülmüyor" eşiğine gelmeyeceğim, ama sansüre alışmak için sansürün el değiştirdiğini görmek, alışmak için bir neden olabilir diyorum naçizane.
ALIŞTIKTAN SONRA NE OLACAK?
Sansüre alışmaktan kasıt elbette sansürü teşhir etmekten vazgeçmek anlamında değil. Sansürü teşhir etmekten vazgeçmeden; bu malzemeyle bu kadar noktasına gelmek gerek.
O nokta iktidara karnından bağlı sermaye gruplarıyla yapılan gazeteciliğin itibarsızlaşması için bir adım olabilir. O nokta bağımsız bir medyayı daha ciddi düşünmek ve bir araya gelmek için bir adım olabilir.
Oradan sonrası bağımsız medyanın bir ütopya olmadığını anlamak olur ki, şu an okuduğunuz gazete ve benzerleri bunun için var. O yüzden medyada sansür var diye bağırırken, binbir emek ve özveriyle ayakta duran bağımsız medyayı görmezden gelmeyi kesmek gerek.