18 Mar 2011 11:11
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:08
''BİRAND'IN KORUDUĞU O MUHABİRE BİZ SANA ÖLMEYİ EMREDİYORUZ MU DEDİLER?''
"CNN Türk yöneticileri ne yaptılar? "Boşver Birand'ı, biz sana ölmeyi emrediyoruz mu?" dediler&..."
"Sana ölmeyi emrediyorum"
Muhabir Japonya’dan canlı yayında…
Mehmet Ali Birand’ın karşısında…
Adı Fulya Soybaş…
Nükleer sızıntı üst seviyeye çıkmış. Bölgeden kaçış var. Yabancılar ülkeyi terk ediyor…
Birand muhabire sesleniyor…
"Hayat çok daha önemli.
Bırak şimdi haberi falan, hemen çık oradan"
Haberci, haberciye, haberi terk et diyor..
Nereye kadar haber?...
Gazeteciliğin sınırları ne?
Bunları sorguladım dün Birand’ı dinledikten sonra kafamda…
Çernobil’de nükleer facia yaşandığında herkes oradan kaçarken üç tane Polonyalı gazeteci felaket bölgesine girmek için kendini yırtmıştı.
Hayatını ölümün kol gezdiği savaş alanlarında ve insanı öbür dünyaya gönderen hastalıkların kol gezdiği bölgelerde geçiren sevgili Coşkun Aral ile de bu konuyu tartıştık aramızda…
"Evet o 3 Polonyalı gazeteci nükleer facianın yaşandığı ölüm tarlalarına girmek istemişti ama bu ne kadar doğru?... Radyasyon tehlikesi belli. Bile bile ölümü seçmek gibi bir şey.
Çernobil’de bölgede kalanlar aylar sonra birer birer öldüler. İnsan görmediği tehlikeyi umursamıyor.
Büyük hata yapıyor" dedi Coşkun usta. "Böyle bir bölgede kalmak cahil cesareti" diye ekledi.
Her zaman gazeteci güvenliği ön planda olmalı görüşünde Coşkun…
M.Ali Birand’ın ağabeylik ve hamilik yaptığını söylüyor. "Doğru olan buydu. Ben de aynını yapardım" diyerek altını çiziyor…
Bile bile ölüme gitmek…
Ölüm tarlasında haber biçmek…
Ve aylar sonra radyasyonlu olarak gömülmek…
Birand mezar taşı imalatını durdurmak istedi insani duygularla…
Geçmişe gittim…
Çok uzaklara…
Dünyada Aids patlamış…
Muhabir kız fahişe rolüne soyunuyor, Taksim’de müşteri bekliyor.
Bir araba yaklaşıyor, kıza "Gel gel" yapıyor…
Kız "Ama AİDS hastasıyım ona göre" karşılığını veriyor. "Vücudum Çernobil’den beter ona göre" demek istiyor…
Adam "Biz Türk’üz bize bir şey olmaz" diyor…
Bunun adı ölmeyi istemek…
İnsan beyni ölümü algılayamıyor…
Hissedemiyor…
"Evet ölüm var ama ölmeyeceğim" gibi düşündürten tuhaf bir dürtü var içimizde… Güneyde orman yanıyordu bir zamanlar…
Muhabirler yaklaşan alevlerin sıcaklığını hissederek canlı yayındaydı…
"Jandarma bizi uyardı.
Gidin buradan yoksa ölürsünüz diyor" anonsunu yaptı…
Rejideki haber yöneticisi "Size ölmeyi emrediyorum" dedi…
Kahkaha koptu rejide…
Yöneticinin haber uğuruna ölüm emri aslında bir espriydi…
Kısa bir süre daha devam ettiler yayına…
Can güvenliği tehdidi başladığı anda da terk ettiler bölgeyi…
"Size ölmeyi emrediyorum" esprisini yapan yöneticiydi onları ölüm ormanından uzaklaştıran…
Merak ettim… Birand’ın karşısındaki KanalD muhabiri değildi…
CNNTürk’te çalışıyordu…
Birand artık bu haber kanalının başında değildi…
"Bırak haberi, çık oradan" diyebilirdi ama bu ancak bir temenni olabilirdi.
Talimatı verecek olanlar CNNTürk’ü yönetenlerdi…
Onlar ne yaptılar? "Boşver Birand’ı, biz sana ölmeyi emrediyoruz mu?" dediler…
Yoksa "Hemen dön" çağrısı mı yaptılar?
CNNTürk genel müdürü Barış Tünay’a yönelttim bu sorularımı….
