Birde buna “Kültür Yolu” diyorlar! LGBT ikonu Andy Warhol’un işi ne?
Medyaradar analisti Atilla Akar, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirilen “Kültür Yolu Festivali” kapsamındaki Andy Warhol etkinliklerini eleştirdi…
Efendim; Samimi söylüyorum. Şu Ak Parti zihniyetinin hayranıyım. Sürekli “Tavşana kaç, tazıya tut” yapıyorlar. Bir konuya karşı imiş gibi yapıp sonra onu meşrulaştıracak ne varsa yapıyorlar. Bunu kemiksiz, oportünist politikalarından dolayı mı, cehaletlerinden mi yoksa kasti mi yapıyorlar bilemiyorum. En ufak bir tutarlılık kaygıları yok. Bir şeye lanet okuyorlar. Ancak pratikte tam tersi davranıyorlar. Üstelik Hacıyatmaz gibiler!..
Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu!..
İşte bu kapsamda son günlerde dikkatimi çeken bir şey var. Bir süredir Kültür ve Turizm bakanlığı bünyesinde ve “Kültür Yolu Festivali” kapsamında Andy Warhol’un sergileri düzenliyor. Bilboardlarda onun kocaman afişli resimleri boy gösteriyor. (Ayrıca birçok kamu bankasının sponsor olduğu söyleniyor) “Warhol’un Dünyası – Pop Art’ın İkonu” başlıklı sergi 31 Aralık’a kadar açık kalacağı biliniyor. Organizasyon için milyonlar harcandığı iddia ediliyor. Hadi hayırlısı!..
Şimdi burada sadece bir kültürel faaliyet var görünse de AK parti politikaları açısından bir gariplik olduğu seziliyor. Çünkü öne çıkartılıp, topluma pompalanan kişi aslında küresel çapta çok meşhur bir LGBT ikonu. Ancak hemen belirtelim ki bir kişinin eşcinsel olması onun sanatçı kimliğini değiştirmez. Buradaki sorun bir eşcinsel sanatçının eserlerinin sergilenmesi değildir. Burada çelişik duran hem bu kadar aleyhte olup hem de resmi bir etkinlikte yer vermeleridir.
“İkon şahsiyetler” Üzerinden Propaganda!..
O yüzden sergideki Warhol’a bir şey denemez. Olaydaki tuhaflık şudur; sen parti politikan olarak LGBT’ye at, tut sonra git onların bir “İkon Şahsiyet” i üzerine sergiler düzenle. Üstelik daha geçen hafta Erzurum'da düzenlenen "Gençlerle Buluşma" programına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “LGBT ve benzeri oluşumlara da kesinlikle karşıyız.” demiş iken.
Bunu bir sivil kuruluş yapsa anlarım. Ancak sen devlet desteğinde, “Kültür” görünümü altında yapıyorsan o zaman burada en hafifinden “İki yüzlü” bir durum var demektir. Misal, bu etkinliği bir CHP’li belediye yapsaydı kim bilir neler derlerdi acaba?..
Fabrika: Marjinal Tiplerin Buluşma Noktası!..
Peki “20. Yüzyılın en etkili sanatçılarından ve Pop – art öncülerinden biri” olarak lanse edilen Warhol gerçekte kimdi? 6 Ağustos1928 günü Pensilvanya’da Slovak bir ailenin çocuğu olarak doğan Warhol, sanat eğitimi aldı. Kariyerine reklam dünyasında grafiker olarak başladı. Reklamcılığı onun eserlerine de yansıdı.
Campbell çorba kutuları, Coca-Cola şişeleri, dolar banknotları ve ünlülerin portreleri, vb gibi. Aslında Warhol iyi bir reklam grafikeriydi. Tüketim kültürünün parçasıydı. Eserleri de bunun devamıydı. Fakat küresel eşcinsel lobisi onu “Büyük bir sanatçı” olarak kabul ettirmesini bildi.
Bu “Fabrika” Ne Üretiyor?..
Ancak onun asıl girişimi 60’ların sonlarında kurduğu “The Factory” (Fabrika) adını verdiği kişisel atölyesiydi. Burası daha çok bir kulüp gibiydi. Burada dönemin marjinal entelektüelleri, sanatçıları, müzisyenleri, yazarları, mankenlerle, vb dolardı.
