18 Oca 2014 12:51
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:53
Birand yaşasaydı AK Parti cemaat savaşında ne yapardı?
Vefatının ilk yıl dönümünde Birand'ın AKP cemaat savaşında alacağı olası tutum ne olurdu sorusuna Bugün yazarı Tarık Toros arşivlerle yanıt verdi...
Bugün gazetesi yazarı Tarık Toros, efatının birinci yıldönümünde
hem M. Ali Birand'ı andı hem de Birand'ın AKP cemaat savaşındaki
olası tutumuna yanıt aradı.
Efsane gazetecinin vefatından 40 gün önce yaptığı açıklamalardan alıntılar yapan Toros, Birand'ın Gülen Hareketi'ne bakışını yansıttı. Birand'ın cemaatin okullarındaki gözlemlerini aktaran Toros, usta gazetecinin Fethullah Gülen'e yaklaşımı nedeniyle fişlendiğini hatırlattı.
İşte Toros'un yazısındaki ilgili bölüm:
Vefatından 40 gün önce katıldığı son TV programında şöyle diyecekti:
-28 Şubat sürecinde asker tarafından andıçlanmamın iki nedeni vardı. Kürt sorununa ve Gülen Hareketi'ne yaklaşımım. Bunu çok açıkça söylediler. O dönemde asker, devlet ve laik çevreler Fethullah Gülen'i bu ülke için büyük tehlike olarak görüyorlardı. "Fethullah Gülen kim, ne yapmak istiyor", bunu anlatan bir dosya yaptım. Onlar için bu bile çok şeydi. Andıçlandım.
Dün birinci ölüm yıldönümünde özlemle andığımız büyük usta Mehmet Ali Birand, 7 Aralık 2012'de BUGÜN TV'de Erkam Tufan Aytav'a böyle anlatmıştı. Yine o söyleşide adeta bugünleri görmüş gibi enteresan bir tespitte bulunmuştu:
-Askerin o dönem yargıya etkisi büyüktü. Bundan önce yargı, laik sistemi korumak ve kollamak için kurulmuştu. Ona göre ayarlanmıştı. Bugün o ayarın bozulup yeni bir sisteme geçilmesine çalışılıyor. Şimdi bu geçiş dönemindeki hazımsızlıkları yaşıyoruz.
Kıyamet koparan yazı...
Birand, Başbakan'ın büyükelçilere talimat verip "Örgütü muhataplarınıza iyi anlatın" diyerek Türk okullarını hedef göstermesinden, çok değil bir yıl kadar önce bakın ne diyor:
-Fethullah Gülen dosyasını yaptıktan sonra birkaç Türk okuluna gittim. Gülen Hareketi de göndermedi, kendim gittim. Mesela Rusya'dayken "burada Türk okulu varmış, bir bakayım" dedim, gittim. Baktım çok düzgün okul, "Biz yanlış bakıyoruz bu harekete, bu hareket bunu hak etmiyor, bu okullar çok iyi" diye yazdım. Kıyametler koptu. Bu kadar alerji olduğunu bilmiyordum. Bana kan davası güttüler o dönemde. Çizdiler beni ve bunu çok açıkça söylediler. "Bak kardeşim" dediler, "Bizim için büyük bir tehlikedir bu insan, onun yanında olan bize karşıdır. Bunu bil." Eyvallah dedim, "Benim sizinle beraber olup olmamak diye bir problemim yok."
Birand böyle duran bir insandı. Bugün yaşasa tavrı şu olurdu diye fikir yürütmeye gerek yok. Ölmeden 40 gün önce koymuş duruşunu:
-Dünyadaki Türk okullarına, bulunduğu ülkenin askerleri de çocuklarını yolluyor. Bizim askerlere göre, laikliği reddedecek bir jenerasyon geliyor. Bu korkudan kendilerini kurtaramadılar. 28 Şubat süreci de o korkunun bir sonucu. Yahu, ben Galatasaray'dan mezun olduğum için benim Fransa'ya bakışım nasılsa, bu okullar vasıtasıyla Türkiye'ye bakışın o kadar olumlu olacağını düşünüyorum. O okuldan çıkan yabancı öğrenciler, Türkiye'ye böyle bakacak. Bu son derece önemli bir şeydir. Bu, harika bir projedir.
Hazımsızlığın nedeni...
Gülen Hareketi'nin faaliyetleri "kıskançlığa" mı yol açıyor bilemem. Ancak Birand, bir hayretini dile getirirken sanki bunun ipucunu vermiş:
-O okulların çalışma sistemine bakıp ben hâlâ "olamaz" diyorum, Türk bunu yapamaz! Türk kafası, yani oturup iki kişi bir bakkal kuramaz. Sonunda kavga eder. Bu sistem o kadar art niyetsiz, koordineli ve dayanışarak yürüyen bir sistem ki, hayretler içindeyim ve "bravo" diyorum. Hiçbir biçimde tehlike değildir. Gülen Hareketi'nin en büyük avantajı dünyaya açık olması. Özür dilerim ama AK Particiler'den çok daha fazla dışa açıktır. İnsanların görüşlerine değer verir. Bu hareketin, "Sadece bizden olanlar konferansa gelir, başkası gelemez" diye bir şartı yoktur.
