Birand yaşasaydı AK Parti cemaat savaşında ne yapardı?
Vefatının ilk yıl dönümünde Birand'ın AKP cemaat savaşında alacağı olası tutum ne olurdu sorusuna Bugün yazarı Tarık Toros arşivlerle yanıt verdi...
Bugün gazetesi yazarı Tarık Toros, efatının birinci yıldönümünde
hem M. Ali Birand'ı andı hem de Birand'ın AKP cemaat savaşındaki
olası tutumuna yanıt aradı.
Efsane gazetecinin vefatından 40 gün önce yaptığı açıklamalardan
alıntılar yapan Toros, Birand'ın Gülen Hareketi'ne bakışını
yansıttı. Birand'ın cemaatin okullarındaki gözlemlerini aktaran
Toros, usta gazetecinin Fethullah Gülen'e yaklaşımı nedeniyle
fişlendiğini hatırlattı.
İşte Toros'un yazısındaki ilgili bölüm:
Vefatından 40 gün önce katıldığı son TV programında şöyle
diyecekti:
-28 Şubat sürecinde asker tarafından andıçlanmamın iki nedeni
vardı. Kürt sorununa ve Gülen Hareketi'ne yaklaşımım. Bunu çok
açıkça söylediler. O dönemde asker, devlet ve laik çevreler
Fethullah Gülen'i bu ülke için büyük tehlike olarak görüyorlardı.
"Fethullah Gülen kim, ne yapmak istiyor", bunu anlatan bir dosya
yaptım. Onlar için bu bile çok şeydi. Andıçlandım.
Dün birinci ölüm yıldönümünde özlemle andığımız büyük usta Mehmet
Ali Birand, 7 Aralık 2012'de BUGÜN TV'de Erkam Tufan Aytav'a böyle
anlatmıştı. Yine o söyleşide adeta bugünleri görmüş gibi enteresan
bir tespitte bulunmuştu:
-Askerin o dönem yargıya etkisi büyüktü. Bundan önce yargı, laik
sistemi korumak ve kollamak için kurulmuştu. Ona göre ayarlanmıştı.
Bugün o ayarın bozulup yeni bir sisteme geçilmesine çalışılıyor.
Şimdi bu geçiş dönemindeki hazımsızlıkları yaşıyoruz.
Kıyamet koparan yazı...
Birand, Başbakan'ın büyükelçilere talimat verip "Örgütü
muhataplarınıza iyi anlatın" diyerek Türk okullarını hedef
göstermesinden, çok değil bir yıl kadar önce bakın ne diyor:
-Fethullah Gülen dosyasını yaptıktan sonra birkaç Türk okuluna
gittim. Gülen Hareketi de göndermedi, kendim gittim. Mesela
Rusya'dayken "burada Türk okulu varmış, bir bakayım" dedim, gittim.
Baktım çok düzgün okul, "Biz yanlış bakıyoruz bu harekete, bu
hareket bunu hak etmiyor, bu okullar çok iyi" diye yazdım.
Kıyametler koptu. Bu kadar alerji olduğunu bilmiyordum. Bana kan
davası güttüler o dönemde. Çizdiler beni ve bunu çok açıkça
söylediler. "Bak kardeşim" dediler, "Bizim için büyük bir
tehlikedir bu insan, onun yanında olan bize karşıdır. Bunu bil."
Eyvallah dedim, "Benim sizinle beraber olup olmamak diye bir
problemim yok."
Birand böyle duran bir insandı. Bugün yaşasa tavrı şu olurdu diye
fikir yürütmeye gerek yok. Ölmeden 40 gün önce koymuş duruşunu:
-Dünyadaki Türk okullarına, bulunduğu ülkenin askerleri de
çocuklarını yolluyor. Bizim askerlere göre, laikliği reddedecek bir
jenerasyon geliyor. Bu korkudan kendilerini kurtaramadılar. 28
Şubat süreci de o korkunun bir sonucu. Yahu, ben Galatasaray'dan
mezun olduğum için benim Fransa'ya bakışım nasılsa, bu okullar
vasıtasıyla Türkiye'ye bakışın o kadar olumlu olacağını
düşünüyorum. O okuldan çıkan yabancı öğrenciler, Türkiye'ye böyle
bakacak. Bu son derece önemli bir şeydir. Bu, harika bir
projedir.
Hazımsızlığın nedeni...
Gülen Hareketi'nin faaliyetleri "kıskançlığa" mı yol açıyor
bilemem. Ancak Birand, bir hayretini dile getirirken sanki bunun
ipucunu vermiş:
-O okulların çalışma sistemine bakıp ben hâlâ "olamaz" diyorum,
Türk bunu yapamaz! Türk kafası, yani oturup iki kişi bir bakkal
kuramaz. Sonunda kavga eder. Bu sistem o kadar art niyetsiz,
koordineli ve dayanışarak yürüyen bir sistem ki, hayretler
içindeyim ve "bravo" diyorum. Hiçbir biçimde tehlike değildir.
Gülen Hareketi'nin en büyük avantajı dünyaya açık olması. Özür
dilerim ama AK Particiler'den çok daha fazla dışa açıktır.
İnsanların görüşlerine değer verir. Bu hareketin, "Sadece bizden
olanlar konferansa gelir, başkası gelemez" diye bir şartı
yoktur.