Bunların bazılarının eşcinsel olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Burada içki ve uyuşturucu eşliğinde partiler verilirdi. Warhol’un erkek partnerlerini buradan devşirdiği söylenirdi. Fabrika belki de sanattan çok bu tarz ilişkileri üretiyordu!..
Çevresinde Kendi Gibi “Uç Tipler” Vardı!..
Warhol eşcinsel kimliğini saklamadı, birçok erkek sevgilisi oldu. (Bu durum ona LGBT çevrelerinde bir saygınlık ve popülarite sağladı) Fakat onun Warhol’un en tanınmış sevgililerinden biri 1980’lerde tanıştığı ve birlikte çalışmalar yaptığı siyahi ressam Jean-Michel Basquiat’dır. Basquiat, birkaç uyuşturucuyu birden almaktan dolayı1988’de ölecekti.
Bu arada Andy Warhol’a birde silahlı saldırı olmuştur. Klinik bir sinir hastası, fahişe, erkek düşmanı ve saldırgan bir radikal feminist olan Valerie Solanas tarafından 3 Haziran 1968’de tabanca ile vurulmuştur. (Bazı cahiller Warhol’un bu saldırı sonucu öldüğünü yazabilmişlerdir. Oysa Warhol 22 Şubat 1987’de geçirdiği bir ameliyat sonrası komplikasyonu dolayısıyla ölmüştür.) Erkek düşmanı Solanas “Erkeklerin yok edilmesi, tamamen kadınlardan oluşan bir toplum kurulmasını” savunacak kadar ileri gitmiştir. (Bu gözü dönmüş kadının Türkçeye “Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu” isimli birde kitabı çevrilmiştir.) Warhol üç kurşunla ağır yaralanmış, ancak hastanede kalp masajıyla hayata dönebilmiştir. İlginçtir kadından şikâyetçi olmamıştır.
Warhol, LGBT Hareketinin Simge Kişilerinden Biridir!..
Andy Warhol, LGBT akımının bayrak kişilerinden biridir. Sanatçı kimliği ile bu kimliği iç içe geçmiştir. Ancak Öyle veya böyle, dediğim gibi bir sanatçı eşcinsel olabilir. Çok başarılı ürünlerde verebilir. Bazı sanatçılarda öyledir. Kimse bu eğiliminden dolayı suçlanamaz.
Bu durum Andy Warhol içinde geçerlidir. Burada karşı çıkılması gereken ne Warhol ne de sanatıdır. Karşı çıkılması gereken, o kadar aleyhlerine konuşulmasına rağmen, bir LGBT simgesinin devlet desteğinde topluma sunulmasıdır. Sanki başka kişi yokmuş gibi. Bu “Kültürel meşrulaştırma” çabası gerçekten çok ilginç!..
23.12. 2024
NOT: Unutulmamalı ki Warhol zamanında bugünkü kadar yaygın ve güçlü bir LGBT akımı söz konusu değildi. Olay daha “Undergraund” ve “Marjinal” tarzda ya bireysel ya da belli çevrelerle sınırlı idi. Oysa bugün değil ABD’yi dünya çapında yaygın ve giderek güçlenen bir LGBT akımı söz konusudur. İşin rengi değişmiştir. (Küreselci “Derin Dünya Devleti” henüz eşcinselliğin doğurganlığı önleme, nüfus kontrol aracı için mükemmel ve kullanışlı bir aparat olduğunu keşfetmemişti. İlaveten aile ile geleneksel cinsiyet değer ve kalıplarını yıkma amacı güdülmektedir.) Muhtemelen Andy Warhol’un kendisi bile işin buralara varacağını ve kendisinin de bu akımın “Bayrak kişi”lerinden biri olacağını tahmin edemezdi. Bu akım artık insanlığın önüne bir “proje” olarak dayatılmaktadır. Olay artık bireysel bir “Cinsel tercih” olmaktan çıkmıştır (Bu “Tercih” lafını sevmiyorum ve çok aldatıcı.) Çünkü şimdi olay insanlığa ve gençliğe dayatılan, teşvik edilen bir akım ve “Sapkın rol modeller” haline gelmiştir. Bunun en somut örneğini geçtiğimiz Eurovizyon yarışması ve Paris Olimpiyat açılışında gördük. İyice anlaşılması gereken şudur; Gerçekte karşımızda küresel bir “Toplum, zihin, kimlik ve davranış mühendisliği” projesi vardır. “Modern Sodom ve Gomora” yaratılmaya uğraşılmaktadır!..