Efsane gazetecinin vefatından 40 gün önce yaptığı açıklamalardan alıntılar yapan Toros, Birand'ın Gülen Hareketi'ne bakışını yansıttı. Birand'ın cemaatin okullarındaki gözlemlerini aktaran Toros, usta gazetecinin Fethullah Gülen'e yaklaşımı nedeniyle fişlendiğini hatırlattı.
İşte Toros'un yazısındaki ilgili bölüm:
Vefatından 40 gün önce katıldığı son TV programında şöyle diyecekti:
-28 Şubat sürecinde asker tarafından andıçlanmamın iki nedeni vardı. Kürt sorununa ve Gülen Hareketi'ne yaklaşımım. Bunu çok açıkça söylediler. O dönemde asker, devlet ve laik çevreler Fethullah Gülen'i bu ülke için büyük tehlike olarak görüyorlardı. "Fethullah Gülen kim, ne yapmak istiyor", bunu anlatan bir dosya yaptım. Onlar için bu bile çok şeydi. Andıçlandım.
Dün birinci ölüm yıldönümünde özlemle andığımız büyük usta Mehmet Ali Birand, 7 Aralık 2012'de BUGÜN TV'de Erkam Tufan Aytav'a böyle anlatmıştı. Yine o söyleşide adeta bugünleri görmüş gibi enteresan bir tespitte bulunmuştu:
-Askerin o dönem yargıya etkisi büyüktü. Bundan önce yargı, laik sistemi korumak ve kollamak için kurulmuştu. Ona göre ayarlanmıştı. Bugün o ayarın bozulup yeni bir sisteme geçilmesine çalışılıyor. Şimdi bu geçiş dönemindeki hazımsızlıkları yaşıyoruz.
Kıyamet koparan yazı...
Birand, Başbakan'ın büyükelçilere talimat verip "Örgütü muhataplarınıza iyi anlatın" diyerek Türk okullarını hedef göstermesinden, çok değil bir yıl kadar önce bakın ne diyor:
-Fethullah Gülen dosyasını yaptıktan sonra birkaç Türk okuluna gittim. Gülen Hareketi de göndermedi, kendim gittim. Mesela Rusya'dayken "burada Türk okulu varmış, bir bakayım" dedim, gittim. Baktım çok düzgün okul, "Biz yanlış bakıyoruz bu harekete, bu hareket bunu hak etmiyor, bu okullar çok iyi" diye yazdım. Kıyametler koptu. Bu kadar alerji olduğunu bilmiyordum. Bana kan davası güttüler o dönemde. Çizdiler beni ve bunu çok açıkça söylediler. "Bak kardeşim" dediler, "Bizim için büyük bir tehlikedir bu insan, onun yanında olan bize karşıdır. Bunu bil." Eyvallah dedim, "Benim sizinle beraber olup olmamak diye bir problemim yok."
Birand böyle duran bir insandı. Bugün yaşasa tavrı şu olurdu diye fikir yürütmeye gerek yok. Ölmeden 40 gün önce koymuş duruşunu:
-Dünyadaki Türk okullarına, bulunduğu ülkenin askerleri de çocuklarını yolluyor. Bizim askerlere göre, laikliği reddedecek bir jenerasyon geliyor. Bu korkudan kendilerini kurtaramadılar. 28 Şubat süreci de o korkunun bir sonucu. Yahu, ben Galatasaray'dan mezun olduğum için benim Fransa'ya bakışım nasılsa, bu okullar vasıtasıyla Türkiye'ye bakışın o kadar olumlu olacağını düşünüyorum. O okuldan çıkan yabancı öğrenciler, Türkiye'ye böyle bakacak. Bu son derece önemli bir şeydir. Bu, harika bir projedir.
Hazımsızlığın nedeni...
Gülen Hareketi'nin faaliyetleri "kıskançlığa" mı yol açıyor bilemem. Ancak Birand, bir hayretini dile getirirken sanki bunun ipucunu vermiş:
-O okulların çalışma sistemine bakıp ben hâlâ "olamaz" diyorum, Türk bunu yapamaz! Türk kafası, yani oturup iki kişi bir bakkal kuramaz. Sonunda kavga eder. Bu sistem o kadar art niyetsiz, koordineli ve dayanışarak yürüyen bir sistem ki, hayretler içindeyim ve "bravo" diyorum. Hiçbir biçimde tehlike değildir. Gülen Hareketi'nin en büyük avantajı dünyaya açık olması. Özür dilerim ama AK Particiler'den çok daha fazla dışa açıktır. İnsanların görüşlerine değer verir. Bu hareketin, "Sadece bizden olanlar konferansa gelir, başkası gelemez" diye bir şartı yoktur.