BİRAND POSTA'YA DÖNDÜ! İLK YAZISINI YAZDI!
Mehmet Ali Birand, sağlık sorunları nedeniyle uzun süredir ayrı kaldığı okurlarına kavuştu. İşte ilk yazısı...
Mehmet Ali Birand uzun bir aradan sonra hem ekranlara döndü hem de Posta gazetesindeki okurlarıyla buluştu tekrar.
"Ben yokken ne çok şey değişmiş" diyen Birand, yorumlayamadığı konuları birer paragrafla yüzeysel olarak yorumladı. Konu başlıklarından en önemlilerini seçti.
İşte Mehmet Ali Birand'ın Posta gazetesindeki o yazısı...
Uzunca bir süre ayrı kaldık. Sağlık sorunları işin içine girince, insanın gözü hiçbir şey görmüyor. Ben de, tüm kepenklerimi indirdim. Dış dünya ile ilişkimi kestim ve sadece kendi içime döndüm. Bambaşka bir alemde yaşadım. İşler yoluna girince, gözümü bir açtım ve ne göreyim dersiniz. Bambaşka bir dünya ve çok farklı bir Türkiye ile karşılaştım. Hadi gelin, nerede kaldıysak, oradan yani bıraktığımız yerden başlayalım.
Ayrılığımız uzun sürdü.
Sağlık sorunları ortaya çıkınca, insanın gözü hiçbir şey görmüyor.
O ana kadar çok önem verdiğiniz konular küçülüveriyor.
Nefret ettiklerinize farklı şekilde bakmaya başlıyorsunuz. Size kan kusturan insanlar gözünüzde daha da küçülüp yok oluveriyorlar.Dostlarınız ve sevdikleriniz ise daha da büyüyorlar.
Hayat boyu peşinde koştuğunuz , kazanabilmek için çırpındığınız paranın anlamı yok oluveriyor.
İçinize kapanıyorsunuz ve tüm değer yargılarınızı sorgulamaya başlıyorsunuz. Sonunda da, kendinize dert edindiğiniz nice sorunun hiçte sandığınız kadar önemli olmadığını görüyorsunuz.
Kepenklerimi kapattım. Dışımdaki hiçbir şeyle ilgilenmedim. Ne gazete okudum, ne televizyon seyrettim. Gündemi hiçbir şekilde izlemedim.
Bambaşka bir alemde yaşadım.
Dünya şimdi bana çok daha kolay yaşanabilecek bir yer gibi görünüyor. Hele o kocaman sorunlar küçülüvermiş durumda.
Bütün bunları söylemenin çok kolay olduğunu biliyorum. Daha önceleri bana da söylenmişti. Ancak insanoğlu , başına gelmeden bunların anlamını tam olarak algılayamıyor.
Böyle bir dönemden geçtim.
Artık bitti.
Defteri kapattım ve tekrar eski dünyama dönmek üzere gözlerimi açtığım zaman, müthiş şaşırdım.
Bir yandan bakıyorum çok şey değişmiş.
Türkiye’de bir kaç deprem birden yaşanmış . Asker- Sivil ilişkileri temelden değişirken, FB’nin şike olayının boyutları inanılmaz noktalara ulaşmış...Azınlık Vakıflarına nihayet sahip çıkılmış...
Dünya’da kriz yine kabarmış, en zengin ülkeler birbirine girmiş... Kaddafi sonunda iktidarını bırakıp kaçmış...Suriye daha da karışmış.
Bu manzaraya bir de başka pencereden bakınca , insan hiçbir şeyin değişmediğini görüyor.
Askerimiz, eski anlayışını sürdürüyor...Devrin değiştiğini algılamak istemiyor...FB’nin düştüğü durumun faturası, kendi yöneticilerine değil, yine farklı adreslere çıkarılıyor. Federasyon yerden yere vuruluyor.
Dünya’daki durum da değişik değil.
Batı ülkeleri hala Orta Doğu’nun kaderine hükmetmekte ısrarlı davranıyor...Krizden kurtulmak için kimse fedakarlığa yanaşmıyor.
