BirGün gazetesi yazarından 2015'in 'en'leri listesi!
BirGün Gazetesi yazarı Ümit Alan, bugünkü köşesinde 2015 yılında medyadaki önemli olayları derledi ve 2015'in enleri listesini açıkladı..
BirGün Gazetesi yazarı Ümit Alan, bugünkü köşesinde 2015 yılında
medyadaki önemli olayları derledi ve 2015'in enleri listesini
açıkladı.
İşte Ümit Alan'ın kaleminden 2015'in enleri:
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da yılın son Köşe Vuruşu'nda, yılın
medya olaylarına 'en'ler penceresinden bakalım istedim.
En etkili haber: Kuşku yok ki, yılın medya olayı
Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanması. Dolayısıyla onların
yaptığı "MİT TIR'ları" haberi de yılın en etkili haberi. (İlk kez
onlar yapmamış olsalar da). Başka tutuklu gazeteciler de var
diyeceksiniz, doğru. Ancak Dündar ve Gül'ün tutuklanması sadece
daha ünlü isimler olmalarından değil, tutuklama gerekçesi olan
haber ve Cumhurbaşkanı'nın haber sonrası beyanları nedeniyle de
yılın en etkilisi.
En etkili patron: Bence yılın en etkili medya
patronu bilinen adıyla Kayyum, doğru kullanımıyla Kayyım oldu. Hem
medya kuruluşlarına el koyuş biçimleri hem de yönetiş biçimleriyle.
Cemaat yayınları haricinde kalan yayınlara da verilen mesajlar
hakeza. Kazanılan "kemiksiz" para da ayrı dert.
En etkili medya yazıları: Bu konuda Cem Küçük'ün
hedef gösterici yazıları (Medeni ölüme mahkûm yazarlar listesi vs.)
ilk akla gelse de, Doğan Grubu'nun Hürriyet ön sayfasından
yayınladığı mektupların hakkını yemeyelim. O mektuplar yer yer sert
olsa da, bir uzlaşma sürecinin başlangıcıydı. O sürecin seçim
sonrası geldiği nokta, Hürriyet ve CNN TÜRK'ten izlenebilir.
En kritik gazetecilik soruları: Önce Suruç, sonra
Ankara'daki saldırılarla sarsıldık. O saldırılar öncesinde sorulup
cevapsız kalan gazetecilik soruları vardı. Örneğin; IŞİD'çilerin
sınırdan ellerini kollarını sallayarak girmesi, Türkiye'deki
örgütlenmeleriyle ilgili gazetecilik soruları. Soruldu, yeterince
gündem olmadı, cevapsız kaldı. Sonrası malum.
En acayip tornistan: Ahmet Hakan seçim sonrası
kendisine bile yakışmayan hızda yanlamaya başladı. Bu işi en
azından daha zekice yapacağını düşünürdüm ama gördüğüm kadarıyla
öyle gitmiyor. Aydın Doğan nasıl bir ara, mesajlarını onun
köşesinde yayınlıyorsa, bu dönüşüm işini de oradan göstermek
istiyor sanırım.
En arada kaynayan itiraf: AKP'nin 7 Haziran'da
yaşadığı şok sonrası Rasim Ozan Kütahyalı'nın yazdığı "Zekâ
rehavetine kapıldık" temalı yazı, havuz medyadaki zekâ problemi
konusunda içeriden gelen bir itiraf oldu, ama pek üzerinde
durulmadı.
En çirkin yalan: Bu yılın medya yalanları say say
bitmez. Bence en çirkini, Sözcü Gazetesindeki Şenol Gezer imzalı,
Dilek Doğan'ın öldürülmesine ilişkin haberdi. "Dilek canlı bomba
şüphesiyle vuruldu", "Polise ateş açıldı", "Çatışma çıktı" gibi net
ifadelerle yazılan olayın, hiç de öyle gerçekleşmediği sonradan
çıkan görüntülerle anlaşıldı.
En sık kendini hatırlatan olay: Kabataş Yalanı'nın
üzerinden 2 yıldan fazla zaman geçti ama gündemden hiç düşmedi. Her
vesileyle gündeme gelip durdu. Önce Cem Küçük'ün "kurgu" olduğu
iddiası, sonra dönemin Star Gazetesindeki haber editörünün
açıklamaları.
En ibretlik çöküş: "Fuat Avni gazeteciliği" de
2015'le birlikte çöktü. Hatta sosyal medyada dalga konusu olmaya da
başladı. Tapelerle çıkan dosyalar elbette görmezden gelinecek
şeyler değildi. Orada gazetecilik, tapeleri oluşturan ve servis
edenlerin kim olduğu ve niyetleriyle birlikte, tapelerin içeriğini
soruşturmakla mümkündü. Ne yazık ki yapılamadı. Böyle olunca etkisi
de olmadı.
En çirkin tekzip: Hürriyet gazetesini gece yarısı
basarak taş ve sopayla tekzip verme çabası, yılın hatırlanası
gelişmelerinden biri. Ahmet Hakan'ın uğradığı saldırı da
hakeza.
En 'maalesef' gazeteci: Kabataş Yalanı'na sosyal
medyadan yaptığı katkı ve sonrasındaki tavırlarıyla unutulmazlar
arasına giren İsmet Berkan, yılın son günlerinde Hürriyet Gazetesi
tarafından Diyarbakır Sur'daki sıcak çatışma bölgesine gönderildi.
Tabii ilk işi polis zırhlısında poz vermek olmuş. Maalesef gerçek.
Görüntüler var.
En popüler gazetecilik türü: Görünen o ki, 2015'in
en popüler gazetecilik türü, yer yer iliştirilmişin de ötesine
geçen "Savaş Şakşakçılığı" pozisyonu olacak. Güneydoğu'da olanlar
hakkında yapılan manipülasyon ayrı, görmezden gelme ayrı dert.