Aldığım cevaba sevindim…
Hemen harekete geçmişler…
Fulya bu sabah dönüyor…
İstanbul’a ayak basar basmaz radyasyon kontrolüne götürülecek…
Belki de şu anda indi uçaktan…
Cehennemden hoş geldin Fulya…
Geçmiş olsun…
Bekir HAZAR / TAKVİM
Muhabir Japonya’dan canlı yayında…
Mehmet Ali Birand’ın karşısında…
Adı Fulya Soybaş…
Nükleer sızıntı üst seviyeye çıkmış. Bölgeden kaçış var. Yabancılar ülkeyi terk ediyor…
Birand muhabire sesleniyor…
"Hayat çok daha önemli.
Bırak şimdi haberi falan, hemen çık oradan"
Haberci, haberciye, haberi terk et diyor..
Nereye kadar haber?...
Gazeteciliğin sınırları ne?
Bunları sorguladım dün Birand’ı dinledikten sonra kafamda…
Çernobil’de nükleer facia yaşandığında herkes oradan kaçarken üç tane Polonyalı gazeteci felaket bölgesine girmek için kendini yırtmıştı.
Hayatını ölümün kol gezdiği savaş alanlarında ve insanı öbür dünyaya gönderen hastalıkların kol gezdiği bölgelerde geçiren sevgili Coşkun Aral ile de bu konuyu tartıştık aramızda…
"Evet o 3 Polonyalı gazeteci nükleer facianın yaşandığı ölüm tarlalarına girmek istemişti ama bu ne kadar doğru?... Radyasyon tehlikesi belli. Bile bile ölümü seçmek gibi bir şey.
Çernobil’de bölgede kalanlar aylar sonra birer birer öldüler. İnsan görmediği tehlikeyi umursamıyor.
Büyük hata yapıyor" dedi Coşkun usta. "Böyle bir bölgede kalmak cahil cesareti" diye ekledi.
Her zaman gazeteci güvenliği ön planda olmalı görüşünde Coşkun…
M.Ali Birand’ın ağabeylik ve hamilik yaptığını söylüyor. "Doğru olan buydu. Ben de aynını yapardım" diyerek altını çiziyor…
Bile bile ölüme gitmek…
Ölüm tarlasında haber biçmek…
Ve aylar sonra radyasyonlu olarak gömülmek…
Birand mezar taşı imalatını durdurmak istedi insani duygularla…
Geçmişe gittim…
Çok uzaklara…
Dünyada Aids patlamış…
Muhabir kız fahişe rolüne soyunuyor, Taksim’de müşteri bekliyor.
Bir araba yaklaşıyor, kıza "Gel gel" yapıyor…
Kız "Ama AİDS hastasıyım ona göre" karşılığını veriyor. "Vücudum Çernobil’den beter ona göre" demek istiyor…
Adam "Biz Türk’üz bize bir şey olmaz" diyor…
Bunun adı ölmeyi istemek…
İnsan beyni ölümü algılayamıyor…
Hissedemiyor…
"Evet ölüm var ama ölmeyeceğim" gibi düşündürten tuhaf bir dürtü var içimizde… Güneyde orman yanıyordu bir zamanlar…
Muhabirler yaklaşan alevlerin sıcaklığını hissederek canlı yayındaydı…
"Jandarma bizi uyardı.
Gidin buradan yoksa ölürsünüz diyor" anonsunu yaptı…
Rejideki haber yöneticisi "Size ölmeyi emrediyorum" dedi…
Kahkaha koptu rejide…
Yöneticinin haber uğuruna ölüm emri aslında bir espriydi…
Kısa bir süre daha devam ettiler yayına…
Can güvenliği tehdidi başladığı anda da terk ettiler bölgeyi…
"Size ölmeyi emrediyorum" esprisini yapan yöneticiydi onları ölüm ormanından uzaklaştıran…
Merak ettim… Birand’ın karşısındaki KanalD muhabiri değildi…
CNNTürk’te çalışıyordu…
Birand artık bu haber kanalının başında değildi…
"Bırak haberi, çık oradan" diyebilirdi ama bu ancak bir temenni olabilirdi.
Talimatı verecek olanlar CNNTürk’ü yönetenlerdi…
Onlar ne yaptılar? "Boşver Birand’ı, biz sana ölmeyi emrediyoruz mu?" dediler…
Yoksa "Hemen dön" çağrısı mı yaptılar?
CNNTürk genel müdürü Barış Tünay’a yönelttim bu sorularımı….
Aldığım cevaba sevindim…
Hemen harekete geçmişler…
Fulya bu sabah dönüyor…
İstanbul’a ayak basar basmaz radyasyon kontrolüne götürülecek…
Belki de şu anda indi uçaktan…
Cehennemden hoş geldin Fulya…
Geçmiş olsun…
Bekir HAZAR / TAKVİM