16 Şub 2012 14:24 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:20

BİRAND SUSUYOR RIDVAN AKAR BOMBALIYOR! AKAR'DAN BİRAND'A İKİNCİ SALVO!

CNN Türk ekranlarında yayınlanan "Son Darbe; 28 Şubat" belgeseli iki usta gazeteciyi karşı karşıya getirdi..

Sevgili okur,

Bu not yazacağımı duyurduğum ikinci yazıyı bekleyenler için;

İlk yazı, bir belgeselde hakkı yenen, hiçe sayılan. Emeklerinin üzerine büyük bir pişkinlikle oturulan ben ve bizlerin isyanıydı. Yazı sonrası okur/izleyicilerden, meslektaşlarımdan ve gazetecilik sektöründen aldığım/ız bütün olumlu mesajlar için teşekkür ederim.

Benim/bizim için maksat hasıl oldu. O belgeselin “boş vakitte” hazırlanmadığı hazırlanamayacağı sanırım anlaşıldı. Dönem belgeselleri uzun araştırmalar, ayrıntılı söyleşiler, yorucu görsel tasarımla gerçekleştirilebilir. Çok emek ve bilgiyle harmanlanır.

Örneğin Mehmet Ali Birand kendisiyle yapılan söyleşilerde farklı zaman dilimleri vererek, bu belgeseli 2 ila 3.5 yıl aralığında (!) hazırladığını iddia ediyor. O halde 2 Ekim 2007 tarihinde vefat eden Yıldırım Aktuna’nın nasıl olup da bu belgeselde söyleşi verdiğini soran bir izleyiciye yanıtı sadece biz verebiliriz: “Çünkü o söyleşiyi yapan bizdik.”

Bir belgeseli özel kılan, kullanılan dil, belgeselin omurgasını oluşturan akışı ve binlerce saatlik söyleşiler arasından hangi paragrafın seçildiğine ilişkin özendir. Kanıtlarız. Bunu yapan da bizdik.

Dolayısıyla belgeseli 7 yıl boyunca hazırlayan bir grup insan, “nasılsa gittiler ya da gitmeseydiler” vurdumduymazlığı, pervasızlığı ile yok sayılan ve emeklerine saygı duyulmayan o anlayışı teşhir etti/k.

Devam etmem halinde, bu polemiğin bir ego yarıştırmasına dönüşeceği eleştirilerinden korkarım. Amacımız bağcıyı kendi vicdanı ile baş başa bırakıp, üzümü yiyen izleyiciye “o asmaları biz diktik, biz suladık, biz koruduk, biz geliştirdik ve hasadını yaptık” diyebilmekti. Umarım sizlerde de bu duygu uyanmıştır.

Şimdi bırakalım kamu vicdanı ve hakkımızı arayacağımız yargı konuşsun. Sonucundan sizleri de haberdar ederiz.

Son söz olarak, hiç kuşkusuz hakkım(ız)da haksız, yersiz, gerçek olmayan ve hala emeğimizi hiçe sayan bir duruş sergilenirse mutlaka cevabı vardır ve alacaktır.

Rıdvan AKAR / T24