Anlayacağınız , bir yerde eski tas eski hamam...
Zarar yok, ne olursa olsun , o tas da bizim , hamam da...
Tekrar bu Köşe’de buluştuğumuza ne kadar seviniyorum bilemezsiniz...
ÇILGIN BİR YAZ GEÇTİ...
Yaz ayları genelde rahat geçer.
Hiç alınmasınlar, ancak siyasi aktörler tatile çıkınca daha da rahatlarız. Liderler arası kavgalar biter , partiler arası çekişmeler yok denecek kadar azalır.
Hepimiz kafa dinleriz.
Bu yaz ise çok farklı geçti.
Türkiye’nin alışık olmadığı olaylar yaşandı. Hiç beklenmeyen , devrim niteliğinde kararlar alındı. Aşağıdaki listeye bakın ve bana hak verip vermeyeceğinizi söyleyin :
- TERÖR beklendiği gibi can yakmaya başladı. Bekleniyordu, ancak bu kadarı değil.
- ŞİKE olayı Türk spor dünyasında hep konuşulan, ancak hiçbir zaman üstüne gidilmeyen bir gerçekti. Hepimiz alışmıştık. Birşeyler olduğunu tahmin eder, ancak görmezden gelirdik. Türkiye ilk defa Uluslararası Spor dünyasının kurallarının arasına sıkışıverdi. Fenerbahçe hakkındaki iddiaların doğru olup olmadığını bilemiyoruz. Bildiğimiz, bundan böyle bir daha, şike kelimesini ağıza almak dahi imkansızlaşacaktır.
- AZINLIK VAKIFLARINA ait malların geri verilmesiyle ilgili hükümet kararı, kendi başına bir devrim niteliğindeydi. T.C Devletinin, başka dinlerden olan kendi vatandaşlarına yaptığı büyük bir haksızlık, uzun yıllar sonra düzeltilmiştir. Bu olay üzerinde yeterince durulmamış olmasına çok şaşırdım. Oysa, ilk defa böylesine bir adım atılıyor. Üstelik bu adımın , din konusunda daha önceki hükümetlerden çok daha duyarlı olan Ak Parti iktidarı tarafından atılması, işin rengini daha da farklılaştırıyor. Azınlık vatandaşlarımıza ne kadar eziyet ettiğimizi, bu fırsatta daha iyi öğrenmiş olduk.
- ASKER-SİVİL İLİŞKİLERİNDE de deprem yaşandı. Bu alandaki gelişmeleri kimse beklemiyordu. Taşlar biraz daha yerine oturdu. Genelkurmay ve üç Kuvvet Komutanının istifaları şimdiye kadar görülmemiş bir adımdı. Başbakan Erdoğan’ın YAŞ toplantısına tek başına başkanlık edişini gösteren fotoğraf, 30 Ağustos resepsiyonunda, tebrikleri Cumhurbaşkanı Gül’ün Başkomutan sıfatıyla kabul etmesi, uzun zamandır atılması gereken bir adımların gerçekleşmesiydi. Sivil otoritenin askeri otoritenin önüne geçişinin sembolüydü.
- ORG. KOŞANER’in internette yayınlanan konuşması ise, yaz aylarının herhalde son bombasıydı. Türk kamuoyunun kafasındaki TSK imajının ne kadar yanlış, şimdiye kadar bize söylenenlerin ne kadar içi boş olduğu ortaya çıktı.
- İSRAİL RAPORU Türkiye’yi yepyeni sulara doğru götürüyor. Önümüzdeki dönemde en çok konuşacağımız konulardan biri bu olacak.
Yarından itibaren öncelikle bu konulara değinerek sohbetimize başlayacağız. Birçok arkadaşım yazdı, önemli değerlendirmelerde bulundular. Ancak meslek hayatının büyük bölümünü Asker-Sivil ilişkilerini incelemeye ayırmış, EMRET KOMUTANIM kitabını yazmış biri olarak , böylesine önemli gelişmelere seyirci kalamam.
Mehmet Ali Birand/Posta